Yargıtay Kararı 21. Hukuk Dairesi 2013/21749 E. 2014/14671 K. 23.06.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 21. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/21749
KARAR NO : 2014/14671
KARAR TARİHİ : 23.06.2014

MAHKEMESİ : Sakarya İş Mahkemesi
TARİHİ : 27/08/2013
NUMARASI : 2010/693-2013/673

Davacı, yetim aylığının kesilmesine ilişkin Kurum işleminin iptaline, kesilen aylıkların yeniden bağlanmasına, geri alınan aylıkların iadesine, borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kabulüne karar vermiştir.
Hükmün davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.

K A R A R

Dava, davacının aldığı ölüm aylığını, 5510 sayılı Kanunun 56/2 fıkrası uyarınca iptal eden kurum işleminin iptali ile aylıkların kesildiği tarihten itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte yeniden bağlanması, borçlu olmadığının tespiti istemine ilişkindir.
Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir.
Davanın, yasal dayanağı 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun 56’ncı maddesinin ikinci fıkrasıdır. Fıkrada “Eşinden boşandığı halde, boşandığı eşiyle fiilen birlikte yaşadığı belirlenen eş ve çocukların, bağlanmış olan gelir ve aylıkları kesilir. Bu kişilere ödenmiş olan tutarlar, 96’ncı madde hükümlerine göre geri alınır.” düzenlemesine yer verilmiştir. Anılan madde 01.10.2008 tarihinde yürürlüğe girmiştir. 5510 sayılı Yasanın 56 maddesinin Anayasaya aykırı olduğu gerekçesiyle iptali istemiyle Anayasa Mahkemesi’ne yapılan 2009/86 Esas numaralı başvurunun, 28.04.2011 tarihinde verilen karar ile reddedilmiştir.
Dosyadaki kayıt ve belgelerden, davacının, 06/06/2000 kesinleşme tarihli ilam ile eski eşinden anlaşmalı olarak boşandığı, yaptığı başvuru sonucunda davalı kurum tarafından davacıya, 2000 yılında ölen babasından dolayı ölüm aylığı bağlandığı anlaşılmış, isimsiz ihbar üzerine davalı Kurum tarafından başlatılan tahkikat sonucu düzenlenen 17/05/2010 tarihli kontrol memuru raporuna göre; davacının kayıtlı olduğu yerleşim yeri itibari ile Ç. Y. mah. G. Sok. No:4 Erenler/Sakarya adresinde yapılan çevre araştırmasında, A.. G.. ve G.. G.. isimli komşuların, davacının belirtilen adreste eski eşi ile birlikte yaşadığını bildirdiği; evin karşısında bulunan A. A.a ait evde yaşayan ev hanımından ve sokak üzerinde bulunan marketten sorulduğunda benzer şekilde cevap verildiği görülmüş, eski eşin alınan beyanında, davacının Gevye’de kardeşlerinin yanında kaldığını, çocuklarının psikolojik rahatsızlığı nedeni ile bir hafta bu evde, bir hafta kardeşlerininevinde kaldığını, karı-koca ilişkilerinin bulunmadığını belirtmiştir.Adres hareketleri incelendiğinde, davacı ve eski eşinin 2000 yılında boşanmalarına rağmen 12/06/2010 tarihine kadar aynı adreste kayıtlı oldukları, davacının kontrol memuru
incelemesinin ardından yerleşim yerini değiştirdiği tespit edilmiş, mahkemesince yaptırılan 28/12/2011 tarihli kolluk araştırmasında, davacının Ç. Mah. Y. Mah. E./Sakarya adresindeki evde üç aydır eski eşi ile yaşadığı belirtilmiş; 02/01/2012 tarihli tutanakta ise davacının kardeşlerinin yanında kaldığını iddia ettiği Geyve adresinde yapılan araştırmada, bu adreste ve çevrede tanınmadığı tespit edilmiş, davacının Vakıfbank’a bildirdiği adresin, eski eşe ait yerleşim yeri adresi olduğu