Yargıtay Kararı 21. Hukuk Dairesi 2013/20409 E. 2014/2600 K. 18.02.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 21. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/20409
KARAR NO : 2014/2600
KARAR TARİHİ : 18.02.2014

MAHKEMESİ : İzmir 2. İş Mahkemesi
TARİHİ : 11/07/2013
NUMARASI : 2003/1209-2013/324

Davacı, iş kazası sonucu maluliyetinden doğan maddi ve manevi tazminatın ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kısmen kabulüne karar vermiştir.
Hükmün, taraf vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.

K A R A R

1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici nedenlere göre, davacının tüm, davalıların aşağıdaki bendlerin kapsamı dışındaki diğer temyiz itirazlarının reddine,
2-Dava 13.05.2002 tarihinde meydana gelen iş kazasında sürekli iş göremezliğe uğrayan sigortalının maddi ve manevi zararlarının giderilmesi istemine ilişkindir.
Mahkemece, 23.404,83 TL maddi ve 15.000,00 TL manevi tazminatın olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine karar verilmiştir.
Dosya kapsamındaki kayıt ve belgelerden; SGK Teftiş Kurulu Başkanlığı tarafından olayın iş kazası olduğunun tespit edildiği, davacı sigortalının sürekli iş göremezlik oranının % 11.2 olduğu, hükme esas bilirkişi kusur raporunda olayın meydana gelemsinde davacı sigortalının % 20 oranında müterafik kusuru bulunduğunun belirtildiği, asıl davada 18.12.2005 tarihli dava dilekçesi ile davalılar A.. Ö.. ve U… Klima San. Ve Tic. Ltd. Şti.’den, birleşen davada 05.10.2005 tarihli dava dilekçesi ile davalılar S.. Z.. ve T.. Gıda San ve Tic. A.Ş.’den toplam 750,00 TL maddi ve 30.000,00 TL manevi tazminatın tahsiline karar verilmesinin talep edildiği, 06.06.2013 tarihli ıslah dilekçesi ile maddi tazminat isteminin 23.404,83 TL olarak artırıldığı, ıslah dilekçesinin davalı T.. Gıda San ve Tic. A.Ş. vekiline 10.06.2013 tarihinde, davalı S.. Z..’e 11.06.2013 tarihinde, davalılar A.. Ö.. ve U.. Klima San. Ve Tic. Ltd. Şti. vekiline 07.06.2013 tarihinde tebliğ edildiği, davalı T.. Gıda San ve Tic. A.Ş. vekilinin 01.07.2013 tarihli dilekçe ile, davalılar A.. Ö.. ve Uzay Klima San. Ve Tic. Ltd. Şti. vekilinin 13.06.2013 tarihli dilekçe ile ıslaha karşı zamanaşımı def’i inde bulundukları anlaşılmaktadır.
Davacı tarafın 06.06.2013 tarihinde davasını ıslah ettiği, ıslahen artırılan miktarla ilgili olarak davalılar A.. Ö.. ve U.. Klima San. Ve Tic. Ltd. Şti. vekilinin süresinde zaman aşımı def’i inde bulunduğu uyuşmazlık konusu değildir. Uyuşmazlık bu tür davalarda T.B.K’ nın 146.maddesi (B.K.’nun 125.md) gereğince uygulanmakta olan 10 yıllık zaman aşımı süresinin hangi tarihte başlatılması gerektiği noktasında toplanmaktadır.
Uygulama ve öğretide kabul edildiği üzere, zamanaşımı failin ve zararın öğrenildiği tarihten başlatılmalıdır. Zarar görenin zararı öğrenmesi demek, zararın varlığı, mahiyeti ve esaslı unsurları hakkında bir dava açma ve davanın gerekçelerini göstermeye elverişli bütün hal ve şartları öğrenmiş olması demektir. Vücut bütünlüğünün ihlalinden doğan zarar, ancak bakım ve tedavi sonucunda düzenlenen hekim raporuyla belirli bir açıklığa kavuşur. Bedensel zararın gelişim, gösterdiği durumlarda zamanaşımına başlangıç olarak hastalık seyrinin yani gelişimin tamamlandığı tarihin esas alınması gerekir. Somut olayda değişen ve gelişen bir durumun söz konusu olmadığı ortadadır.
Hal böyle olunca, davacı tarafça maddi tazminatın ıslahen artırılması üzerine, davalılar A.. Ö.. ve U… Klima San. Ve Tic. Ltd. Şti. vekilince süresi içerisinde ileri sürülen zamanaşımı def’i nin kabul edilerek ıslahen istenilen miktarlara ilişkin tazminat talebinin bu davalılar yönünden zamanaşımından reddine karar verilmesi gerekirken, ıslahen istenilen miktarı da kapsar biçimde tazminat talebinin kabulüne karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
3- Manevi tazminata ilişkin temyiz itirazlarına gelince;
Gerek mülga B.K’nun 47 ve gerekse yürürlükteki 6098 sayılı T.B.K’nun 56. maddesi hükmüne göre Hakim: ölenin yakınlarına da manevi tazminat olarak uygun bir miktar paranın ödenmesine karar verebilir. Hakimin manevi zarar adı ile ölenin yakınlarına verilmesine karar vereceği para tutarı adalete uygun olmalıdır. Hükmedilecek bu para, zarara uğrayanda manevi huzuru doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer bir fonksiyonu olan özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi, mamelek hukukuna ilişkin zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. O halde, bu tazminatın sınırı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenilen tatmin Duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. 26.06.1966 günlü ve 7/7 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı’nın gerekçesinde takdir olunacak manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden hakim bu konuda takdir hakkını kullanırken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir.
Manevi tazminatın tutarını belirleme görevi hakimin takdirine bırakılmış ise de hükmedilen tutarın uğranılan manevi zararla orantılı, duyulan üzüntüyü hafifletici olması gerekir.
Hakimin bu takdir hakkını kullanırken, ülkenin ekonomik koşulları tarafların sosyal ve ekonomik durumları paranın satın alma gücü, tarafların kusur durumu olayın ağırlığı olay tarihi gibi özellikleri göz önünde tutması, bunun yanında olayın işverenin sağlığı ve güvenliği önlemlerini yeterince alınmamasından kaynaklandığı da gözetilerek gelişen hukuktaki yaklaşıma da uygun olarak tatmin duygusu yanında caydırıcılık uyandıran oranda manevi tazminat takdir edilmesi gerektiği açıkça ortadadır. ( HGK 23.6.2004, 13/291-370)
Bu ilkeler gözetildiğinde davacı yararına hüküm altına alınan 15.000,00 TL manevi tazminatın fazla olduğu açıkça belli olmaktadır.
Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular dikkate alınmadan hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O halde, davalıların bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul olunmalı ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davalılara iadesine, aşağıda yazılı temyiz harcının davacıya yükletilmesine, 18.02.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.