Yargıtay Kararı 21. Hukuk Dairesi 2013/20020 E. 2014/2915 K. 24.02.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 21. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/20020
KARAR NO : 2014/2915
KARAR TARİHİ : 24.02.2014

MAHKEMESİ : Gebze 2. İş Mahkemesi
TARİHİ : 27/06/2013
NUMARASI : 2013/281-2013/482

Davacı, iş kazası sonucu maluliyetinden doğan maddi ve manevi tazminatın ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kısmen kabulüne karar vermiştir.
Hükmün, davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.

K A R A R

Dava, 11.01.2007 tarihinde geçirdiği iş kazasında yaralanan sigortalının maddi ve manevi zararlarının giderilmesi istemlerine ilişkindir.
Mahkemece, 238.720,93TL maddi, 100.000,00TL manevi tazminatın davalılardan tahsiline karar verilmiştir.
Dosya kapsamından, tarafların 22.10.2012 tarihli “Protokol ve İbraname” başlıklı sözleşme ile yargılama konusu ihtilafa ilişkin olup belirli miktarlardaki maddi ve manevi tazminatlarda uzlaştıkları anlaşılmaktadır.
6100 sayılı H.M.K’nın 313 ve devamı maddelerinde düzenlenen sulh müessesesinin taraflar arasındaki ihtilafı ve giderek de yargılamayı sonlandıran bir işlem olduğu hususu açıktır.Yine sulhun bir sözleşme olduğu ve tarafların üzerinde tasarruf edebilecekleri uyuşmazlıkları konu alan davalarda yapılabileceği de izahtan varestedir.Tarafların sulh olması durumunda Mahkeme, eğer taraflar sulhe göre karar verilmesini isterler ise bu sulh sözleşmesine göre karar verecek, sulhe göre karar verilmesi taraflarca istenmez ise bu kez karar verilmesine yer olmadığına karar verecektir.
Somut olayda, tarafların 22.10.2012 tarihli “Protokol ve İbraname” başlıklı sözleşme ile sulh oldukları konularında tartışma yoktur.Sulh bir sözleşme türü olduğuna göre kural olarak taraflar arasında karşılıklı ve birbirine uygun irade beyanının var olduğu kabul edilmelidir.Taraflarca yargılama sırasında sözleşmenin sıhhatini etkileyen irade bozukluğu ve aşırı yararlanma hali gibi hususlar ileri sürülmediğine göre taraf iradelerinin ortaya döküldüğü sözleşmeye(sulh’e)göre karar verilmesi olması gerekendir. Zaten bu husus H.M.K’nın 315 .maddesinde de bu haliyle açıkca belirtilmiş olup özetle tarafların sulhe göre karar verilmesini istemesi durumunda Mahkemenin sulh sözleşmesine göre karar vermesi gerektiği hükmü düzenlenmiştir.Hal böyle olunca Mahkemece tarafların 22.10.2012 tarihli “Protokol ve İbraname” başlıklı sulh sözleşmesi gözetilerek karar verilmemesi doğru görülmemiştir.
Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular göz önünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davacı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, 24.02.2014 gününde oy birliği ile karar verildi.