Yargıtay Kararı 21. Hukuk Dairesi 2013/18974 E. 2014/2171 K. 13.02.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 21. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/18974
KARAR NO : 2014/2171
KARAR TARİHİ : 13.02.2014

MAHKEMESİ : Kayseri 3. İş Mahkemesi
TARİHİ : 08/10/2013
NUMARASI : 2013/502-2013/601

Davacı, 01/06/2006 tarihinde bağlanan yaşlılık aylığının miktarının tespitine, haksiz ödemeden kaynaklanan kurum alacağının istirdadının yasal olmadığının tespitine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme bozmaya uyarak ilamında belirtildiği şekilde, isteğin reddine karar vermiştir.
Hükmün davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.

K A R A R

Dava, davacının yaşlılık aylığının 2000 öncesi ve sonrası sürelerinin tespit edilerek yeniden tespit edilmesi istemine ilişkindir.
Yerel mahkemenin davacının 2000 yılı öncesi 1292 gün ve 2000 yılı dahil sonrası 6992 gün hizmet süresi dikkate alınmak suretiyle toplam 8284 gün üzerinden yaşlılık aylığı bağlanması gerektiğinin ve davacıdan talep edilen fazla ödemeye ilişkin kurum istirdadının mümkün olmadığının tespitine ilişkin önceki kararı davalı Kurum vekili tarafından temyiz edilmiş ve dava dilekçesindeki istem ve mevcut delil durumuna göre yapılan inceleme ile Dairemizce, “Somut olayda; davacının SSK sürelerinin 1598 ve Bağ-Kur sürelerinin 6638 gün olup Kurum tarafından 8236 gün üzerinden aylık bağlanması işleminin doğru olduğu, davacının 2000 öncesi süreleri 5968 gün ve 2000 sonrası süreleri 2268 gün olup 26/08/2009 tarihli değişiklik kararında belirtilen sürelerin ve bu süreler üzerinden aylık bağlanması işleminin doğru olduğu, bilirkişi tarafından hazırlanan raporda belirtilen sürelerin ise yanlış olduğu sabittir. Bu sebeple, hatalı bilirkişi raporuna dayanılarak davanın kabulüne karar verilmesi doğru değildir. Ayrıca, yine bilirkişi raporunda belirlenen sürelere ve Kurumun esas aldığı sürelere göre ayrıntılı bir şekilde hesap yapılmadan ve fazla ödeme olup olmadığı tespit edilmeden davalı Kurumun istirdat işleminin iptalinin gerektiğinin belirtilmesi ve bu yönde karar verilmesi de hatalı olmuştur. Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular gözönünde tutulmaksızın yetersiz bilirkişi raporu ile ve eksik araştırma sonucu yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.” denilerek bozulmuştur.
Yerel Mahkemece Dairemizin bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonunda; davanın reddine karar verilmiş ve bu karar davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dosyadaki kayıt ve belgelerden; bilirkişi raporunda belirlenen sürelere ve Kurumun esas aldığı sürelere göre ayrıntılı bir şekilde hesap yapılmadan ve fazla ödeme olup olmadığı tespit edilmeden davanın reddine karar verildiği anlaşılmaktadır.
Mahkemece bozma kararına uyulduğu halde, bozma kararı gerekleri yerine getirilmemiştir. 9.5.1960 gün ve 21/9 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca bozma kararına uyan mahkeme artık bozma kararı gereğince işlem yapmak ve hüküm vermek zorundadır.
Yapılacak iş; davacının yaşlılık aylığına esas olan 2000 öncesi ve sonrası sigortalılık sürelerine göre davacının yaşlılık aylığının miktarının tespiti hususunda ayrıntılı bilirkişi raporu alıp fazla ödeme olup olmadığını tespit ettikten sonra elde edilecek sonuca göre karar vermekten ibarettir.
Mahkemece bu maddi ve hukuki olgulara ve özellikle, anılan içtihadı birleştirme kararına aykırı biçimde yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davacı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine
13/02/2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.