Yargıtay Kararı 21. Hukuk Dairesi 2013/20564 E. 2014/15380 K. 27.06.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 21. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/20564
KARAR NO : 2014/15380
KARAR TARİHİ : 27.06.2014

MAHKEMESİ : Erzurum İş Mahkemesi
TARİHİ : 10/10/2013
NUMARASI : 2013/442-2013/580

Davacı, davalılardan işverene ait işyerinde geçen çalışmalarının tespitine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin reddine karar vermiştir.
Hükmün davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.

K A R A R

Davacı, davalı işverene ait işyerinde 20.09.2000-12.10.2004 tarihleri arasında hizmet akdi ile çalıştığının tespitini istemiştir.
Mahkemece, dava tarihi olan 14.08.2013 tarihi itibariyle hak düşürücü süre geçtiğinden istemin reddine karar verilmiştir.
Davanın, 01.10.2008 tarihinde yürürlüğe giren 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’nun 4-a bendi kapsamındaki sigortalılara ilişkin olduğu ancak, geçiş hükümlerini içeren aynı Yasa’nın Geçici 7. maddesi hükmünde “bu Kanun’un yürürlük tarihine kadar 17.07.1964 tarihli ve 506 sayılı, 02.09.1971 tarihli ve 1479 sayılı, 17.10.1983 tarihli ve 2925 sayılı, bu Kanunla mülga 17.10.1983 tarihli ve 2926 sayılı, 08.06.1949 tarihli ve 5434 sayılı Kanunlar ile 17.07.1964 tarihli ve 506 sayılı Kanun’un geçici 20. maddesine göre sandıklara tâbi sigortalılık başlangıçları ile hizmet süreleri, fiilî hizmet süresi zammı, itibarî hizmet süreleri, borçlandırılan ve ihya edilen süreler ve sigortalılık süreleri tabi oldukları Kanun hükümlerine göre değerlendirilirler.” hükmü ve genel olarak yasaların geriye yürümemesi (geçmişe etkili olmaması) kuralı karşısında davanın yasal dayanağı 506 sayılı Yasa’nın 79/10. maddesidir. Anılan maddede, yönetmelikle tespit edilen belgeleri işveren tarafından verilmeyen veya çalıştıkları Kurumca tespit edilemeyen sigortalıların çalıştıklarını hizmetin geçtiği yılın sonundan başlayarak 5 yıl içerisinde mahkemeye başvurarak alacakları ilam ile ispatlayabilecekleri öngörülmüştür.
Somut olayda, davacının 12.10.2004-15.05.2005 tarihleri arasındaki çalışmalarının davalı işveren tarafından S.. S..’na bildirildiği görülmektedir. Kuruma bildirilmeyen, dava konusu 20.09.2000-12.10.2004 tarihleri arasında kalan devrede aralıksız çalışma olgusunun anlaşılması halinde, 12.10.2004 tarihli işe giriş bildirgesi hak düşürücü süreyi keseceğinden, hak düşürücü sürenin geçtiğinden söz edilemez. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 26.02.2003 gün ve 2003/21-44-98; 23.06.2004 gün ve 2004/21-369-371 ve 27.02.2008 gün ve 2008/21-163-207, 18.06.2008 gün ve 2008/21-429-437 sayılı Kararlarında da bu hususlara değinilmiştir. Bu nedenle istemin hak düşürücü süreden reddine karar verilmesi doğru değildir.
Yapılacak iş, işin esasına girilerek, bu dönem için davalı işverene ait işyerinden S.. S..’ya verilmiş dönem bordroları celbedilmek suretiyle bordro tanıklarını dinleyerek, gerek görüldüğü takdirde Kurumdan sorulmak suretiyle veya zabıta araştırması ile tespit edilecek komşu işyerlerinde benzer işi yapan işlerle uğraşan işverenler veya bu işverenlerin resmi kayıtlarına geçmiş çalışanların beyanlarına başvurarak, davacının 20.09.2000 tarihinde başlayan çalışmasının 12.10.2004 tarihine kadar kesintisiz olarak devam edip etmediğini açıklığa kavuşturduktan sonra, çalışma kesintiye uğramamış ise davaya konu hizmet süresi için hak düşürücü süre geçmediğinden tüm deliller birlikte değerlendirilip sonucuna göre karar vermekten ibarettir.
Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular nazara alınmaksızın eksik araştırma ve inceleme ile karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde davacının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, 27.06.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.