YARGITAY KARARI
DAİRE : 21. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/18591
KARAR NO : 2014/7307
KARAR TARİHİ : 08.04.2014
MAHKEMESİ : Kocaeli 4. İş Mahkemesi
TARİHİ : 23/07/2013
NUMARASI : 2013/300-2013/339
Davacı, yaşlılık aylığının iptaline ilişkin Kurum işleminin iptaline, borçlu olmadığının tespitine, yaşlılık aylığının kesildiği tarihten itibaren tekrar ödenmesine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme, bozmaya uyarak ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kabulüne karar vermiştir.
Hükmün, davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.
K A R A R
Dava; 15.08.2006 tarihinden itibaren 506 sayılı Yasa kapsamında yaşlılık aylığı bağlanan ve daha sonra 18.08.1997 tarihinde Sakarya Üniversitesi Sapanca Meslek Yüksek Okulunda görev yapmaya başlayan davacıya, yaşlılık aylığı almasına rağmen fiilen çalıştığından bahisle, davalı Kurum tarafından 17.09.2006 – 17.09.2009 tarihleri arası için ödenen yaşlılık aylıklarının yersiz ödeme kabul edilerek iadesinin istenilmesi nedeniyle, davacının davalı Kurıım’a borçlu olmadığının, yaşlılık aylığının kesildiği tarihten itibaren yeniden bağlanması ve ödenmeyen aylıkların ödenmesi gerektiğinin tespiti istemine ilişkindir.
Mahkemece ilk olarak davanın kabulü ile davacının aylık almakta iken 17.09.2006 – 17.09.2009 süresi aylıkları toplamı olan 44.949.87 TL yersiz ödemeden dolayı davalı Kurum’un 06.07.2010 tarih 10554691 sayılı Kurum işlemi ile bu işlem dolayısıyla Kocaeli 4. İcra Müdürlüğünün 2010/10509 takip sayılı icra dosyası ile yapılan icra takibinin iptaline, davacının borçlu olmadığının tespitine, davacının 17.09.2009 tarihinden itibaren kesilen emekli aylıklarının kaldığı yerden ödenmesi gerektiğinin tespitine dair verilen karar. Dairemizin 22.11.2011 Tarih ve 2011/9269 esas. 2011/10860 karar sayılı kararı ile bozularak; uyuşmazlığın 5335 sayılı Kanun’un 30. maddesi çerçevesinde değerlendirilmesi gerektiği belirtilmiş, bozma ilamına uyan mahkemece ikinci olarak davanın reddine karar verilmiş, söz konusu red kararı da Dairemizin 16.04.2013 Tarih ve 2012/12297 esas. 2013/7658 karar sayılı kararı ile bozularak; 22.11.2011 Tarihli bozma ilamı gereğince karar verilmesinin doğru olduğu, ancak yersiz ödenen aylıkların Kurum’ca istirdadı yönünden inceleme yapılmadan karar verilmesinin doğru olmadığı, bu durumda özel kanun niteliğindeki 5510 sayılı Kanun’un, yine özel düzenleme içeren 96. maddesi hükmü, genel nitelikteki 818 sayılı Borçlar Kanununun 63. maddesi hükmüne nazaran uygulama önceliğine sahip olduğu, bu durumda mahkemece özel kanun niteliğindeki 5510 sayılı Kanun’un 96. maddesinin değerlendirilmesi suretiyle karar vermesi gerektiği belirtilmiş, söz konusu bozma ilamı üzerine mahkemece üçüncü olarak davanın kabulü ile; aylık almakta iken 17.09.2006 – 17.09.2009 süresi aylıkları toplamı olan 44.949.87 TL yersiz ödemeden dolayı davalı Kurum’un 06.07.2010 Tarih 10554691 sayılı Kurum işlemi ile bu işlem dolayısıyla Kocaeli 4. İcra Müdürlüğü’nün 2010/10509 takip sayılı icra dosyası ile yapılan icra takibinin iptaline karar verilmiştir.
Dosyadaki kayıt ve belgelerden; davacının 15.08.2006 tarihinden itibaren 506 sayılı Yasa kapsamında yaşlılık aylığı almaya başladığı. 18.08.1997 tarihinde Sakarya Üniversitesi Sapanca Meslek Yüksek Okulunda görev yapmaya başladığı, davalı Kurum tarafından yaşlılık aylığı almasına rağmen fiilen çalıştığından bahisle. 17.09.2006 – 17.09.2009 tarihleri arası için ödenen yaşlılık aylıklarının yersiz ödeme olarak kabul edildiği ve iadesinin istenildiği. Sakarya Üniversitesi Rektörlüğü tarafından gönderilen hizmet belgesinde; davacının 18.08.1997 tarihinden itibaren, ilk bir yıl öğretim görevlisi adayı olmak üzere sonraki sürede öğretim görevlisi olarak çalıştığının ve çalışmaya da devam ettiğinin bildirildiği anlaşılmaktadır.
