Yargıtay Kararı 21. Hukuk Dairesi 2013/20694 E. 2014/11133 K. 26.05.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 21. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/20694
KARAR NO : 2014/11133
KARAR TARİHİ : 26.05.2014

MAHKEMESİ : Zonguldak 2. İş Mahkemesi
TARİHİ : 03/10/2013
NUMARASI : 2012/257-2013/469

Davacı, yetim aylığının iptaline ilişkin Kurum işleminin iptaline, kesildiği tarihten itibaren tekrar bağlanması gerektiğinin tespitine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kabulüne karar vermiştir.
Hükmün, davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.
K A R A R
Dava, davacının aldığı ölüm aylığını, 5510 sayılı Kanunun 56/2 fıkrası uyarınca iptal eden kurum işleminin iptali ile aylıkların kesildiği tarihten itibaren yeniden bağlanması istemine ilişkindir.
Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir.
Davanın, yasal dayanağı 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun 56’ncı maddesinin ikinci fıkrasıdır. Fıkrada “Eşinden boşandığı halde, boşandığı eşiyle fiilen birlikte yaşadığı belirlenen eş ve çocukların, bağlanmış olan gelir ve aylıkları kesilir. Bu kişilere ödenmiş olan tutarlar, 96’ncı madde hükümlerine göre geri alınır.” düzenlemesine yer verilmiştir. Anılan madde 01.10.2008 tarihinde yürürlüğe girmiştir. 5510 sayılı Yasanın 56 maddesinin Anayasaya aykırı olduğu gerekçesiyle iptali istemiyle Anayasa Mahkemesi’ne yapılan 2009/86 Esas numaralı başvurunun, 28.04.2011 tarihinde verilen karar ile reddedilmiştir.
Dosyadaki kayıt ve belgelerden, davacının, 23/06/2000 kesinleşme tarihli ilam ile eski eşinden boşandığı, yaptığı başvuru sonucunda davalı kurum tarafından davacıya, 2001 yılına ölen babasından dolayı 15/03/2008 tarihinden itibaren ölüm aylığı bağlandığı anlaşılmış, davacının kız kardeşi S. K. tarafından gönderilen ihbar dilekçesi üzerine davalı Kurum tarafından başlatılan tahkikat sonucu düzenlenen 12/12/2011 tarihli kontrol memuru raporuna göre; aynı hususta başlatılan ceza soruşturması evrakları temin edilmiş olup, ceza soruşturmasında kolluk tarafından mahalle muhtarı N.. A..’in imzası ile düzenlenen 18/11/2011 tarihli tutanağa göre, mahalle muhtarı ile yapılan görüşmede, davacı ve eski eşinin boşandıklarını öncesinde bildiğini, davacının eski eşi ile yaşayıp yaşamadığını tam olarak bilmediğini, çevreden davacının yeni doğan torununu görmek amacı ile eski eşinin evine gittiğini duyduğunu, ancak görmediğini beyan etmiş olup, davacının kollukça alınan 17/11/2011 tarihli ifadesinde, boşanma sonrası annesi ile yaşadığını, annesinin dört ay önce öldüğünü, eski eşi ile fiilen birlikte yaşamadığını bildirmiş; eski eş ise 18/11/2011 tarihli ifadesinde, davacının boşanma sonrası annesi ile birlikte yaşadığını, aralarından fiili birliktelik olmadığını, davacının bu süre içinde çocuklarını ziyaret etmek için ara sıra kendisine ait eve uğradığını belirtmiştir. Komşu M.D. 17/11/2011 tarihli beyanında, davacı ve eski eşinin 1,5 yıl önce S. mah. S. Sok. no:60 adresinde birlikte yaşamaya başladıklarını, resmi nikahları olup olmadığını bilmediğini; komşu A.. D.. alınan 17/11/2011 tarihli beyanında, davacı ve eski eşinin 2001 yılında boşanmalarına rağmen aynı ikamette oturmaya devam ettiklerini, davacının babasından dolayı maaş almaya başlaması üzerine Almanya’daki kardeşi Sema ile kavga ettiğine şahit olduğunu, şu anda da davacı ve eski eşinin birlikte yaşadıklarını; komşu Ş.. Ş.. alınan 17/11/2011 tarihli beyanında, davacı ve eski eşinin 3 yıldır belirtilen adreste birlikte yaşadıklarını, ayrıldıklarını veya ayrı yaşadıklarını hiç duymadığını, boşandıklarından haberinin olmadığını; komşu M. M. ise davacının annesine ait evde ikamet etmediğini, belirtilen adreste yaşayan annesinin 4 ay önce öldüğünü, o günden beri ikametin boş olduğunu, davacının eşi ile yaşadığını, davacıyı evli olarak bildiğini ifade etmişlerdir. Adres hareketleri incelendiğinde davacı ve eski eşinin 2000 yılında boşanmalarına rağmen 30/10/2009-01/06/2010 tarihlereni arasında K. B. Subatan Mah. Stad Sok. No:60 M./Zonguldak adresinde kayıtlı oldukları tespit edilmiş, mahkeme huzurunda dinlenen davacı tanıkları davacının eski eşi ile fiilen birlikte yaşamadığını beyan etmiş olup, ceza soruşturması sırasında dinlenen tanıklar M.. D.., Ş.. Ş.. ve A.. D.. ise haklı nedene dayanmaksızın beyanlarını değiştirerek, davacının eski eşi ile fiilen birlikte yaşamadığını, torununu görmek için ara sıra eski eşinin ikametine gelip gittiğini bildirmişlerdir.
5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun 59/2. maddesinde “Kurumun denetim ve kontrol ile görevlendirilmiş memurlarının görevleri sırasında tespit ettikleri Kurum alacağını doğuran olay ve bu olaya ilişkin işlemler, yemin hariç her türlü delile dayandırılabilir. Bunlar tarafından düzenlenen tutanaklar aksi sabit oluncaya kadar geçerlidir.” hükmü yer almaktadır.
Somut olayda, kontrol memuru raporuna dayanak teşkil eden ceza soruşturması evraklarında, davacı ve eski eşin boşandığından çevre sakinlerinin büyük çoğunluğunun haberdar olmamaları, tanık olarak beyanına başvurulan M.. D.., A.. D.., Ş.. Ş.. ve M. M.ın beyanlarında davacı ve eşinin uzun süredir birlikte yaşadıklarını, davacının birlikte yaşadığını iddia ettiği annesinin tek başına ikamet ettiğini ve ölümünden sonra ikametinin halihazırda boş olduğunu beyan etmeleri, adres hareketlerine göre davacı ve eski eşinin 2000 yılında boşanmaların rağmen 30/10/2009-01/06/2010 tarihleri arasında aynı adreste kayıtlı görünmeleri ile mahkeme huzurunda haklı nedene dayanmaksızın beyanlarını değiştiren tanıklar M.. D.., A.. D.. ve Ş.. Ş..’in sözkonusu beyanlarının hükme esas alınamayacağı hususları birlikte göz önüne alındığında; davacı ve eski eşinin, boşanma sonrasında da birlikte yaşamaya devam ettikleri sabit olup, 5510 sayılı yasanın 59/2. maddesi gereğince Kurumun denetim ve kontrol ile görevlendirilmiş memurları tarafından düzenlenen tutanak içeriğinin de aksi ispat edilemediğinden, davanın reddi gerekirken mahkemece davanın kabulüne karar verilmesi; usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O halde, davalı Kurum vekilinin temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 26/05/2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.