Yargıtay Kararı 21. Hukuk Dairesi 2013/18631 E. 2014/11 K. 13.01.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 21. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/18631
KARAR NO : 2014/11
KARAR TARİHİ : 13.01.2014

MAHKEMESİ : Ankara 2. İş Mahkemesi
TARİHİ : 13/10/2011
NUMARASI : 2009/933-2011/598

Davacı, Mart 1993-Ekim 2004 tarihi arasında Bağ-Kur sigortalısı olmadığının ve kuruma borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kısmen kabulüne karar vermiştir.
Hükmün davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi ….. tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.

K A R A R

Dava, davacının Mart 1993-Ekim 2004 tarihleri arasında Bağ-Kur sigortalısı olmadığının ve bu nedenle prim borcu bulunmadığının tespiti istemine ilişkindir.
Mahkemece, davanın kabulü ile davacının 08.02.1988-Haziran 2001 tarihleri arasında prim ödemesi bulunmadığından bu dönem için Bağ-Kur sigortalısı sayılmamasına, Bağ-Kur hizmeti ile çakışmayan 01.04.1991-30.08.1995 tarihleri arasında SSK hizmetlerinin geçerli olduğunun tespitine karar verilmiştir.
Yasakoyucu, Bağ-Kur sigortalısı olup da prim borcu bulunan sigortalılar yönünden sigortalılıklarını durdurarak borçlarını öteleme ve borçlarından isterlerse geçici isterlerse de sürekli olarak kurtulma olanağı sağlamak üzere yasal düzenlemeler getirmiştir.
20.06.1987 gün ve 3396 Sayılı Kanunun 18.maddesi ile 1479 Sayılı Kanun’a eklenen ve 22.02.2006 tarihli 5458 sayılı Yasa’nın 13.maddesi ile değiştirilen Ek 19.maddesinde; “Bu Kanun ve 2926 sayılı Kanuna göre kayıt ve tescili yapıldığı halde, beş yıl ve daha fazla süreye ilişkin prim borcu bulunan sigortalıların bu sürelere ilişkin prim borçlarının Kurumca yapılacak bildirimde belirtilen süre içerisinde ödenmemesi halinde daha önce prim ödemesi bulunan sigortalının ödediği primlerin tam olarak karşıladığı ayın sonu itibariyle, prim ödemesi bulunmayan sigortalının ise tescil tarihi itibariyle sigortalılığı durdurulur. Prim borcunun ait olduğu süreler sigortalılık süresi olarak değerlendirilmez ve bu sürelere ilişkin Kurum alacakları takip edilmeyerek, Kurum alacakları arasında yer verilmez…” denmektedir. Anılan madde uyarınca, Bağ-Kur’la sigortalılık ilişkisi sadece kayıtlar düzeyinde kalan, prim ödemesi bulunmayıp, sigorta kollarından yararlanmayan, bu nedenle de Kurumla fiilen sigortalılık bağlantısı bulunmayanların sigortalılık sürelerinin durdurulması ve bu sürelere ilişkin sigorta primlerine Kurum alacakları içerisinde yer verilmemesi amaçlanmıştır.5510 sayılı Yasa’nın geçici 17.maddesinde ise “Kendi adına ve hesabına bağımsız çalışanlarla tarımda kendi adına ve hesabına bağımsız çalışanlardan, 1479 ve 2926 sayılı kanunlara göre tescilleri yapıldığı halde, bu maddenin yürürlük tarihi itibarıyla beş yılı aşan süreye ilişkin prim borcu bulunanların, bu sürelere ilişkin prim borçlarını, prim borçlarının ödenmesine ilişkin Kurumca çıkarılacak genel tebliğin yayımı tarihini takip eden aybaşından itibaren 6 ay içerisinde ödememeleri halinde, prim ödemesi bulunan sigortalıların daha önce ödedikleri primlerin tam olarak karşıladığı ayın sonu itibarıyla, prim ödemesi bulunmayan sigortalıların ise tescil tarihi itibarıyla sigortalılığı durdurulur. Prim borcuna ilişkin süreler sigortalılık süresi olarak değerlendirilmez ve bu sürelere ilişkin Kurum alacakları takip edilmeyerek, Kurum alacakları arasında yer verilmez.
