Yargıtay Kararı 21. Hukuk Dairesi 2013/20127 E. 2014/11135 K. 26.05.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 21. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/20127
KARAR NO : 2014/11135
KARAR TARİHİ : 26.05.2014

MAHKEMESİ : Afyonkarahisar İş Mahkemesi
TARİHİ : 18/09/2013
NUMARASI : 2011/1258-2013/506

Davacı, muvazaalı boşanma nedeniyle kesilen ölüm aylığının tekrar bağlanmasına kesildiği tarihten itibaren yasal faiziyle tahsiline, aylığın kesilmesine ilişkin kurum işleminin iptaline karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kabulüne karar vermiştir.
Hükmün davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.
K A R A R
Dava, davacının aldığı ölüm aylığını, 5510 sayılı Kanunun 56/2 fıkrası uyarınca iptal eden kurum işleminin iptali ile aylıkların kesildiği tarihten itibaren yeniden bağlanması istemine ilişkindir.
Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir.
Davanın, yasal dayanağı 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun 56’ncı maddesinin ikinci fıkrasıdır. Fıkrada “Eşinden boşandığı halde, boşandığı eşiyle fiilen birlikte yaşadığı belirlenen eş ve çocukların, bağlanmış olan gelir ve aylıkları kesilir. Bu kişilere ödenmiş olan tutarlar, 96’ncı madde hükümlerine göre geri alınır.” düzenlemesine yer verilmiştir. Anılan madde 01.10.2008 tarihinde yürürlüğe girmiştir. 5510 sayılı Yasanın 56 maddesinin Anayasaya aykırı olduğu gerekçesiyle iptali istemiyle Anayasa Mahkemesi’ne yapılan 2009/86 Esas numaralı başvurunun, 28.04.2011 tarihinde verilen karar ile reddedilmiştir.
Dosyadaki kayıt ve belgelerden, davacının, 19/03/2008 kesinleşme tarihli ilam ile eski eşinden TMK.nun 166/3. fıkrası uyarınca anlaşmalı olarak boşandığı, yaptığı başvuru sonucunda davalı kurum tarafından davacıya, 1965 yılına ölen babasından dolayı 19/03/2008 tarihinden itibaren ölüm aylığı bağlandığı anlaşılmış, isimsiz telefon ihbarı üzerine davalı Kurum tarafından başlatılan tahkikat sonucu düzenlenen 13/09/2011 tarihli kontrol memuru raporuna göre; davacı ve eski eşinin kayıtlı olduğu adreslerin aynı olduğu tespit edilmiş, E. Mah. . Sok. No:.(değişen kapı numaraları ile 22/2) Merkez/A.r adresinde yapılan çevre araştırmasında, davacının son yerleşim yeri adresinde kapı zilinin üzerinde davacının ve eski eşinin isimlerinin yazılı olduğu görülmüş, 1. kat 3 numarada oturan Y.A.nın eşi ile yapılan görüşmede, davacının ve eşinin oğulları ile birlikte belirtilen adreste 8 yıldır yaşadıklarını beyan ettiği görülmüş; E. Mah. Muhtarı Ö.. D.. de, davacı ve eşinin 2005 yılından bu yana mahallede birlikte
ikamet ettiklerini, bilgisayar üzerinden yaptığı araştırmada davacının eski eşine ait yerleşim kaydının bulunmadığını belirtimiş olup, davacı ise 10 yıldır belirtilen adreste yaşadığını, 3-4 yıl önce eşinden boşandığını, bu adreste kızı ve oğlu ile yaşadığını, eski eşinin Gazlıgöl’de annesi ile birlikte yaşadığını bildirmiştir. Adres hareketleri incelendiğinde, davacı ve eski eşinin boşanmalarına rağmen, 19/03/2008-11/10/2011 tarihleri arasında aynı adreste kayıtlı göründükleri, kontrol memuru araştırmasından sonra eski eşin adresini değiştirdiği tespit edilmiş; seçmen kayıtlarına göre, davacı ve eski eşi 29/03/2009, 12/09/2010 ve 12/06/2011 seçimlerinde aynı adreste kayıtlı olup, 29/03/2009 seçimlerinde aynı adreste oy kullandıkları, diğer iki seçimde eski eşin görevli olduğu sandıkta oy kullandığı bildirilmiş, mahkeme huzurunda dinlenen davacı tanıkları davacının eski eşi ile fiilen birlikte yaşamadığını beyan etmiş olup, kontrol memuru araştırmasında beyanına başvurulan tanıklar mahalle muhtarı Ö.. D.. ve apartman komşusu A.. A.. ise haklı nedene dayanmaksızın beyanlarını değiştirerek, davacının eski eşi ile fiilen birlikte yaşayıp yaşamadığını bilmediklerini ifade etmişlerdir.
5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun 59/2. maddesinde “Kurumun denetim ve kontrol ile görevlendirilmiş memurlarının görevleri sırasında tespit ettikleri Kurum alacağını doğuran olay ve bu olaya ilişkin işlemler, yemin hariç her türlü delile dayandırılabilir. Bunlar tarafından düzenlenen tutanaklar aksi sabit oluncaya kadar geçerlidir.” hükmü yer almaktadır.
Somut olayda, kontrol memuru raporunun içeriğine göre davacı ve eski eşin boşandığından çevre sakinlerinin haberdar olmamaları, tanık olarak beyanına başvurulan mahalle muhtarı Ö.. D.. ve apartman sakini A.. A..’nın davacı ve eşinin fiilen birlikte yaşadıklarına ilişkin beyanları, davacının yaşadığı apartman dairesinin kapı zili üzerinde davacı ve eski eşinin isimlerinin yazılı olması, davacı ve eski eşinin boşanmalarına rağmen 19/03/2008-11/10/2011 tarihleri arasında aynı adreste kayıtlı görünmeleri, 29/03/2009 seçimlerinde belirtilen adres kaydı itibari ile oy kullanmaları ve mahkeme huzurunda haklı nedene dayanmaksızın beyanlarını değiştiren tanıklar Ö.. D.. ve A.. A..’nın sözkonusu beyanlarının hükme esas alınamayacağı hususları birlikte göz önüne alındığında; davacı ve eski eşinin, boşanma sonrasında da birlikte yaşamaya devam ettikleri sabit olup, 5510 sayılı yasanın 59/2. maddesi gereğince Kurumun denetim ve kontrol ile görevlendirilmiş memurları tarafından düzenlenen tutanak içeriğinin de aksi ispat edilemediğinden, davanın reddi gerekirken mahkemece davanın kabulüne karar verilmesi; usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O halde, davalı Kurum vekilinin temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 26/05/2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.