Yargıtay Kararı 21. Hukuk Dairesi 2013/21877 E. 2014/18280 K. 22.09.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 21. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/21877
KARAR NO : 2014/18280
KARAR TARİHİ : 22.09.2014

MAHKEMESİ : Yenişehir Asliye Hukuk (İş) Mahkemesi
TARİHİ : 03/10/2013
NUMARASI : 2013/10-2013/397

Davacı, davalılardan işverene ait işyerinde geçen çalışmalarının tespitine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin reddine karar vermiştir.
Hükmün davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.

K A R A R

1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillere, hükmün dayandığı gerektirici nedenlere göre davacı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki diğer temyiz itirazlarının reddine,
2-Dava, davacının davalı şirket nezdinde geçen ve Kurum’a eksik olarak bildirilen 117 gün SSK lı hizmetlerinin tespiti istemine ilişkindir.
Mahkemece davanın reddine karar verilmiştir.
Davanın yasal dayanağını oluşturan 506 sayılı Yasa’nın 79/10. ve 5510 sayılı Yasa’nın 86/9. maddeleri bu tip hizmet tespiti davaları için özel bir ispat yöntemi öngörmemiş ise de, davanın niteliği kamu düzenini ilgilendirdiği ve bu nedenle özel bir duyarlılık ve özenle yürütülmesi gerektiği Yargıtay’ın ve giderek Dairemizin yerleşmiş içtihadı gereğidir.
Bu tür davalarda öncelikle davacının çalışmasına ilişkin belgelerin işveren tarafından verilip verilmediği yöntemince araştırılmalıdır. Bu koşul oluşmuşsa işyerinin gerçekten var olup olmadığı kanun kapsamında veya kapsama alınacak nitelikte bulunup bulunmadığı eksiksiz bir şekilde belirlenmeli daha sonra çalışma olgusunun varlığı özel bir duyarlılıkla araştırılmalıdır.
Çalışma olgusu her türlü delille ispat edilebilirse de çalışmanın konusu, niteliği, başlangıç ve bitiş tarihleri hususlarında tanık sözleri değerlendirilmeli, dinlenen tanıkların davacı ile aynı dönemlerde işyerinde çalışmış ve işverenin resmi kayıtlara geçmiş bordro tanıkları yada komşu işverenlerin aynı nitelikte işi yapan ve bordrolarına resmi kayıtlarına geçmiş çalışanlardan seçilmesine özen gösterilmelidir. Bu tanıkların ifadeleri ile çalışma olgusu hiçbir kuşku ve duraksamaya yer vermeyecek şekilde belirlenmelidir. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 16.9.1999 gün 1999/21-510-527, 30.6.1999 gün 1999/21-549-555- 3.11.2004 gün 2004/21- 480-579 sayılı kararları da bu doğrultudadır.
Dosyadaki kayıt ve belgelerin incelenmesinden; davacının davalı işyerinde geçen çalışmalarına ilişkin olarak 13.03.2012 tarihli işe giriş bildirgesinin ve 31.07.2012 tarihli işyerinden ayrılış bildirgesinin Kurum kayıtlarına intikal ettiği, davacıya ait hizmet cetvelinde 13.03.2012- 31.07.2012 tarihleri arasında sırasıyla aylık 19, 30, 5, 15, 30 gün olmak üzere toplam 99 gün davalı işyeri tarafından davacı adına hizmet bildiriminde bulunulduğu, inşaat faaliyetlerinden dolayı davalı işyerinin 20/10/2011 tarihinde 5510 sayılı Yasa’nın kapsamına alınmış olduğu, 2012/03.-07. aylarına ilişkin olarak davacının imzasını taşımayan ücret bordrolarının ve 2012/04.-07. aylarına ilişkin olarak dönem tahakkuk fişi ile sigortalı hizmet listesinin getirtildiği, dosyaya sunulan 03/01/2012 tarihli belge ile davacının asgari geçim indiriminden ve çocuk yardımından yararlanmadığı belirtilerek belge üzerinde şirket kaşesinin ve kimliği meçhul kişiye ait atılı imzanın yer aldığı, yargılama aşamasında alınan 21/08/2013 havale tarihli bilirkişi raporunun dosyaya sunulduğu, duruşmalarda davacı ve davalı tanıklarının dinlenildiği ve dinlenen tanıklardan bir kısmının davalı işyerinin bordrolu çalışanları olduğu anlaşılmaktadır.
Somut olayda davalı bordro tanığının davacının kalıp işinde çalıştığını beyan ettiği, davacının işyerindeki çalışmalarını ne şekilde gerçekleştirmiş olduğu hususunun aydınlatılmadığı, inşaat ruhsatının, inşaata başlama ve bitirme tutanaklarının ve yapı denetim tutanaklarının ilgili Belediye Başkanlığı’ndan getirtilmediği ve bu belgelerde imzası olan ve davacıyı tanıması muhtemel görevlilerin dinlenmediği, tanık beyanlarının çelişkili ve yetersiz olması nedeniyle aynı dönemde çalışma ihtimalleri bulunmasına rağmen komşu işyeri tanıklarının dinlenmediği ve dava konusu tarihler arasında davacının kesintisiz çalışması bulunup bulunmadığının yeterli ve gerekli bir araştırmayla hiç bir kuşku ve duraksamaya yer bırakmayacak sağlıklı bir biçimde belirlenmeden davanın reddine karar verildiği anlaşılmaktadır.
Yapılacak iş, davacıya davalı şirketin hangi inşaatında veya inşaatlarında, inşaatın hangi bölümlerinde çalıştığını açıklatmak suretiyle yapılan işi aydınlatmak, bilirkişi incelemesi ile işyerinin kapsam ve kapasitesi ile yapılan iş ile bağlantılı olarak davacının ne kadar süre ile bu işyerinde çalışmış olabileceğini belirlemek, inşaat ruhsatı, inşaata başlama ve bitirme tutanakları ile yapı denetim tutanaklarını ilgili Belediye Başkanlığı’ndan getirterek gerek görüldüğü takdirde bu belgelerde imzası olan ve davacıyı tanıması muhtemel görevlilerin çalışmanın niteliği ile gerçek bir çalışma olup olmadığı yönünde yöntemince beyanlarını almak, Kurum’dan sorulmak suretiyle veya zabıta araştırması ile tespit edilecek komşu işyerlerinde benzer işi yapan işlerle uğraşan işverenler veya bu işverenlerin resmi kayıtlarına geçmiş çalışanlarını dinlemek, davanın nitelikçe kamu düzenini ilgilendirdiği nazara alınıp araştırma genişletilerek tüm deliller birlikte değerlendirilip davacının davalı şirkette geçen fiili çalışma sürelerini tespit ederek sonucuna göre karar vermekten ibarettir.
Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular göz önünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davacı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve eksik inceleme ve araştırma sonucu kurulan hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, 22/09/2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.