Yargıtay Kararı 21. Hukuk Dairesi 2013/19336 E. 2014/2512 K. 18.02.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 21. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/19336
KARAR NO : 2014/2512
KARAR TARİHİ : 18.02.2014

MAHKEMESİ : Van İş Mahkemesi
TARİHİ : 21/08/2013
NUMARASI : 2011/56-2013/320

Davacı, murisinin iş kazası sonucu ölümünden doğan maddi ve manevi tazminatın ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kısmen kabulüne karar vermiştir.
Hükmün davalılar vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.

K A R A R

Dava 08.05.2010 tarihinde meydana gelen iş kazası sonucu ölen sigortalının hak sahiplerinin maddi ve manevi zararının giderilmesi istemine ilişkindir.
Mahkemece ölümle sonuçlanan olayda davacının % 35 davalılardan DSİ Genel Müdürlüğünün % 55, Davalı A.. Ş..’ın % 5 ve davalı İ.. E..’un da % 5 oranında kusurlu bulunduğunun kabulü ile maddi tazminat istemlerinin reddine, manevi tazminat istemlerinin ise kısmen kabulüne, karar verilmiş ve bu karar süresinde davalılar tarafından temyiz edilmiştir.
Zararlandırıcı olaya maruz kalan işçinin, davalı DSİ Genel Müdürlüğünde iş makinesi operatörü olarak çalıştığı, 08.05.2010 günü arızalı kanal temizleme aracının tamir için davalı İ.. E.. idaresinde bölge müdürlüğüne götürülmesi sırasında ağır seyreden aracı takip eden kazalının baş şoför olan davalı A.. Ş..’ın uyarısı ile hareket halindeki kanal temizleme aracına binmek isterken ayağının kayması ile düşerek aracın tekerleri altında ezilerek öldüğü dosya içerisindeki bilgi ve belgelerden anlaşılmaktadır.
İnsan yaşamının kutsallığı çerçevesinde işveren, işyerinde işçilerin sağlığını ve iş güvenliğini sağlamak için gerekli olanı yapmak ve bu husustaki şartları sağlamak ve araçları noksansız bulundurmakla yükümlü olduğu olay tarihinde yürürlükte bulunan İş Kanunu’nun 77. maddesinin açık buyruğudur.
Olayla ilgili olarak, ceza yargılamasında sanıklar A.. Ş.. ile İ.. E..’un kusurlarının bulunmadığı kazalının asli kusurlu bulunduğuna ilişkin Ankara Adli Tıp Grup Başkanlığı Trafik İhtisas Dairesinin 20.06.2011 tarihli raporu sanıkların beraatlerine karar verildiği anlaşılmaktadır.
Dosyada mevcut iş müfettişi tarafından düzenlenen 27.04.2011 tarihli raporda işveren DSİ % 60, kazalı işçinin % 40 oranında kusurlu bulunduğu belirtilmiştir.
Mahkemece aldırılan 01.01.2012 tarihli raporda ise kazalının % 35, davalı DSİ Gn Müd.’nün % 55, davalı A.. Ş..’ın % 5 ve davalı İ.. E..’un % 5 oranında kusurlu olduklarının belirtildiği Bu duruma göre kusurun aidiyeti ve dağılımı açısından aynı olay nedeniyle farklı değerlendirmelerinin bulunduğu ortadadır.
Oysa, mahkemece aldırılan 01.01.2012 tarihli bilirkişi raporunda; bilirkişiler, İş Kanunu’nun 77.maddesinin ve iş sağlığı ve güvenliği yönetmeliğinin öngördüğü önlemlerin öngördüğü koşulları göz önünde tutarak ve özellikle işyerinin niteliğine göre, işyerinde uygulanması gereken işçi sağlığı ve iş güvenliği tüzüğünün ilgili maddelerini incelemek suretiyle, işverenin, işyerinde alması gerekli önlemlerin neler olduğu, hangi önlemleri aldığı, hangi önlemleri almadığı, alınan önlemlere işçinin uyup uymadığı gibi hususlar ayrıntılı bir biçimde incelemek suretiyle kusurun aidiyeti ve oranı hiç bir kuşku ve duraksamaya yer vermeyecek biçimde, saptamadıkları anlaşılmaktadır.
Yapılacak iş; işçi sağlığı-iş güvenliği konularında uzman ehil bilirkişi kuruluna İş Kanunu’nun 77. Maddesi ile iş sağlığı ve güvenliği yönetmeliği hükümleri göz önüne alınmak suretiyle konuyu yukarıda açıklandığı biçimde yeniden inceletmek, verilen rapor dosyadaki bilgi ve belgelerle birlikte değerlendirilerek kusur raporları arasındaki çelişki giderilmek, alınan rapor, mevcut delillerle birlikte değerlendirilerek sonucuna göre karar vermekten ibarettir.
Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular göz önünde tutulmaksızın kusur raporları arasındaki çelişki giderilmeksizin yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davalıların bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ:Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, bozmanın niteliğine göre davalıların sair yönlere ilişkin temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, temyiz harcının istek halinde temyiz eden davalılardan A.. Ş.. ve İ.. E..’a iadesine 18/02/2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.