Yargıtay Kararı 21. Hukuk Dairesi 2013/20526 E. 2014/15383 K. 27.06.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 21. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/20526
KARAR NO : 2014/15383
KARAR TARİHİ : 27.06.2014

MAHKEMESİ : İstanbul 1. İş Mahkemesi
TARİHİ : 11/07/2013
NUMARASI : 2006/89-2013/523

Davacı, davalılardan işverene ait işyerinde geçen çalışmalarının tespitine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kabulüne karar vermiştir.
Hükmün, taraf vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.

K A R A R

1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillere, hükmün dayandığı gerektirici nedenlere göre, davalıların tüm, davacının aşağıdaki bendin dışında kalan diğer temyiz itirazlarının reddine;
2- Davacı, davalı işverene ait işyerinde 10.10.1986 tarihinden 17.11.2005 tarihine kadar geçen ve SGK’na bildirilmeyen çalışmalarının tesbitini istemiştir.
Mahkemece, istemin kısmen kabulü ile, davacının tespiti mümkün sürelerinin; 1991/2. Dönemde 120 gün, 1991/3. Dönemde 60 gün, 1992/1. Dönemde 60 gün, 1992/2. Dönemde 60 gün, 1992/3. Dönemde 60gün
1993/1. Dönemde 60 gün, 1993/2. Dönemde 60 gün, 1993/3. Dönemde 60 gün, 1994/1. Dönemde 15 gün olduğunun tespitine karar verilmesi yerinde ise de, kısmen reddedilen talep bakımından eksik araştırma ve incelemeye dayalı olarak karar verilmiştir.
Davanın yasal dayanağını oluşturan 506 sayılı Yasa’nın 79/10. maddesinde, bu tür hizmet tesbit davasının kanıtlanması yönünden özel bir yöntem öngörülmemiştir. Kimi ayrık durumlar dışında, resmi belge veya yazılı delillerin bulunması, sigortalı sayılması gereken sürelerin saptanmasında güçlü delil olmaları itibariyle sonuca etkili olur. Ne var ki bu tür kanıtlar salt bu nedene dayanarak istemin reddine neden olmaz; aksi durumun ispatı olanaklıdır. Somut bilgilere dayanması inandırıcı olmaları koşuluyla, Kuruma bildirilen dönem bordro tanıkları ve komşu işyerinin kayıtlı çalışanları gibi kişilerin bilgileri ve bunları destekleyen diğer kanıtlarla dahi sonuca gitmek mümkündür.
Mahkemenin bu tür davaların kişilerin sosyal güvenliğine ilişkin olması ve kamu düzenini ilgilendirdiğini göz önünde tutarak gerektiğinde; doğrudan soruşturmayı genişletmek suretiyle ve olabildiğince delilleri toplaması gerekmektedir. Bu yön, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 16.9.1999 gün 1999/21-510-527, 30.6.1999 gün 1999/21-549-555, 5.2.2003 gün 2003/21-35-64, 15.10.2003 gün 2003/21-634-572, 3.11.2004 gün 2004/21-480-579 ve 2004/21-479-578, 10.11.2004 gün 2004/21-538 ve 1.12.2004 gün 2004/21-629 sayılı kararlarında da vurgulanmıştır.
Somut olayda; davacının, 1991 yılının 2.döneminden 05.02.1994 tarihine kadar davalı işverene ait işyerinden SGK’na kısmi olarak çalışmalarının bildirildiği, celbedilen dönem bordrolarındaki kayıtlı tek sigortalının davacı olduğu, davaya konu çalışmanın geçtiği işyerine komşu işyeri sahibi olduklarını beyan eden tanıkların ise davacının bu işyerinde 2005 yılına kadar çalıştığını doğruladıkları, davacının tespitini talep ettiği hizmetin sonundan (17.11.2005) itibaren, dava tarihi (07.02.2006) itibariyle davaya konu hizmet kesintisiz ise hak düşürücü sürenin, geçmemiş olduğu anlaşılmaktadır.
Yapılacak iş; davaya konu çalışmanın geçtiği işyerine komşu işyeri sahibi olduklarını beyan eden tanıkların, davacının 2005 yılına kadar çalıştığını doğruladığı da dikkate alınarak, davacının tesbitini istediği tarihlerde çalıştığını iddia ettiği işyerine komşu olan diğer işyerlerini belediye, emniyet veya jandarma vasıtasıyla saptamak, saptanan bu işyerlerinin kayıtlarına geçmiş kişilerin, başka bir anlatımla, Bağ-Kur’da, Sosyal Sigortalar Kurumu’nda veya diğer sosyal güvenlik kuruluşlarında kayıtları olan diğer komşu işyeri sahiplerinin veya çalışanlarının da bilgilerine başvurulmak çalışmanın niteliği ile gerçek bir çalışma olup olmadığı, bu çalışmanın kesintisiz sürüp sürmediği yönünde yöntemince, ayrıntılı beyanlarını almak, davalıya ait işyerinde fiili çalışma olgusunun somut ve inandırıcı bilgilere dayalı olup olmadığını belirledikten sonra, sonucuna göre karar vermekten ibarettir.
Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular göz önünde tutulmaksızın eksik araştırma ve inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davacının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, aşağıda yazılı temyiz harcının temyiz edenlerden H. Ç.’ya yükletilmesine, 27.06.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.