YARGITAY KARARI
DAİRE : 21. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/19240
KARAR NO : 2014/15838
KARAR TARİHİ : 01.07.2014
MAHKEMESİ : Uşak 2. İş Mahkemesi
TARİHİ : 18/09/2013
NUMARASI : 2013/120-2013/39
Davacı, yaş durumu dikkate alınmayarak iş göremezlik oranının tekrar % 16,20 derecesi olduğuna, rahatsızlığı ve yaş durumu dikkate alınarak sürekli iş göremezlik oranının yükseltilmesine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme, ilamında belirtildiği şekilde, isteğin reddine karar vermiştir.
Hükmün, davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.
K A R A R
Dava, davacının 16/09/1996 tarihinde geçirdiği iş kazası nedeniyle davalı Kurumca belirlenen %16.20 olarak belirlenen sürekli iş göremezlik oranının arttırılması istemine ilişkindir.
Mahkemece, davanın reddine karar verilmiştir.
Dosyadaki kayıt ve belgelerden, 16/09/1996 tarihinde geçirdiği iş kazası nedeniyle davalı Kurum tarafından davacının sürekli iş göremezlik oranının %16.20 olarak belirlendiği ve bu oran üzerinden sürekli iş göremezlik geliri bağlandığı, Sosyal Sigorta Yüksek Sağlık Kurulu’nun 09/12/2009 tarihli kararında davacının16.9.1996 tarihinde geçirmiş olduğu iş kazası nedeniyle maluliyet oranının %16.2 olduğu, kontrol muayenesi gerekmediği, başka birini sürekli bakımına muhtaç olmadığının bildirildiği, Adli Tıp 3. İhtisas Dairesi’nin 30/05/2012 tarihli raporunda avacının 16/09/1996 tarihinde geçirdiği iş kazasına bağlı %16,2 oranında meslekte kazanma gücünden kaybetmiş sayılacağı, %16.2 oranındaki maluliyet oranının sürekli olduğu, iyileşme süresinin 1,5 aya uzayabileğinin belirtildiği, Adli Tıp Genel Kurulu’nun 23/05/2013 tarihli raporunda %16,2 oranında meslekte kazanma gücünden kaybetmiş sayılacağı, %16.2 oranındaki maluliyet oranının sürekli olduğu, iyileşme süresinin 1,5 aya uzayabileğinin oy çokluğu ile mütalaa edildiği ancak davacının dosyasının görüşüldüğü oturuma ortopedi uzmanı üyenin mazereti nedeniyle katılmadığı anlaşılmaktadır.
2659 sayılı Adli Tıp Kanunun 24. maddesinde Adli Tıp Genel Kurulu, adli tıp ihtisas kurulları ile adli tıp ihtisas daireleri, inceledikleri konularla ilgili olarak kendi kurul veya dairelerinde bulunmayan, Adli Tıp Kurumundaki diğer kurul veya dairelerde bulunan uzmanların davet edilmesine karar verebilecekleri ve uzman kişilerin o olayla ilgili toplantıya katılır ve oy kullacağının düzenlendiği, 23. maddesi (A) bendinin son paragrafında “Konu İhtisas kurullarından hangisini ilgilendiriyor ise Başkan ve üyeleri o oturuma çoğunlukla iştirak etmek zorundadır. İncelenecek konunun uzman üyesi bulunmadıkça bu konuda müzakere açılamaz.” düzenlemesi yer almaktadır.
Öte yandan, Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından karşılanmayan zararın ödetilmesine ilişkin davalarda (tazminat davaları) öncelikle zararlandırıcı sigorta olayının iş kazası niteliğinde olup olmadığı, haksız zenginleşmeyi ve mükerrer ödemeyi önlemek için Kurum tarafından hak sahiplerine bağlanan gelirin hükme en yakın tarihteki peşin sermaye değerinin hüküm tarihine en yakın tarihteki verilere göre belirlenen tazminattan düşülmesi gerektiği Yargıtay’ın oturmuş ve yerleşmiş görüşlerindendir.
