YARGITAY KARARI
DAİRE : 21. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/22059
KARAR NO : 2014/1216
KARAR TARİHİ : 27.01.2014
MAHKEMESİ : Silivri 1. Asliye Hukuk İş Mahkemesi
TARİHİ : 18/01/2013
NUMARASI : 2012/337-2013/11
Davacı, iş kazası sonucu maluliyetinden doğan maddi ve manevi tazminatın ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kısmen kabulüne karar vermiştir.
Hükmün, davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi …. tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
K A R A R
Dava, iş kazası sonucu %22 oranında sürekli iş göremezliğe maruz kalan sigortalının maddi ve manevi zararlarının giderilmesi istemlerine ilişkindir.
Mahkemece, davalı … Gıda San ve Tic A.Ş aleyhine açılan davanın reddine, 89.448,72TL maddi, 25.000,00TL manevi tazminatın davalılar … Mimarlık ve Org. Tic. Ltd.Şti ve A.E.. D…’den tahsiline karar verilirmiştir.
Dosya kapsamından; 09.05.2001 tarihindeki zararlandırıcı olayın iş kazası olduğu, kazanın oluşumuna dair hükme esas alınan 01.10.2012 tarihli kusur raporunda %60 oranında davalı .. Mimarlık ve Org. Tic. Ltd.Şti’nin, %2,5 oranda davalı A.E.. D.. ve %37,5 oranında da kötü tesadüfün etkili olduğunun belirtildiği, buna karşılık aynı olay nedeniyle Kurumun açtığı rücuen tazminat davasında alınan kusur raporunda %20 oranında davalı …Gıda San ve Tic A.Ş’nin. %80 oranında ise davalı … Mimarlık ve Org. Tic. Ltd.Şti’nin kusurlu olduğunun belirtildiği, rüçuen tazminat davasında verilen kabul kararının onanarak kesinleştiği, ayrıca davalı şirketler arasında yapılan sözleşmeden davalı …. Gıda San ve Tic A.Ş’nin kendisine ait süt ve süt ürünleri merkezi inşaatının bir bölümü olan kaba inşaat kısmını diğer davalı … Mimarlık ve Org. Tic. Ltd.Şti’ne verdiği ve kazalınında bu şirkette kalıpçı ustası olarak çalışırken şantiye alanındaki duvarın blok halinde çökmesi ile yaralandığı anlaşılmaktadır.
Somut olayda uyuşmazlığın sağlıklı bir şekilde çözüme kavuşturulabilmesi için öncelikle asıl işveren-alt işveren kavramlarının açıklanması gerekir.
4857 sayılı Kanun’un 2.maddesine göre bir iş sözleşmesine dayanarak çalışan gerçek kişiye işçi, işçi çalıştıran gerçek veya tüzel kişiye yahut tüzel kişiliği olmayan kurum ve kuruluşlara işveren, işçi ile işveren arasında kurulan ilişkiye iş ilişkisi denir. İş Kanunu’nun 2.maddesinin 7.fıkrasına göre bir işverenden, işyerinde yürüttüğü mal veya hizmet üretimine ilişkin yardımcı işlerinde veya asıl işin bir bölümünde işletmenin ve işin gereği ile teknolojik nedenlerle uzmanlık gerektiren işlerde iş alan ve bu iş için görevlendirdiği işçilerini sadece bu işyerinde aldığı işte çalıştıran diğer işveren ile iş aldığı işveren arasında kurulan ilişkiye asıl işveren-alt işveren ilişkisi denir. Bu ilişkide asıl işveren, alt işverenin işçilerine karşı o işyeri ile ilgili olarak bu Kanundan, iş sözleşmesinden veya alt işverenin taraf olduğu toplu iş sözleşmesinden doğan yükümlülüklerinden alt işveren ile birlikte sorumludur.
5510 sayılı Kanun’un 12/6.maddesi ile de asıl işveren, bu Kanunun işverene yüklediği yükümlülüklerden dolayı alt işveren ile birlikte sorumlu tutulmuştur.
4857 sayılı Kanun’un 2/7.maddesi ile işçilerin İş Kanunu’ndan, sözleşmeden ve toplu iş sözleşmesinden doğan hakları, 5510 sayılı Kanun’un 12/6.maddesi ile de Kurumun alacakları ve işçinin sosyal güvenlik hakkı daha geniş koruma-güvence altına alınmak istenmiştir. Aksi halde, 4857 veya 5510 sayılı Kanun’dan kaynaklanan yükümlülüklerinden kaçmak isteyen işverenlerin işin bölüm veya eklentilerini muvazaalı bir biçimde başka kişilere vermek suretiyle yükümlülüklerinden kaçması mümkün olurdu. Asıl işveren ile alt işverenin birlikte sorumluluğu “müteselsil sorumluluktur”. Asıl işveren, doğrudan bir hizmet sözleşmesi bulunmamakla birlikte İş Kanunu’nun 2.maddesinin 6.fıkrası gereğince alt işverenin işçilerinin iş kazası veya meslek hastalığı nedeniyle uğrayacakları maddi ve manevi zarardan alt işveren ile birlikte müteselsilen sorumludur. Bu nedenle meslek hastalığına veya iş kazasına uğrayan alt işverenin işçisi veya ölümü halinde mirasçıları tazminat davasını müteselsil sorumlu olan asıl işveren ve alt işverene karşı birlikte açabilecekleri gibi yalnızca asıl işverene veya alt işverene karşı da açabilirler.
