Yargıtay Kararı 21. Hukuk Dairesi 2013/219 E. 2014/1272 K. 27.01.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 21. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/219
KARAR NO : 2014/1272
KARAR TARİHİ : 27.01.2014

MAHKEMESİ : Ankara 8. İş Mahkemesi
TARİHİ : 02/11/2012
NUMARASI : 2011/757-2012/840

Davacı, davalılardan işverene ait işyerinde 01/05/1975-31/12/1979 tarihleri arasında geçen çalışmalarının tespitine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kısmen kabulüne karar vermiştir.
Hükmün taraf vekillerince temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi …. tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.

K A R A R

1- Dosyadaki yazılara, toplanan delillere, hükmün dayandığı gerektirici nedenlere göre tarafların sair temyiz itirazlarının reddine,
2- Dava, davacının 01.05.1975-31.12.1979 tarihleri arasında davalı Bakanlık nezdinde kesintisiz çalıştığının tespiti istemine ilişkindir.
Mahkemece, davanın kısmen kabulü ile kısmen reddine; bilirkişi raporu doğrultusunda davacının 01.05.1975-30.10.1977 tarihleri arasındaki talebinin 10 yıllık hak düşürücü süre geçirilmiş olması nedeniyle reddine, 01.11.1977-31.12.1979 tarihleri arasındaki dönemde davalı K.. B.. bünyesinde 506 Sayılı Yasa kapsamına göre çalıştığının tespitine karar verilmiştir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık, davacının hizmet tespitine yönelik talebinin bir kısmının hak düşürücü süreye uğrayıp uğramadığı noktasında toplanmaktadır.
Davanın yasal dayanağını oluşturan 506 sayılı Yasa’nın 79/10. ve 5510 sayılı Yasa’nın 86/8. maddeleri bu tip hizmet tespiti davaları için özel bir ispat yöntemi öngörmemiş ise de davanın niteliği kamu düzenini ilgilendirdiği ve bu nedenle özel bir duyarlılık ve özenle yürütülmesi gerektiği Yargıtay’ın ve giderek Dairemizin yerleşmiş içtihadı gereğidir.
506 sayılı Yasa’nın 79/10. ve 5510 sayılı Yasa’nın 86/8. maddelerine göre Yönetmelikle tespit edilen belgeleri işveren tarafından verilmeyen veya çalıştıkları Kurum tarafından tespit edilemeyen sigortalılar, çalıştıklarını hizmetlerinin geçtiği yılın sonundan başlayarak 5 yıl içerisinde mahkemeye başvurarak alacakları ilam ile ispatlayabilirlerse, bunların mahkeme kararında belirtilen aylık kazanç toplamları ile prim ödeme gün sayıları nazara alınır. Yasada yer alan 5 yıllık süre hak düşürücü olup mahkeme tarafından kendiliğinden nazara alınması gerektiği gibi davacının aynı işyerinde çalışmasını sürdürmesinin veya 5 yıllık hak düşürücü süre içerisinde tekrar aynı işyerine girerek çalışmasının, hak düşürücü sürenin işlemesine engel olmayacağı ve hak düşürücü sürenin, kesilmesi ve durmasının mümkün bulunmadığı hukuksal gerçeği de ortadadır.İşverenin çalıştırmış olduğu sigortalılara ait hangi belgeleri Kurum’a vermesi gerektiği Kanun’un 79/1.maddesinde açıkça ifade edildiği üzere yönetmeliğe bırakılmıştır. Atıf yapılan Sosyal Sigorta İşlemleri Yönetmeliği’nin dördüncü kısmında işverence verilecek belgeler düzenlenmiştir. Bunlar, aylık sigorta primleri bildirgesi (SSİ. Yön.Madde16) , dört aylık sigorta primleri bordrosu (SSİ. Yön. Madde 17), sigortalı hesap fişi (SSİ. Yön. Madde 18) vs.dir. Yönetmelikte sayılan bu belgelerden birisinin dahi verilmiş olması halinde artık Kanun’un 79/10 (eski 8) maddesinde yer alan hak düşürücü süreden söz edilemez. Yargıtay uygulamasında anılan maddenin yorumu geniş tutulmakta; eğer sayılan belgelerden birisi işveren tarafından verilmişse burada Kurum’un işçinin çalışmasından haberdar olduğu ve artık hizmet tespiti davası için hak düşürücü sürenin varlığından söz edilemeyeceği kabul edilmektedir.