Ancak, sigortalı ya da hak sahipleri daha sonra müracaatları tarihindeki 80 inci maddenin ikinci fıkrasına göre belirlenecek prime esas kazanç tutarı üzerinden hesaplanacak borç tutarının tamamını, borcun tebliğ tarihinden itibaren üç ay içinde ödedikleri takdirde, bu süreler sigortalılık süresi olarak değerlendirilir.” hükmü yer almaktadır.
Her iki yasal düzenleme ile de, sigortalılara prim borçlarından kurtulma imkanı sağlanırken, netice olarak sigortalılıkları iptal edilmemekte, durdurulmaktadır.
Dosyadaki kayıt ve belgelerden, davacının ….. Sınai Mamulleri Paz. Org. San. ve Tic. Ltd. Şti. unvanlı şirketin 08.02.1988 tarihinden itibaren kurucu ortağı olduğu, şirketin 31.12.1998 tarihinde minfesih olduğu, davacının bu şirketteki hisselerini 01.05.1990 tarihinde noterde hisse devri sözleşmesi ile devrettiği, davacının aynı zamanda ….. İnş. Ltd. Şti. unvanlı şirkette 02.10.1995 tarihinden itibaren kurucu ortak olduğu, şirketin 02.11.2006 tarihinde tasfiyeye girdiği, davacının 12.12.2006 tarihinde 506 sayılı Yasaya tabi sigortalılığı başladığından Bağ-Kur sigortalılığının 11.12.2006 da sona erdirildiği ve 08.02.1988-11.12.2006 tarihleri arasında Bağ-Kur sigortalısı kabul edilen davacının prim borcunun bulunduğu anlaşılmaktadır.
Somut olayda, davacının talebi Mart 1993-Ekim 2004 tarihleri arasında Bağ-Kur sigortalısı olmadığının ve prim borcu da bulunmadığının tespiti iken, mahkemece davacının talebi aşılarak 08.02.1988-Haziran 2001 tarihleri arasında Bağ-Kur sigortalısı sayılmamasına ve 01.04.1991-30.08.1995 tarihleri arasında SSK hizmetlerinin geçerli olduğunun tespitine karar verilmiş olması, ayrıca 1479 sayılı Yasa’nın ek 19.maddesi ile 5510 sayılı Yasa’nın geçici 17.maddesinin ancak sigortalılığının durdurulmasını sağlayabilmesi söz konusu iken, davacının sigortalılığının iptaline karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirir.
Yapılacak iş, davacının 1479 sayılı Yasa’ya tabi sigortalılık koşullarının bulunduğu 08.02.1998-01.05.1990 ve 02.10.1995-11.12.2006 tarihleri arasında Esnaf Bağ-Kur sigortalısı olduğunu ve davacının sigortalılığının iptal edilemeyeceğini, ancak prim borcu bulunduğu gözetilerek, 1479 sayılı Yasa’nın Ek 19.maddesi ve 5510 sayılı Yasa’nın geçici 17.maddesi uyarınca davacının 5 yıldan fazla prim borcu varsa 1479 sayılı Yasa’ya tabi sigortalılığının ödediği primlerin tam olarak karşıladığı ayın sonu itibariyle durdurulması gerektiği göz önünde bulundurularak, davacının Bağ-Kur’a 5 yıldan fazla prim borcu olup olmadığını sormak, 1479 sayılı Yasa’nın ek 19. ve 5510 sayılı Yasa’nın geçici 17.maddelerindeki şartların gerçekleşip gerçekleşmediğini araştırmak geçiçi 17. Maddeye göre durdurulan süreye isabet eden 506 sayılı yasaya tabi hizmetlerine gecerlilik tanımak ve davacının talebini aşmadan, sonucuna göre karar vermekten ibarettir. O halde, davalı Kurumun bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA 13.01.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.