Yargıtay Kararı 21. Hukuk Dairesi 2013/18775 E. 2014/9445 K. 29.04.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 21. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/18775
KARAR NO : 2014/9445
KARAR TARİHİ : 29.04.2014

MAHKEMESİ : Ankara 15. İş Mahkemesi
TARİHİ : 12/06/2013
NUMARASI : 2006/192-2013/419

Davacı, iş kazası sonucu malüliyetinden doğan maddi ve manevi tazminatın ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kısmen kabulüne karar vermiştir.
Hükmün davalı T.. A.. vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.

K A R A R

1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle, kararın dayandığı kanuni gerektirici nedenlere göre, davalı T. İnş. San. A.Ş. vekilinin aşağıdaki bendlerin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazlarının reddine,
2-Dava, iş kazası sonucu sigortalının sürekli iş göremezliği nedeniyle maddi ve manevi zararlarının giderilmesi istemine ilişkindir.
Mahkemece; davalılardan ayrı ayrı 43.966,00 TL maddi ve 25.000,00 TL manevi tazminatın ve müştereken ve mütselsilen sorumlu olmak kaydıyla 6.733,00 TL maddi tazminatın kaza tarihi olan 04.10.2005 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile tahsiline karar verilmiştir.
Dosyadaki kayıt ve belgelerin incelenmesinden; asıl davada alt işveren davalı G. İnş. Tic. Ve San. A.Ş.’den 1.000,00 TL maddi ve 40.000,00 TL manevi tazminatın, birleşen davada asıl işveren davalı T. İnş. San. A.Ş.’den 5.000,00 TL maddi ve 40.000,00 TL manevi tazimnatın tahsiline karar verilmesinin talep edildiği, yine birleşen dava ile 6.733,00 TL maddi tazminatın davalılardan müştereken ve müteselsilin tahsiline karar verilmesinin, 02.01.2013 tarihli ıslah dilekçesi ile davalılardan ayrı ayrı 43.966,00TL maddi ve 40.000,00 TL manevi tazminatın tahsiline karar verilmesinin talep edildiği, Mahkemece davalılar aleyhine ayrı ayrı maddi ve manevi tazminat ile müştereken ve müteselsilen sorumlu olmak kaydıyla maddi tazminata hükmedildiği anlaşılmaktadır.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 01.03.2006 tarih ve 2006/2-14 E, 2006/26 K. sayılı kararında ifade edildiği üzere manevi tazminat, zarar görenin kişilik değerlerinde bedensel bütünlüğünün iradesi dışında ihlali hallerinde meydana gelen eksilmenin (manevi zararın) giderilmesi, tazmin ve telafi edilmesidir. Zarar görene tanınmış olan manevi tazminat hakkı kişinin sosyal, fiziksel ve duygusal kişilik değerlerinin saldırıya uğraması durumunda öngörülen bir tazminat türüdür. Amacı ise kişinin, hukuka aykırı olan eylemden dolayı bozulan manevi dengesinin eski haline dönüşmesi, kişinin duygusal olarak tatmin edilmesi, zarar vereni bir daha böyle bir eylemde bulunmaktan alıkoyması gibi olguları karşıladığı bir gerçektir. Manevi tazminat, kişinin çekmiş olduğu fiziksel ve manevi acıları dindirmeyi, hafifletmeyi amaçlar. Bu tazminat bizzat yaşanan acı ve elemin karşılığıdır. Bu tazminat türü, kişinin haksız eylem sonucu duyduğu acı ve elemin giderilmesini amaçladığı için, zarar gören kişi, öngördüğü miktarı belirleyerek istemde bulunabilir. Manevi zarar, haksız eylemin sonucunda, uğranılan kişilik değerlerindeki azalmanın karşılığı olduğu ve zarar gören tarafından da takdir ve tayin edilebilir bulunduğu için birden fazla bölümler halinde istenemez. Bu tazminat bizzat yaşananın acı ve elemin karşılığı olduğu için, haksız eylemin meydana geldiği anda gerçekleşir. Acı ve elemin bölünerek bir kısmının açılacak kısmi dava ile, kalanının açılacak başka bir davada talep edilmesi, manevi tazminatın özüne ve işlevine aykırı düşer. Ödemenin uzaması, para değerindeki düşüşler, enflasyon nedeniyle alım gücünün azalması gibi nedenlerle hükmedilecek miktarın faizi ile birlikte tahsili zararı karşılamaktan uzak olması, manevi tazminatın bölünerek istenmesini haklı göstermez.
Öte yandan, 6100 sayılı HMK‘nun 26. maddesi(1086 sayılı HMUK’un 74. maddesi) gereğince hakim, kural olarak tarafların talep sonuçları ile bağlı olup ondan fazlasına veya başka bir şeye karar veremez.
Somut olayda, davacı taraf 04.10.2005 tarihli zararlandırıcı olay nedeniyle toplam 40.000,00 TL manevi tazminat talep etmiştir. “Manevi tazminatın bölünemezliği” ilkesi ve HMK’nun 26. maddesi gereğince davacının talebine de aşacak şekilde davalılar aleyhine ayrı ayrı 25.000,00 TL manevi tazminata hükmedilmesi doğru olmamıştır.
3- Kabule göre de;
Gerek mülga B.K’nun 47 ve gerekse yürürlükteki 6098 sayılı T.B.K’nun 56. maddesi hükmüne göre Hakim: ölenin yakınlarına da manevi tazminat olarak uygun bir miktar paranın ödenmesine karar verebilir. Hakimin manevi zarar adı ile ölenin yakınlarına verilmesine karar vereceği para tutarı adalete uygun olmalıdır. Hükmedilecek bu para, zarara uğrayanda manevi huzuru doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer bir fonksiyonu olan özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi, mamelek hukukuna ilişkin zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. O halde, bu tazminatın sınırı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenilen tatmin Duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. 26.06.1966 günlü ve 7/7 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı’nın gerekçesinde takdir olunacak manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden hakim bu konuda takdir hakkını kullanırken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir.
Manevi tazminatın tutarını belirleme görevi hakimin takdirine bırakılmış ise de hükmedilen tutarın uğranılan manevi zararla orantılı, duyulan üzüntüyü hafifletici olması gerekir.
Hakimin bu takdir hakkını kullanırken, ülkenin ekonomik koşulları tarafların sosyal ve ekonomik durumları paranın satın alma gücü, tarafların kusur durumu olayın ağırlığı olay tarihi gibi özellikleri göz önünde tutması, bunun yanında olayın işverenin sağlığı ve güvenliği önlemlerini yeterince alınmamasından kaynaklandığı da gözetilerek gelişen hukuktaki yaklaşıma da uygun olarak tatmin duygusu yanında caydırıcılık uyandıran oranda manevi tazminat takdir edilmesi gerektiği açıkça ortadadır. ( HGK 23.6.2004, 13/291-370)
Bu ilkeler gözetildiğinde davacı yararına toplamda hüküm altına alınan 50.000,00 TL manevi tazminatın çok fazla olduğu açıkça belli olmaktadır.
Mahkemece bu maddi ve hukuki olgulara aykırı biçimde yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O halde, davalının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde temyiz eden davalılardan T.. A..’ye iadesine, 29.04.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.