YARGITAY KARARI
DAİRE : 21. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/18588
KARAR NO : 2014/148
KARAR TARİHİ : 13.01.2014
MAHKEMESİ : Gaziantep 3. İş Mahkemesi
TARİHİ : 21/06/2013
NUMARASI : 2009/1010-2013/480
Davacı, iş kazası sonucu maluliyetinden doğan maddi ve manevi tazminatın ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme, ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kısmen kabulüne karar vermiştir.
Hükmün, davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi ….. tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.
K A R A R
Dava, iş kazası sonucu sürekli iş göremezliğe uğrayan davacının maddi ve manevi zararlarının giderilmesi istemine ilişkindir.
Mahkemece, kısa kararda “Davanın kısmen kabul kısmen reddi ile, 74.716,10 TL maddi tazminatın 27/02/2009 kaza tarihinden itibaren işleyecek yasa! faizi ile birlikle davalıdan alınarak davacıya verilmesine, takdiren 40.000,00 TL manevi tazminatın 27/02/2009 kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine,” karar verilmiş ise de gerekçeli kararda “Davanın Kısmen kabul kısmen reddi ile; 75.216,10 TL maddi tazminatın 27/02/2009 kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, takdiren 40.000.00 TL manevi tazminatın 27/02/2009 kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikle davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine” karar verilmiştir.
Hakimin son oturumda tutanağa yazdırıp tefhim ettiği karar; esas karar olup, sonradan yazılan gerekçeli kararın bu karara aykırı olmaması gerekir. Oysaki, 21/06/2013 günlü oturumda tefhim edilen kısa karar ile gerekçeli kararın çelişkili olduğu zaptın ve kararın incelenmesinden açıkça anlaşılmaktadır. Bu durumda, konuyla ilgili 10/04/1992 tarihli ve 1991/7 Esas, 1992/4 Karar sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı ve 6100 sayılı HMK’nın 298/2 maddesi uyarınca bu aykırılığın giderilmesi suretiyle gerçeğe ve hukuka uygun bir karar verilmesi gereği açıktır.
Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular gözetilmeksizin yazılı biçimde karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davalı şirketin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, bozma nedenine göre diğer temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, temyiz harcının istek halinde davalıya iadesine, 13/01/2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.