Yargıtay Kararı 21. Hukuk Dairesi 2013/19615 E. 2014/2384 K. 17.02.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 21. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/19615
KARAR NO : 2014/2384
KARAR TARİHİ : 17.02.2014

MAHKEMESİ : İstanbul Anadolu 15. İş Mahkemesi
TARİHİ : 06/08/2013
NUMARASI : 2013/1349-2013/560

Davacı, iş kazası sonucu maluliyetinden doğan maddi ve manevi tazminatın ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin reddine karar vermiştir.
Hükmün, davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.

K A R A R

Dava, 10.07.2012 tarihinde geçildiği iş kazasında yaralanan sigortalının maddi ve manevi zararının giderilmesi istemlerine ilişkindir.
Mahkeme,davanın reddine karar vermiştir.
Dosyadaki kayıt ve belgelerden, SGK Başkanlığı tarafından davaya konu zararlandıncı olaya dair iş kazası tahkikatı yapılmadığı, hükme esas alınan 02.07.2013 tarihli kusıır raporunun konusunda ehil iş güvenlik uzmanınca düzenlenmediği anlaşılmıştır.
Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından karşılanmayan zararın ödetilmesine ilişkin davalarda (tazminat davaları) öncelikle zararlandıncı sigorta olayının iş kazası niteliğinde olup olmadığı öncelikle Kurum tarafından tespit olunacak bir husustur. Kurumun bir olayı iş kazası kabul etmemesi durumunda ilgililer işverenin yanında Kurumu da hasım göstererek iş kazası tespit davası açabilirler. Bunun yanında aksine olarak Kurumun bir olayı iş kazası kabul etmesi halinde ise ilgililer Kurumu da hasım gösterecekleri bir dava ile yine olayın iş kazası olmadığının tespitini her zaman mahkemelerden isteyebilirler. Bir olayın iş kazası olup olmadığının açık bir şekilde ortaya konulmasının zararlandırıcı olaya dair yapılacak yargılamada mahkemelerin görevine ilişkin de neticelerinin bulunması nedeniyle önemli olup bu ihtilaf yani olayın iş kazası olup olmadığına dair ihtilaf öncelikte Kurumun yapacağı tahkikata sonrasında ise tarafların açacağı tespit davalarının neticesine bağlı bir ihtilaf olup açılan tazminat davalarında öncelikle çözümü gereken bir husustur.
5510 sayılı Yasa’nın 13. maddesinde iş kazasının 4 ncü maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi ile 5 nci madde kapsamında bulunan sigortalılar bakımından bunları çalıştıran işveren tarafından, o yer yetkili kolluk kuvvetlerine derhal ve Kuruma en geç kazadan sonraki üç iş günü içinde iş kazası ve meslek hastalığı bildirgesi ile doğrudan ya da taahhütlü posta ile bildirilmesinin zorunlu olduğu, iş kazasının işverenin kontrolü dışındaki yerlerde meydana gelmesi halinde bu sürenin iş kazasının öğrenildiği tarihten başlayacağı, Kuruma bildirilen olayın iş kazası sayılıp sayılmayacağı hakkında bir karara varılabilmesi için gerektiğinde, Kurumun denetim ve kontrol ile yetkilendirilen memurları tarafından veya Bakanlık İş Müfettişleri vasıtasıyla soruşturma yapılabileceği, 5510 sayılı Yasa’nın 20. maddesinde ise iş kazasına bağlı nedenlerden dolayı ölen sigortalının hak sahiplerine gelir bağlanacağı bildirilmiştir.
Somut olayda, iş kazası olduğu iddia olunan zararlandırıcı olayın Sosyal Güvenlik Kurumuna bildirilmediği anlaşılmaktadır. Bir zararlandırıcı olayın iş kazası olup olmadığı hususunun Mahkemelerin görevine dair de etkileri vardır. Neticeten bir olay eğer iş kazası değil ise artık İş Mahkemesinin davanın esasına yönelik karar verme imkanı bulunmayıp görevsizlikle dosyadan el çekmesi gerekir. Bu kapsamda ayrıntıları yukarıda izah edilmeye çalışıldığı üzere Kurumun iş kazası tahkikatı neticesinin veya bir tespit davası açılmış ise bu davanın kesinleşmesinin beklemeden işin esasına girerek eksik araştırma ile davanın reddine karar verilmesi hatalı olmuştur.
O halde davacı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
Yapılacak iş; olayın Sosyal Güvenlik Kurumuna ihbarı ile Kurumun iş kazası tahkikat neticesini beklemek, ihbar edilen bu olayın Kurumca iş kazası olarak kabul edilmemesi halinde Sosyal Güvenlik Kurumuna ve hak alanını etkileyeceğinden dolayı işveren aleyhine “iş kazasının tespiti” davası açması için davacıya önel vermek, açılacak tespit davasını bu dava için bekletici sorun yaparak tespit davası neticesinde olayın “iş kazası” olduğu hususunun kesinleşmesi veya olayın Kurumca iş kazası olduğunun kabul edilmesi halinde ise davacıya Kuruma müracaat ile iş kazası sigorta kolundan gelir bağlanması için önel vermek ve çıkacak sonuca göre bir karar vermektedir.
Mahkemenin kabul ve uygulama şekli bakımından da iş güvenliği uzmanı olmadığı anlaşılan bilirkişice düzenlenen 02/07/2013 tarihli kusur raporuna itimat edilmesi de ayrıca doğru görülmemiştir.
SONUÇ:Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA,bozma nedenine göre davacı vekilinin saair temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, 17.02.2014 gününde oy birliğiyle karar verildi.