01.01.2005 tarihinde yürürlüğe giren 5277 sayılı Bütçe Kanunu’nun 25. maddesi ile: herhangi bir sosyal güvenlik kurumundan emeklilik veya yaşlılık aylığı alanların bu aylıkları kesilmeksizin; kamu kurumlarında herhangi bir kadro, pozisyon veya görevde çalıştırılamayacakları ve görev yapamayacakları düzenlemesi getirilmiştir. Bütçe Kanunu ile yapılan bu düzenleme sonrasında kanun koyucu; bütçe kanunlarına bütçe ile ilgili hükümler dışında hiçbir hüküm konulamayacağına ilişkin Anayasa’nın 161. maddesi hükmünü gözeterek, bütçe kanunlarında yer almaması gereken hükümlerin temizlenmesi amacıyla çıkardığı. 27.04.2005 tarihinde yürürlüğe giren 5335 sayılı Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un 29. maddesinin ( c ) bendi ile; 5277 sayılı Kanun’un 25. maddesinde yer alan hükmü yürürlükten kaldırmış, ancak, aynı düzenlemeyi anılan Kanun’un 30. maddesi ile yeniden getirmiştir. 01.10.2008 tarihinde yürürlüğe giren 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’nun 105. maddesinde sayılan uygulanmayacak hükümler arasında 5335 sayılı Kanun’un 30. maddesi yer almamaktadır. Hal böyle olunca, bu maddenin halen yürürlükte olduğunun kabulü gerekir. Diğer taraftan. 5277 sayılı Kanun’un 25. maddesinin Anayasa’ya aykırılığı iddiası ile Anayasa Mahkemesi’ne açılan dava sonucunda; 29.11.2005 gün 2005/6-93 sayılı kararla; ” İptali istenen bu maddenin 5335 sayılı Kanun’un 29. maddesiyle yürürlükten kaldırılmakla, davanın konusuz kaldığı ” gerekçesiyle, “istem hakkında karar verilmesine yer olmadığına” karar verilmiştir. (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 2009/21-168 Esas, 2009/218 Karar sayılı ilamı)
5335 sayılı Yasa’nın 4. fıkrasında ise; “Bu maddenin ikinci ve üçüncü fıkra hükümleri: a) Cumhurbaşkanlığına seçilenler, b) Dışarıdan Bakanlar Kurulu üyeliğine atananlar, c) Yasama Organı üyeliğine seçilenler, d) Mahalli idareler seçimleri sonucuna göre görev alanlar, e) Sadece toplantı veya huzur ücreti ya da hakkı ödenen görevleri yürütenler ile yönetim ve denetim kurulu üyeliği ücreti karşılığında görevlendirilenler, f) Yaş haddini aşmamış olmaları kaydıyla her derece ve türdeki örgün ve yaygın eğitim kurumlarında ders ücreti karşılığı ders görevi verilenler (üniversitelerde ders ücreti karşılığı ders görevi verilenler hakkında yaş haddini aşmamış olmaları kaydı aranmaz.), g) Vakıf üniversitelerinde görev alanlar. h) Özel kanunlarında emeklilik veya yaşlılık aylığı kesilmeksizin çalıştırılma veya görev yapma hakkı verilenlerden Cumhurbaşkanı tarafından atananlar. (Ek ibare: 29/06/201 l-KIIK/644/37.md.) Başbakan tarafından atananlar. Bakanlar Kurulu kararı veya müşterek kararname ile atanan veya görevlendirilenler ve Türkiye Büyük Millet Meclisince yapılan seçimler sonucunda görev verilenler, i) 2547 sayılı Yükseköğretim Kanununun 60 ıncı maddesinin (a) fıkrası uyarınca Yasama Organı üyeliğinin bitiminden sonra öğretim üyesi olarak atanmış olanlar, hakkında uygulanmaz. ” denilmek sureti ile maddenin istisnasına yer verilmiştir.
Somut olayda ise; Sakarya Üniversitesi Rektörlüğü Personel Daire Başkanlığı’nın 12.08.2009 Tarih ve B.30.2.SAÜ.0.71.01.00-042-1246. 6663 sayılı yazısından. davacının Sakarya Üniversitesi Meslek Yüksek Okulu’nda 18.08.1997 tarihinden itibaren “tam zamanlı” “öğretim görevlisi ” olarak, bordrolarda yazılı aylık ücret ile çalıştığı görülmektedir. Bu itibarla davacının. 5335 sayılı Yasa’nın 30. maddesinin 4. fıkrasında sayılan istisnalar arasında yer almadığı ve davalı Kurum tarafından 17.09.2006 – 17.09.2009 tarihleri arası için ödenen yaşlılık aylıklarının yersiz ödeme olarak davacıdan istenilmesinin yerinde olduğu açıktır. Bunun yanısıra: mahkemece Dairemizin 16.04.2013 Tarih ve 2012/12297 esas. 2013/7658 karar sayılı bozma kararına uyulduğu halde bozma kararı yerine getirilmeyerek, 5510 sayılı Yasa’nın 96. maddesinde yer alan unsurların tartışılmaması hatalı olmuştur. Dosyaya konulan emsal karar da ise; söz konusu dosyadaki davacının Sakarya Üniversitesi Sapanca Meslek Yüksek Okulu’nda ” öğretim üyesi olarak çalıştığı. 5335 sayılı Yasa’ya göre 01.01.2005 tarihinden itibaren vaşlılık aylığından feragat ettiğini davalı Kuruma bildirdiği ve gerekçeli kararda bu davacının 5335 sayılı Yasada sayılan istisnalar içerisinde yer aldığının belirtilmiş olduğunun anlaşılması karşısında iş bu davaya konu somut olay ile benzemesi söz konusu değildir.
Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular nazara alınmaksızın yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde davalı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 08/04/2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.