YARGITAY KARARI
DAİRE : 21. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/1902
KARAR NO : 2014/1825
KARAR TARİHİ : 10.02.2014
MAHKEMESİ : Mersin 2. İş Mahkemesi
TARİHİ : 16/10/2012
NUMARASI : 2009/922-2012/1388
Davacı, 06/04/2005 tarihi itibariyle 506 sayılı Kanun kapsamında sigortalı olduğunun tespitine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kabulüne karar vermiştir.
Hükmün, davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
K A R A R
Davacı 06/04/2005 tarihinden itibaren 506 Sayılı Yasa’ya tabi sigortalı olduğunun tespitine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece davanın kabulü ile 06/04/2005-22/02/2008 tarihleri arasında SSK sigortalılığı ile çakışan Bağ-Kur sigortalılığının iptaline karar verilmiş ise de varılan sonuç doğru değildir.
Dosyadaki kayıt ve belgelerden, davacının vergi mükellefiyeti nedeniyle 01/01/1992 tarihinden itibaren bağ-kur sigoralısı olduğu, 17/02/1991-31/12/1992, 11/01/1994-31/12/1994 tarihleri arası vergi kaydının, 14/12/1995-08/07/2003, 25/01/2005-18/12/2007, 05/12/2001-21/12/2008 tarihleri arasında farklı limited şirketlerde ortaklığının olduğu, Kurumca 01/01/1992-31/12/1992, 11/01/1994-31/12/1994, 09/10/1995-21/02/2008, 15/04/2008-devam eder şekilde bağ-kur sigoralı kabul edildiği, 08/03/2004 tarihinden itibaren 506 Sayılı Yasa kapsamında çalışmaya başladığı, 14/04/2008 tarihine kadar çalışmasının devam ettiği anlaşılmaktadır.
Sosyal güvenlik sistemimizde çifte sigortalılığa yer verilmemiş olup “çakışan sigortalılık” olarak adlandırılan, bir sigortalının aynı anda birden fazla sosyal güvenlik kurumuna tabi olması hali, zorunlu sigortalılıkların çakışması halinde yasalarda yer alan düzenlemelerde önceden başlayan sigortalılığa geçerlilik tanınarak, isteğe bağlı sigortalılıkta ise 506 sayılı Yasa’nın 85. maddesi uyarınca malullük, yaşlılık ve ölüm sigortalarına isteğe bağlı olarak devam edebilmek için herhangi bir sosyal güvenlik kuruluşuna zorunlu ya da isteğe bağlı sigortalı olmamak koşulu arandığından isteğe bağlı sigortalılık ile zorunlu sigortalılığın çakıştığı bu gibi uyuşmazlıklarda, anılan maddede yer alan “sosyal güvenlik kuruluşlarına tabi olarak çalışmaya başlayanların, çalışmaya başladıkları günden itibaren” isteğe bağlı sigortalılığın sona ereceği hükmü dikkate alınarak zorunlu sigortalılığa değer verilmek suretiyle “çakışan sigortalılığın” çözüme kavuşturulması gerektiği Dairemizin ve Yargıtay’ın yerleşik içtihatları gereğidir.
3.2.2011 tarihli 6111 Sayılı Yasanın 33. maddesi ile değiştirilen ve 01.03.2011 tarihinde yürürlüğe giren 5510 Sayılı Yasanın sigortalılık hallerinin birleşmesi başlıklı 53/1. maddesinde ise “Sigortalının, 4. maddenin birinci fıkrasının (a), (b) ve (c) bentlerinde yer alan sigortalılık hallerinden birden fazlasına aynı anda tabi olmasını gerektirecek şekilde çakışması halinde, öncelikle aynı maddenin birinci fıkrasının (c) bendi kapsamında, (a) ve (b) bentlerinde yer alan sigortalılık statülerine tabi olacak şekilde Kanun kapsamına girmesi halinde ise aynı maddenin birinci fıkrasının (a) bendi kapsamında sigortalı sayılacağı” belirtilmiş ise de aynı yasanın Geçici 33. maddesinde ise “Kanunun 53 üncü maddesinin birinci fıkrasında bu maddenin yürürlük tarihi itibarıyla yapılan değişiklikler, bu değişikliklerin yürürlüğe girdiği tarihten öncesi için uygulanmaz”hükmü getirilmiştir.
Somut olayda davacının ihtilaflı dönemde 06/04/2005- 22/02/2008 tarihleri arasında SSK’na tabi zorunlu sigortalılığı bulunmakla beraber, 09/10/1995 tarihinde başlayan zorunlu 1479 sayılı Yasa’ya tabi sigortalılığının limited şirket ortaklığı nedeniyle tescil tarihinden itibaren devam etmesi nedeniyle önceden başlayıp devam eden sigortalılık 1479 sayılı Yasa’ya tabi sigortalılık olduğundan mahkemece davanın reddine karar verilmesi gerekirken, aksine düşüncelerle yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirir.
O halde davalının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 10/02/2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.