YARGITAY KARARI
DAİRE : 21. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/20582
KARAR NO : 2014/3833
KARAR TARİHİ : 04.03.2014
MAHKEMESİ : Karaman İş Mahkemesi
TARİHİ : 24/10/2013
NUMARASI : 2012/463-2013/179
Davacı, murisinin iş kazası sonucu ölümünden doğan maddi ve manevi tazminatın ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, ispatlanamayan davanın reddine karar vermiştir.
Hükmün, davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.
K A R A R
1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle, kanuni gerektirici nedenlere göre, davacı Mehmet K…..nın aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddine,
2-Dava, sigortalının iş kazası sonucu vefatı nedeniyle babasının maddi zararlarının giderilmesi istemine ilişkindir.
Mahkemece, davanın reddine karar verilmiştir.
Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından karşılanmayan zararın ödetilmesine ilişkin davalarda (tazminat davaları) öncelikle haksız zenginleşmeyi ve mükerrer ödemeyi önlemek için Kurum tarafından hak sahiplerine bağlanan gelirin peşin sermaye değerinin tazminattan düşülmesi gerektiği Yargıtay’ın oturmuş ve yerleşmiş görüşlerindendir.
Sigortalının ölümü tarihinde yürürlükte bulunan 506 sayılı Yasa’nın 12. maddesinde sigortalının iş kazası sonucu ölümü halinde hak sahiplerine gelir bağlanacağı bildirilmiş, 506 sayılı Yasa’nın 24. maddesinde ” geçimi sigortalı tarafından sağlandığı belgelenen ana ve babasına” ibareleri 29.7.2003 tarihli 06.08.2003 tarihinde yürürlüğe giren 4958 sayılı Yasa’nın 35. maddesi ile değiştirilerek ” sosyal güvenlik kuruluşlarına tabi çalışmayan veya 2022 sayılı Yasa’ya göre bağlanan aylık hariç olmak üzere bunlardan her ne ad altında olursa olsun gelir veya aylık almayan ana ve babasına” ibareleri getirilmiştir. Bu tür yasaların yürürlüğe girmeleri ile birlikte derhal tesirini husule getireceği tartışmasızdır. Bu gibi durumlarda kanunların geriye yürümesi değil ani etkisi söz konusudur. H.G.K.’nun 06.04.2005 tarihli, 2005-10-183 Esas, 2005-241 Karar nolu kararıda bu yöndedir.Bu durumda aylık bağlama hakkını doğuran olayın sözü edilen yasa değişikliği olduğu gözetilerek şartlar oluşuyor ise ölüm tarihi yasanın yürürlüğe girdiği tarihten sonra ise aylığın ölüm tarihini takip eden aybaşından, ölüm tarihi yasanın yürürlüğe girdiği tarihten önce ise aylığa 01.09.2003 tarihinden itibaren hak kazanılacağının kabulü gerekir.
Somut olayda, zararlandırıcı olayın tahkikat sonucunda Sosyal Güvenlik Kurumunca iş kazası olarak kabul edildiği ve maddi tazminat talep eden davacı baba Mehmet K..’ya iş kazası sigorta kolundan gelir bağlanmadığı anlaşılmaktadır. Mahkemece davacının celp edilen hizmet cetveline göre 1969/1-1982/2 tarihleri arasında kesintili şekilde 506 sayılı yasaya tabi hizmetlerinin bulunması nedeniyle davanın reddi cihetine gidildiği anlaşılmaktadır. Hal böyle olunca maddi tazminat talep eden davacı babaya Kurumun gelir bağlamama nedeninin açık bir şekilde ortaya konulmadan eksik araştırma ile karar verilmesi hatalı olmuştur.
Yapılacak iş, maddi tazminat isteminde bulunan davacı baba Mehmet K…’ya maddi tazminat istemi bakımından iş kazası sigorta kolundan gelir bağlanmama nedeninin Kurumdan sorularak, gelen yanıta göre gerekirse davacıya SGK Başkanlığını hasım göstererek iş kazası sigorta kolundan kendisine ölüm geliri bağlanması gerektiğinin tespiti davası açması için önel vermek, o davayı bu dava için bekletici mesele saymak, kesinleşen mahkeme kararı ile dava reddedilmiş ise davacı babanın maddi tazminat isteminin reddine karar vermek, dava kabul edilmiş ise hüküm tarihine en yakın tarihteki veriler gözetilerek davacının maddi zararını hesaplatırarak Kurumca davacı babaya bağlanan gelirlerin ilk peşin sermaye değerinin rücuya tabi kısmını maddi tazimnat miktarından tenzil ederek çıkacak sonuca göre bir karar vermektir.
Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular gözetilmeksizin yazılı şekilde karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O halde davacı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 04.03.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.