5510 sayılı Yasa’nın 19. maddesine göre iş kazası veya meslek hastalığı sonucu oluşan hastalık ve özürler nedeniyle Kurumca yetkilendirilen sağlık hizmeti sunucularının sağlık kurulları tarafından verilen raporlara istinaden Kurum sağlık kurulunca meslekte kazanma gücü en az %10 oranında azalmış bulunduğu tespit edilen sigortalının sürekli iş göremezlik gelirine hak kazanacağı, iş kazası ve meslek hastalığı sonucu sürekli iş göremezlik hallerinde meslekte kazanma gücündeki kayıp oranının belirlenmesine ve bu maddenin uygulanmasına ilişkin diğer usul ve esasların Kurum tarafından çıkarılacak yönetmelikle düzenleneceği bildirilmiştir. Bu yasal düzenleme gereğince düzenlenen Sosyal Sigorta İşlemleri Yönetmeliğinin 45. maddesinde sürekli iş göremezlik gelirinin iş kazası veya meslek hastalığı sonucu oluşan hastalık ve özürler nedeniyle Kurumca yetkilendirilen sağlık hizmeti sunucularının sağlık kurulları tarafından verilen raporlara istinaden Kurum Sağlık Kurulunca meslekte kazanma gücü en az %10 oranında azalmış bulunduğu tespit edilen sigortalıya bağlanacağı bildirilmiştir.
Sürekli işgöremezlik oranının tespitine ilişkin davanın asıl amacı, 506 ve 5510 sayılı Yasa gereğince sigortalıya sürekli işgöremezlik geliri bağlanmasının teminine yöneliktir. Diğer yandan sürekli işgöremezlik oranının tespiti işverenin dahi hak alanını ilgilendirir. Zira işveren kusurlu ve sigortalının sürekli işgöremezlik oranı en az %10 ise, kurum sigortalının sürekli işgöremezlik oranına göre bağladığı gelirin peşin değerini işverenden isteyebilecektir.
Dava konusu olan hukuki ilişki birden fazla kişi arasında ortak olup da, bu hukuki ilişki hakkında mahkemece bütün ilgililer için aynı şekilde ve tek bir karar verilmesi gereken hallerde, dava arkadaşlığı maddi bakımdan zorunludur. Burada dava arkadaşları arasındaki hukuki ilişki son derece sıkı olup Mahkeme, mecburi dava arkadaşlarının hepsi hakkında aynı ve bir tek karar verir.
Sürekli işgöremezlik oranının tespiti istemine ilişkin dava sonucunda mahkemece verilecek hüküm gerek işverenin gerekse Sosyal Güvenlik Kurumu’nun hak alanını etkileyeceğinden işveren ile Sosyal Güvenlik Kurumu arasında mecburi dava arkadaşlığı bulunmaktadır. Davalılar arasında (pasif) mecburi dava arkadaşlığı bulunması halinde, davacı bütün davalılara karşı birlikte dava açmak zorundadır. Dava bütün mecburi dava arkadaşlarına karşı değil de bunlardan birine veya bir kaçına karşı açılmış ise bu halde, dava sıfat yokluğundan reddedilemez. Mahkemenin, davayı diğer mecburi dava arkadaşlarına da teşmil etmesi için davacıya bir süre vermesi, davacı bu süre içinde davayı diğer mecburi dava arkadaşlarına da teşmil ederse davaya devam etmesi gerekir. Davanın teşmili müessesesi uygulamada “dahili davalı” olarak nitelendirilmekte olup, davayı teşmil eden davacının bu işlem için ayrı bir başvuru harcı ödemesi gerekir. Gerekli harç ödenmez ise mahkeme davacının davanın teşmili talebini inceleme konusu yapamaz ve davanın teşmil edildiği kişi ihbar olunan üçüncü kişi olarak kabul edilir, aleyhine hüküm kurulamaz.
Yapılacak iş, davacıya davayı işverene yöntemince yöneltmesi için önel vermek ve işverenin göstereceği deliller toplamak, ortopedi uzmanın da katılımıyla gerçekleştirilecek oturumla sürekli iş göremezlik oranını belirlemek için Adli Tıp Kurumu Genel Kurulundan rapor almak ve sonucuna göre karar vermektir.
Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davacının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, 01/07/2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.