Yargıtay Kararı 21. Hukuk Dairesi 2013/20386 E. 2014/85 K. 13.01.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 21. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/20386
KARAR NO : 2014/85
KARAR TARİHİ : 13.01.2014

MAHKEMESİ : Kırklareli İş Mahkemesi
TARİHİ : 12/09/2013
NUMARASI : 2013/47-2013/308

Davacı, yaşlılık aylığına hak kazandığının tespitine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme bozmaya uyarak ilamında belirtildiği şekilde, isteğin reddine karar vermiştir.
Hükmün, davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi …. tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.

K A R A R

Davacı, davalı Kurum tarafından iptal edilen 1479 sayılı Yasa’ya tabi sigortalılık sürelerinin tespit ve tescili ile yaşlılık aylığına hak kazandığının tespitini talep etmiştir.
Mahkemece, Dairemizin 23.1.2013 günlü bozma ilamına uyulmasına karar verilerek yapılan yargılamada, Kurumun 30.05.2013 tarihli yazısına itibar edilerek davanın reddine karar verilmiştir.
Dava konusu uyuşmazlık, davacının Vergi kaydı ile Esnaf Sicil kaydının olmadığı 19.12.1983-19.06.2001 tarihleri arasında var olan Şoförler Odası kaydının geçerli olup olmadığına ilişkindir. Davalı Kurum, davacının oda kaydının bulunduğu dönemde esnaf sicil kaydının olmadığı bu nedenle davacının oda kaydının usulsüz olduğu gerekçesiyle davacının oda kaydına karşılık gelen sigortalılığını iptal etmiş ve vergiye kayıtlı olduğu tarihler doğrultusunda sigortalılık süresini yeniden düzenlemiştir.
01.04.1972 tarihinde yürürlüğe giren, 1479 sayılı Yasa’nın 24. maddesi ilk şekliyle, sigortalılığın oluşumu için kendi ad ve hesabına bağımsız çalışma olgusunun gerçekleşmesi yanında, ayrıca, kanunla kurulu meslek kuruluşlarına kayıtlı olma koşulunu da aramıştır. Bu kuruluşlara kayıt tarihi ise sigortalılığın başlangıcı yönünden, yasal karine kabul edilmiştir. 04.05.1979 tarihinde yürürlüğe giren 2229 sayılı Yasa, Bağ-Kur’ lu olabilme yönünden söz konusu 24. maddenin öngördüğü meslek kuruluşlarına kayıtlı olma koşulunu kaldırmış, sadece Yasa’nın temel ilkesi olan kendi ad ve hesabına çalışma koşulunun gerçekleşmesi durumunda, sigortalılığın oluşacağını kabul etmiştir. Buna karşın, 20.04.1982 tarihinde yürürlüğe giren 2654 sayılı Yasa, bağımsız çalışanların sigortalı olabilmeleri yönünden vergi yükümlülüğünü öngörmüş, vergiden muaf olanların da kanunla kurulu meslek kuruluşlarına kayıtlı olmaları durumunda yine sigortalı sayılacaklarını kabul etmiştir. Nihayet, 22.03.1985 yürürlük tarihli 3165 sayılı Yasa, sigortalılığa karine yönünden vergi kaydının, bu kaydın bulunmaması veya vergiden muaf olunması halinde ise esnaf ve sanatkar sicili veya kanunla kurulu meslek kuruluşu kayıtlarının esas alınacağını belirlemiştir. Anılan düzenleme 4956 sayılı Yasa’nın yürürlüğe girdiği 02.08.2003 tarihine kadar geçerliliğini korumuştur.
Somut olayda; davacının 19.12.1983-19.06.2001 tarihleri arasında oda kaydının, 21.01.1991-19.06.2001 tarihleri arasında Esnaf Sicil kaydının, 14.01.1991-03.02.1993 tarihleri arasında vergi kaydının bulunduğu, 11.2.1991 tarihinde kayda alınan giriş bildirgesi ile oda kaydına istinaden 22.3.1985 tarihinden itibaren kayıt ve tescil edildiği, 1992 yılında af yasası kapsamında tescil tarihinden itibaren tüm primlerini ödediği anlaşılmaktadır.
Her ne kadar Kurumca, oda kaydının kurum mevzuatı açısından gerekli nitelikleri taşımadığı belirtilmişse de davacının oda kaydı sabittir, sahteliği ispatlanmamıştır, oda kaydına göre tescili yapılmıştır. Tescil tarihi itibari ile 3165 sayılı Yasa yürürlüktedir ve davacının oda kaydı ile tescili mümkündür. Hukuk Genel Kurulu’nun 23.05.2001 gün, 2001/420-430 sayılı kararına göre daha sonra yapılan yasa değişikliği, oda kaydının geçerli olduğu dönemde yapılan tescil ile ilgili kayıtlar hakkında uygulanmaz. Müktesep haklar korunur. Davacının oda kaydına göre sigortalılığının devam ettiğinin kabulü gerekir.
Bozma gereği davacının 22.3.1985 tarihinden itibaren 1479 sayılı Yasa’ya tabi zorunlu sigortalılığına geçerlilik tanınarak yaşlılık aylığı koşullarının araştırılması ve bu hususta karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırıdır.
Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular göz önünde tutulmaksızın eksik inceleme ve araştırma ile yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davacının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve karar bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, 13/01/2014 gününde oybirliği ile karar verildi.