Yargıtay Kararı 21. Hukuk Dairesi 2013/21887 E. 2014/12963 K. 09.06.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 21. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/21887
KARAR NO : 2014/12963
KARAR TARİHİ : 09.06.2014

MAHKEMESİ : Denizli 3. İş Mahkemesi
TARİHİ : 10/10/2013
NUMARASI : 2010/209-2013/580

Davacı, yetim aylığının kesilmesine ilişkin Kurum işleminin iptaline, ödenmeyen aylıkların faiziyle tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kabulüne karar vermiştir.
Hükmün, davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.

K A R A R
Dava, davacının aldığı ölüm aylığını, 5510 sayılı Kanunun 56/2 fıkrası uyarınca iptal eden kurum işleminin iptali ile aylıkların kesildiği tarihten itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte yeniden bağlanması istemine ilişkindir.
Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir.
Davanın, yasal dayanağı 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun 56’ncı maddesinin ikinci fıkrasıdır. Fıkrada “Eşinden boşandığı halde, boşandığı eşiyle fiilen birlikte yaşadığı belirlenen eş ve çocukların, bağlanmış olan gelir ve aylıkları kesilir. Bu kişilere ödenmiş olan tutarlar, 96’ncı madde hükümlerine göre geri alınır.” düzenlemesine yer verilmiştir. Anılan madde 01.10.2008 tarihinde yürürlüğe girmiştir. 5510 sayılı Yasanın 56 maddesinin Anayasaya aykırı olduğu gerekçesiyle iptali istemiyle Anayasa Mahkemesi’ne yapılan 2009/86 Esas numaralı başvurunun, 28.04.2011 tarihinde verilen karar ile reddedilmiştir.
Dosyadaki kayıt ve belgelerden, davacının, 25/04/2008 kesinleşme tarihli ilam ile eski eşinden TMK.nun 166/3. fıkrası uyarınca anlaşmalı olarak boşandığı, 12/05/2008 tarihinde yaptığı başvuru sonucunda davalı kurum tarafından davacıya, 2004 yılında ölen babasından dolayı ölüm aylığı bağlandığı anlaşılmış, aylığın kesilmesine ilişkin kurum işleminin ardından, dava açıldıktan sonra 16/05/2010 tarihinde eski eşin vefatı üzerine, davacıya müracaatı üzerine 01/06/2010 tarihinden itibaren davalı SGK tarafından yeniden ölüm aylığı bağlandığı tespit edilmiş olup, isimsiz ihbar dilekçesi üzerine davalı Kurum tarafından başlatılan tahkikat sonucu düzenlenen 26/02/2010 tarihli kontrol memuru raporuna göre; davacının kayıtlı olduğu adres itibari ile çevre araştırması yapılmış, komşusu E.. A..’ın, karşı komşusu olan davacı ve eşinin, belirtilen adrese taşındıklarından bu yana birlikte yaşadıklarını; aynı cadde üzerinde no:64 sayılı adreste oturan Mehmet ve A. K.ın karşı komşuları olan davacı ve eşinin birlikte yaşadıklarını; mahalle muhtarı S.. B..’nın ise davacı ve eski eşinin boşandıktan sonra da belirtilen adreste fiilen birlikte yaşadıklarını beyan ettikleri görülmüş; A. Kasabası C.Mah. muhtarı V. Ç. tarafından verilen 01/08/2012 tarihli cevabi yazıda, eski eşin yaşadığını beyan ettiği adreste fiilen hiç yaşamadığı bildirilmiş olup, mahkemesince dinlenen davacı tanıklarının davacı ve eski eşinin boşanma sonrası fiilen birlikte yaşamadıklarını beyan ettikleri; kamu tanığı muhtar S.. B.. ve E.. A..’ın ise davacı ve eşinin birlikte yaşadıklarını, boşandıklarından haberdar olmadıklarını, davacının eşinin 2010 yılı Mayıs ayında öldüğünü bildirdikleri tespit edilmiştir.
5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun 59/2. maddesinde “Kurumun denetim ve kontrol ile görevlendirilmiş memurlarının görevleri sırasında tespit ettikleri Kurum alacağını doğuran olay ve bu olaya ilişkin işlemler, yemin hariç her türlü delile dayandırılabilir. Bunlar tarafından düzenlenen tutanaklar aksi sabit oluncaya kadar geçerlidir.” hükmü yer almaktadır.
Somut olayda, kontrol memuru raporunun içeriğine göre mahalle muhtarı ve beyanı alınan çevre sakinlerinin davacı ve eski eşinin, boşandıklarından haberdar olmamaları ve belirtilen adreste fiilen birlikte yaşadıklarını bildirmeleri, mahalle muhtarı Salih ve komşu Elmas’ın bu beyanlarını mahkeme huzurunda da tekrarlamaları ve eski eşin adresini naklettiği adreste fiilen hiç yaşamadığına ilişkin ilgili muhtarlığın cevabi yazısı göz önüne alındığında; davacı ve eski eşinin, boşanma sonrasında da birlikte yaşamaya devam ettikleri sabit olup, 5510 sayılı yasanın 59/2. maddesi gereğince Kurumun denetim ve kontrol ile görevlendirilmiş memurları tarafından düzenlenen tutanak içeriğinin de aksi ispat edilemediğinden, davanın reddi gerekirken mahkemece davanın kabulüne karar verilmesi; usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O halde, davalı Kurum vekilinin temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 09/06/2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.