Maddede belirtildiği üzere yönetmelikle tespit edilen belgelerin (işe giriş bildirgesi) verilmesi durumunda hak düşürücü süreden bahsedilemeyeceği gibi çalışmaların sigorta müfettiş raporu ile saptanması durumunda da hak düşürücü sürenin geçtiğinden sözedilemeyeceği açıktır. Bir sigortalının askere gitmeden önce çalıştığı işyerini askerliğe müteakip girmesi durumunda hizmet akdi mecburi hizmet nedeniyle kesilmiş olduğundan artık hak düşürücü sürenin oluştuğundan bahsedilemez. Davacıya ödenen ücretten sigorta primi kesilen hallerde, davacının iş ve sosyal sigorta mevzuatının öngördüğü sigorta hak ve yükümlülüklerini yerine getirmesi nedeniyle Kurum’un Yasa’dan kaynaklanan denetim ve inceleme görevini yapmaması karşısında hak düşürücü sürenin işlemeyeceği kabul edilmelidir.
Davacının sigortalı çalışmalarının Kurum’a kısmen bildirildiği hallerde, eksik bildirimlere yönelik olarak açılan davada hak düşürücü süre işlemeyecektir. (Hukuk Genel Kurulu’nun 23.06.2004 gün ve 2004/21-369 E, 2004/371 K. sayılı kararı )
Dosyadaki kayıt ve belgelerden; davacı adına 01/11/1977 tarihinde 62691 sicil no lu davalı Bakanlığa ait işyerinden davacı adına işe giriş bildirgesinin verildiği, 01.03.1980-30.03.1985 tarihleri arasında aralıksız ve kesintisiz her ay 30 gün üzerinden davalı Bakanlık tarafından davacı adına hizmet bildiriminde bulunulduğu, 1975/2.- 1979/4. dönemlerine ait bordrolarda davacıya ait sigortalı kaydın yer aldığı, 21/04/1975 tarihli Bakanlığın yazısı ile Stajyer Halk Dansları Elemanları Sınavı’nda başarılı olduğunun davacıya bildirildiği, yine 25/06/1975 düzenlenme tarihli taahhütnamede davacının TTB Halk Dansları Eğitim Merkezi’nde Stajyer Halk Dansları Sanatçısı olarak görev yaptığının belirtildiği, 21/03/2003 tarih ve 31328 sayılı yazı ile Bakanlık tarafından Sosyal Güvenlik Kurumu’na “davacının 01/06/1975-09/04/1985 tarihleri arasında geçen hizmetleri”nin bildirildiği, yargılama esnasında alınan bilirkişi raporunun dosyaya sunulduğu, dinlenen davacı tanıkları tarafından fiili çalışmanın ve çalışmanın kesintisiz olduğunun beyan edildiği anlaşılmaktadır.
Bu anlatımlar ışığında davacının çalışma olgusunun yeterli ve gerekli bir araştırmayla hiç bir kuşku ve duraksamaya yer bırakmayacak, sağlıklı bir biçimde belirlendiği anlaşılmaktadır.
Somut olayda; davacının 01/05/1975-30/10/1977 tarihleri arasında sigortalı sayıldığına dair prim kesintisi bulunduğundan, sigortalılığının kesintisiz devam etmesi hali söz konusudur. Her ne kadar 01/11/1977 tarihinde işe başlama giriş bildirgesi verilmiş olsa da çalışma kesintisiz yani blok çalışma mahiyetinde ise çalışmanın hak düşürücü süreye uğradığından söz edilemeyecektir. Dolayısıyla işin esasına gitmek gerekirken davanın reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır.
Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, tarafların bu yönü amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde temyiz edenlerden davacıya iadesine
27/01/2014 günü oy birliği ile karar verildi.