Alt işverenden söz edebilmek ve asıl işvereni, aracının borçlarından sorumlu tutabilmek için bir takım zorunlu unsurlar bulunmaktadır.
a) İşyerinde işçi çalıştıran bir asıl işveren bulunmalıdır. Sigortalı çalıştırmayan “işveren” sıfatını kazanamayacağı için, bu durumdaki kişilerden iş alanlar da aracı sayılmayacak ve anılan madde kapsamında dayanışmalı sorumluluk doğmayacaktır.
b) Bir başka işveren, işyerinde yürüttüğü mal veya hizmet üretimine ilişkin bir işte veya bir işin bölüm veya eklentilerinde iş almalı ve sigortalı çalıştırmalıdır.
c) İşverenlik sıfatını, alınan işte ve o iş nedeniyle sigortalı çalıştırılması sonucunda kazanmış olması aranacaktır. Bu kişinin diğer bir takım işyerlerinde çalıştırdığı sigortalılar nedeniyle kazandığı işverenlik sıfatının sonuca etkisi bulunmamaktadır.
d) İşverenden alınan iş, işverenin sigortalı çalıştırdığı işe göre ayrı ve bağımsız bir işyeri olarak değerlendirilebilecek nitelikte olmamalıdır, aksi halde iş alan kimse aracı değil, bağımsız işveren niteliğinde bulunacaktır.
e) İşin bütünü başka bir işverene bırakıldığında, iş anahtar teslimi verildiğinde veya işveren kendisi sigortalı çalıştırmaksızın işi bölerek ihale suretiyle farklı kişilere vermişse, iş sahibi (ihale makamı) Yasanın tanımladığı anlamda asıl işveren olmayacağından, bir alt-üst işveren ilişkisi bulunmayacaktır.
f) Alt işverenin aldığı iş, işverenin asıl işinin bölüm ve eklentilerindeki işin bir kesimi yada yardımcı işler kapsamında bulunmalıdır. Asıl işverenden alınan iş, onun sigortalı çalıştırdığı işe göre ayrı ve bağımsız bir nitelik taşımaktaysa, işi alan kimse alt işveren değil, bağımsız işveren sayılacaktır. Bu noktada belirleyici yön; yapılan işin, diğerinin bütünleyici, yardımcı parçası olup olmadığıdır. İşyerindeki üretimle ilgili olmayan ve asıl işin tamamlayıcısı niteliğinde bulunmayan bir işin üstlenilmesi halinde, alt işverenden söz etme olanağı kalmayacak, ortada iki bağımsız işveren bulunacaktır. (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 24.05.1995 gün ve 1995/9-273-548 sayılı kararı da aynı yöndedir.)
Bu açıklamalardan olarak somut olayda; davalı … Gıda San ve Tic A.Ş’nin 08.02.2001 tarihli sözleşme ile kendisine ait süt ve süt ürünleri merkezi yapımı işini parçalara bölerek bu işin bir kısmı olan kaba inşaat yapımı işini diğer davalı …. Mimarlık ve Org. Tic. Ltd.Şti’ne verdiğinin anlaşılmasına göre bu davalının yani …. Gıda San ve Tic A.Ş’nin asıl işveren olduğu ve hüküm altına alınan tazminatlardan sorumlu tutulması gerektiği hususu göz ardı edilerek yazılı şekilde karar verilmesi hatalı olmuştur.
Bu kapsamda Mahkemece yukarıda açıklanan maddi ve hukuki olgular nazara alınmaksızın hatalı değerlendirme ile davalı … Gıda San ve Tic A.Ş bakımından davanın reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
Yapılacak iş, davalı …. Gıda San ve Tic A.Ş’nin asıl işverenlik sıfatı dikkate alınarak yargılamaya konu iş kazası nedeniyle kusursuz sorumluluğunun bulunduğunun kabulüne göre dosyadaki tüm delilleri bir arada değerlendirip yeniden bir karar vermekten ibarettir.
O halde davacı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
Kabule göre de, davacının maddi tazminat talebi toplam 61.599,37 TL olmasına rağmen, Mahkemece 89.448,72TL maddi tazminata karar verilmesi suretiyle talep aşılmış olup, bu husus da ayrıca doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA,bozma nedenine göre davacının sair temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, temyiz h