Yargıtay Kararı 21. Hukuk Dairesi 2013/20697 E. 2014/5800 K. 25.03.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 21. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/20697
KARAR NO : 2014/5800
KARAR TARİHİ : 25.03.2014

MAHKEMESİ : Aksaray İş Mahkemesi
TARİHİ : 12/09/2013
NUMARASI : 2011/221-2013/304

Davacı, murisinin, 14/12/1983 tarihinde iş kazası neticesinde vefat ettiğinin tespitine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme, ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kabulüne karar vermiştir.
Hükmün, davalılardan Kurum vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.

K A R A R

Dava; 14.12.1983 tarihinde elektrik çarpması sonucu vefat eden davacının eşinin, maruz kaldığı kazanın iş kazası olduğunun tespiti istemine ilişkindir.
Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş ise de; bu sonuca eksik araştırma ve inceleme ile gidilmiştir.
Davanın yasal dayanağını belirgin olarak olay tarihinde yürürlükte bulunan 506 sayılı Yasa’nın 11/A maddesi oluşturmaktadır. Anılan maddeye göre, iş kazası; a) Sigortalının işyerinde bulunduğu sırada b) İşveren tarafından yürütülmekte olan iş dolayısıyla c) Sigortalının, işveren tarafından görev ile başka yere gönderilmesi yüzünden asıl işini yapmaksızın geçen zamanlarda, d) Sigortalıların işverence sağlanan bir taşıtla işin yapıldığı yere toplu olarak götürülüp getirilmeleri sırasında sigortalıyı hemen veya sonradan bedence veya ruhça arızaya uğratan olaylardır. Zararlandırıcı sigorta olayının iş kazası sayılması için; 1) Sigorta olayına maruz kalan kişinin 506 sayılı Yasa’nın 2. maddesi anlamında sigortalı olması 2) Sigorta olayının, maddede sayılı sınırlı olarak belirtilen hal ve durumlardan birinde meydana gelmesi koşuldur. Başka bir anlatımla, sigorta olayının iş kazası sayılabilmesi için iki koşulun birlikte gerçekleşmesi zorunludur.
Olayda sağlıklı bir sonuca ulaşılabilmesi için sigortalılık niteliğini edinmenin koşulları üzerinde durulmalıdır. Bir kimsenin sigortalı sayılabilmesi için aradaki iş ilişkisi kural olarak hizmet akdine dayanmalı, hizmet akdinin çalıştırana yüklendiği edim işverene ait işyerinde görülmelidir.
Uyuşmazlığın çözümü için davacı ile davalı işveren arasındaki ilişkinin hizmet akdine dayanıp dayanmadığının tartışılması gerekmektedir. Baskın olan bilimsel ve yargısal görüşlere göre “zaman” ve “bağımlılık” unsurları hizmet akdinin ayırıcı ve belirleyici özellikleridir. Çalışan kişi Borçlar Kanunu’nun 313. maddesinde öngörülen çerçeve içinde “zaman” ve “bağımlılık” unsurlarını gerçekleştirecek biçimde çalışmaktaysa aradaki çalışma ilişkisi hizmet akdine dayanıyor demektir. Bilindiği gibi zaman unsuru çalışanın iş gücünü belirli ya da belirli olmayan bir süre içinde işverenin buyruğunda bulundurmasını kapsar. Hiç kuşkusuz çalışan bu süre içinde işveren veya vekilinin buyruğu ve gözetimi altında (bağımlı olarak) edimini yerine getirecektir.
Burada sözkonusu olan bağımlılık ise her an ve durumda çalışanı denetleme ve buyruğuna göre edimini yaptırma olanağını işverene tanıyan, çalışanın edimi ile ilgili buyruklar dışında çalışma olanağı, bulamayacağı nitelikte bir bağımlılıktır.
Somut olayda; davacı murisinin, davalı Y.. M..na bağlı olarak köyün elektrik işlerini yaptığı, bu kapsamda elektrik saatlerini okuduğu, elektrik faturalarını dağıttığı, paraları topladığı ve elektrik arızalarına baktığı, olay tarihinde de köy muhtarı A.. B.. tarafından ana trafodaki arızayı gidermek üzere görevlendirildiği ve trafodaki arızayı tamir ederken iş kazası neticesinde vefat ettiğinin iddia edildiği, o tarihte muhtar olan A.. B..’nın, “davacı murisinin o tarihlerde ilçe merkezinde elektrikçide çalıştığını, ayrıca köydeki sayaçları da okuduğunu, davacı murisini trafoda görevlendirmediğini” beyan ettiği, davacı murisinin elektrik çarpması neticesinde 14.12.1983 tarihinde vefat ettiğine dair ölüm tutanağının olduğu, ancak bu ölüm olayı ile ilgili olarak ceza soruşturması olup olmadığı, davacı murisinin o tarihlerde ilçe merkezinde elektrikçide çalıştığı iddiası ile ölüm olayının meydana geldiği yer ve görevlendirmenin ne şekilde olduğunun araştırılmadığı, eksik inceleme ve araştırma ile hüküm kurulduğu görülmüştür.
Davacı murisi ile davalı işveren arasındaki hizmet akdinin varlığı ve ölüm olayının hizmet akdi kapsamında çalışırken meydana geldiği ispat edilmeden yazılı şekilde karar verilmesi hatalı olmuştur.
Yapılacak iş; davacı murisi ile davalı işveren arasındaki hizmet akdi ile ölüm olayının bu hizmet akdi kapsamında çalışırken meydana geldiğini tereddüde yer bırakmayacak şekilde ortaya koymak, bu kapsamda davacı murisinin ölümüne ilişkin soruşturma dosyasını getirterek incelemek, davacı murisinin köy muhtarlığına bağlı olarak çalışıp çalışmadığını, ücretlerini kimden aldığı, ölüm olayının meydana geldiği elektrik çarpmasının murisin neredeki çalışmaları sırasında meydana geldiği ve bu yer üzerinde kim ya da kimlerin tasarruf hakkı olduğunu araştırmak, olay tarihinde görevli olan muhtar ve azalar ile davacı murisinin çalışmasını bilebilecek nitelikte olan kişileri tespit ederek beyanını almak ve sonucuna göre karar vermekten ibarettir.
Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular gözönünde tutulmaksızın eksik inceleme ve araştırma ile yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davalı Kurumun bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 25/03/2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.