görülmüştür. Mahkemesince beyanına başvurulan G.Y. Mahallesi muhtarı M. T., davacının evlendikten sonra mahalleye bir daha dönmediğini, davacının bildirdiği adresin, babasından kalma ev olduğunu, davacının sağlığında babasının yanına gidip gelmediğini, eşinden boşandığına ilişkin bilgisinin olmadığını, evlendikten sonra mahallede fiilen hiç yaşamadığını beyan etmiş; 27/08/2013 tarihinde alınan ikinci beyanında ise haklı nedene dayanmaksızın ilk beyanını değiştirerek, davacının 2006-2007 yıllarında Yörükler Mahallesine yeniden döndüğünü, babasının evinde kaldığını, ara sıra ise özürlü çocuğuna bakmak için eski eşine ait eve gidip bu evde kaldığını bildirmiş, davacının kardeşi olan tanık H.. Y.. ve komşusu H.. A.. ise, davacının belirli zamanlarda Geyve’den eski eşi ile birlikte kalan hasta oğluna bakmak için eski eşin evine geldiği ve bir süre kaldığını beyan etmişler; tanıklar A.. G.. ve G.. G.. ise önceki beyanlarını haklı nedene dayanmaksızın değiştirerek, diğer tanıklarla benzer şekilde beyanda bulunmuşlardır.
5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun 59/2. maddesinde “Kurumun denetim ve kontrol ile görevlendirilmiş memurlarının görevleri sırasında tespit ettikleri Kurum alacağını doğuran olay ve bu olaya ilişkin işlemler, yemin hariç her türlü delile dayandırılabilir. Bunlar tarafından düzenlenen tutanaklar aksi sabit oluncaya kadar geçerlidir.” hükmü yer almaktadır.
Somut olayda, kontrol memuru raporunun içeriğine göre mahalle muhtarı ve beyanı alınan çevre sakinlerinin davacı ve eski eşinin boşandıklarından haberdar olmamaları ve belirtilen adreste fiilen birlikte yaşadıklarını bildirmeleri, davacının 2000 yılında boşanmasına rağmen 12/06/2010 tarihine kadar eski eşi ile aynı adreste kayıtlı görünmesi, kontrol memuru raporundan sonra yerleşim yerini kardeşlerinin yaşadığı Y. Mah./G./Sakarya adresine nakletmesi, kolluk araştırmalarında davacının üç aydır sürekli olarak eski eşi ile birlikte yaşadığının, G. ilçesi Yörükler mahallesinde belirtilen adreste tanınmadığının tespit edilmesi, davacının bankaya iletişim adresi olarak, eski eşine ait yerleşim yeri adresini bildirmesi, haklı nedene dayanmaksızını sonrasında beyanını değiştiren Yörükler Mah. muhtarı Mehmet Tetik’in hükme esas alınması gereken ilk beyanında, davacının evlendikten sonra babasının evine dönmediğini, boşandığından haberdar olmadığını, fiilen Yörükler Mahallesinde yaşamadığını ifade etmesi; davacının eski eşi, davacı tanıkları H.. Y.. ve H.. A.. ile haklı nedene dayanmaksızın beyanlarını değiştiren A.. G.. ve G.. G..’in tevilli beyanlarında; hayatın olağan akışına aykırı olacak şekilde, davacının hasta oğluna bakmak için ayın belirli günlerinde eski eşine ait evde kaldığını bildirmeleri göz önüne alındığında; davacı ve eski eşinin, boşanma sonrasında da birlikte yaşamaya devam ettikleri sabit olup, 5510 sayılı yasanın 59/2. maddesi gereğince Kurumun denetim ve kontrol ile görevlendirilmiş memurları tarafından düzenlenen tutanak içeriğinin de aksi ispat edilemediğinden, davanın reddi gerekirken mahkemece davanın kabulüne karar verilmesi; usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O halde, davalı Kurum vekilinin temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 23/06/2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.