Yargıtay Kararı 21. Hukuk Dairesi 2013/19056 E. 2014/2508 K. 18.02.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 21. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/19056
KARAR NO : 2014/2508
KARAR TARİHİ : 18.02.2014

MAHKEMESİ : Fethiye 1. Asliye Hukuk (İş) Mahkemesi
TARİHİ : 03/04/2013
NUMARASI : 2008/383-2013/399

Davacılar, murisinin iş kazası sonucu ölümünden doğan maddi ve manevi tazminatın ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme, ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kısmen kabulüne karar vermiştir.
Hükmün, taraf vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.

K A R A R

1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillere, hükmün dayandığı gerektirici nedenlere, temyizin kapsamına ve temyiz nedenlerine, hak sahibine Kurumca yapılan ödemenin rücu edilebilir bölümü ile işveren ödemesi dikkate alındığında da davacı İ.A. maddi zararının karşılandığının belli bulunmasına göre, davalı ile davacı çocukların tüm, davacı eş Ş.. A..’nın aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki diğer temyiz itirazlarının reddine,
2-Dava 29.03.2004 tarihinde meydana gelen iş kazası sonucu ölen sigortalının hak sahiplerinin maddi ve manevi zararlarının giderilmesi istemine ilişkindir.
Mahkemece, davacı eş Ş.. A.. bakımından maddi tazminat isteminin kısmen kabulüne, sigorta tahsisleri ve işveren ödemesi ile karşılandığından davacı İ. A. maddi tazminat isteminin reddine, davacıların manevi zararlarına karşılık işverenden ödeme kabul ederek ibraname düzenlediklerinden bahisle manevi tazminat istemlerinin reddine karar verilmiş ve bu karar süresinde davacı ve davalı taraf vekillerince temyiz edilmiştir.
Davacının hesaplanan gerçek maddi zararından davanın niteliği gereği Sosyal Güvenlik Kurumunca bağlanan gelirin ilk peşin sermaye değerinin düşülerek karşılanmayan maddi zararın belirleneceği uyuşmazlık konusu değildir. Uyuşmazlık indirime gerekli ilk peşin sermaye değerinin belirlenmesine ilişkindir. Mahkemece ilk peşin sermaye değerinin tamamının indirilmesi yoluyla hak sahibinin karşılanmayan zararı belirlenmiş ise de varılan bu sonuç hatalı olmuştur.
Davaya konu iş kazası 5510 sayılı Kanunun yürürlük tarihinden önce meydana geldiğinden, Kurumca rücu edilebilen peşin değer 506 sayılı Kanunun 26. maddesine göre belirlenmelidir. Anayasa Mahkemesinin 21.03.2007 gün ve 26649 sayılı Resmi Gazetede yayınlanan 23.11.2006 gün ve E: 2003/10, K: 2006/106 sayılı Kararı ile 26. maddedeki “sigortalı veya hak sahibi kimselerin işverenden isteyebilecekleri miktarla sınırlı olmak üzere…” bölümünün Anayasaya aykırılık nedeniyle iptaline karar verilmiştir. 26. maddedeki anılan cümlenin iptali ile Kurumun rücu hakkının yasadan doğan kendine özgü ve sigortalı ya da hak sahiplerinin hakkından bağımsız basit rücu hakkına dönüşmüş olması karşısında, rücu davasında, ilk peşin değerli gelirin tazmin sorumlularının kusuruna isabet eden miktarla sınırlı sorumlu olacakları açıktır. Hal böyle olunca da kurumca bağlanan gelirin ilk peşin sermaye değerinin tazmin sorumlularının kusuruna isabet eden bölümü olan % 75 i yerine tamamının indirilmesinin hatalı olduğu ortadadır.
Öte yandan hükme esas alınan hesap bilirkişi raporunda hak sahiplerinin pasif devre zararının hesabında hata yapıldığı görülmektedir. Hak sahiplerinin pasif devre zararının oluştuğunun kabulü ile bu dönem içinde destek kaybının hesaplanması yerindedir. Ancak pasif devre zararı hesaplanırken, hesap tarihindeki asgari ücretin bakiye ömrüne kadar her yıl için %10 artırılıp %10 ıskonto uygulanmak suretiyle bulunacak ücretlerin pasif devre zararının belirlenmesinde esas alınması gerekirken, 2012-2017 dönemindeki brüt ücretlere 2023-2028 dönemine karşılık gelen ıskonto katsayıları uygulanmak suretiyle, sonucu itibarıyla pasif devre zararının noksan hesaplanması hatalı olmuştur. Pasif dönemde herhangi bir işte çalışılmasa bile, salt yaşamsal faaliyetlerinin sürdürülmesinin de ekonomik bir değer taşıdığı dikkate alındığında, sigortalının ölümü ile bundan yoksun kalan hak sahipleri bakımından asgari ücret düzeyinde bir zarar oluşacağı açıktır. Bu nedenlerle pasif devre zararının da asgari ücret esas alınarak hesaplanması gerekir.
Pasif devre zararının hesaplanması sırasında esas alınan ücretin, bir çalışmanın karşılığı değil ekonomik bir değer taşıyan yaşamsal faaliyetlerin sürdürülmesinin karşılığı olmasına, ücretle ve fiili bir çalışma karşılığı bulunmamasına göre, ücretle fiilen çalışanlara uygulanmak için getirilen asgari geçim indiriminin, pasif devre zararının hesaplanması sırasında dikkate alınamayacağı açık ve seçiktir.
Yukarıda açıklanan ilkeler doğrultusunda, davacının maddi tazminatı hesaplanırken pasif devre zararının asgari geçim indirimi uygulanmadan ve asgari ücretle hesaplanması ve Kurumca bağlanan gelirlerin ilk peşin değerinin rücu edilebilecek kısmının hesaplanarak, bilirkişi raporunda belirlenen zarar tutarından indirilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde davacı eş Ş. A., bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, aşağıda yazılı temyiz harcının temyiz edenlere yükletilmesine, 18/02/2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.