Yargıtay Kararı 21. Hukuk Dairesi 2013/18544 E. 2014/17281 K. 15.09.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 21. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/18544
KARAR NO : 2014/17281
KARAR TARİHİ : 15.09.2014

MAHKEMESİ : Kocaeli 3. İş Mahkemesi
TARİHİ : 07/05/2013
NUMARASI : 2011/495-2013/150

Davacı, 01/01/2008-31/10/2008 tarihleri arasında Bağ-Kur sigortalısı olmadığının, SSK sigortalısı olduğunun tespitine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kabulüne karar vermiştir.
Hükmün davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.

K A R A R

Dava, davacının 01.01.2008-31.10.2008 tarihleri arasında 1479 sayılı Yasa kapsamında Bağ-Kur sigortalısı olmadığının, 506 sayılı Yasa kapsamında sigortalı olduğunun tespiti istemine ilişkindir.
Mahkemece davanın kabulü ile hükümde yazılı şekilde karar verilmiş ise de bu sonuca eksik araştırma ve inceleme ile gidilmiştir.
Dosyadaki kayıt ve belgelerden, davacının 12.02.2001 tarihli Bağ-Kur’a giriş bildirgesi ile A.. İnşaat Taahhüt Turizm Sanayi ve Ticaret AŞ’nin kurucu ortağı olmasından dolayı 04.10.2000 tarihinden itibaren sigortalı olarak tescil edildiği, şirketin tasfiyesine ya da feshine ilişkin herhangi bir karar olmadığı, 28.12.2007-19.03.2008 tarihleri arasında 1983212 sicil numaralı Mustafa Sağlam unvanlı işyerinden; 19.03.2008-31.07.2008 tarihleri arasında 1084357 sicil numaralı O.. Y.. unvanlı işyerinden ve 01.08.2008-15.06.2009 tarihleri arasında 1087602 sicil numaralı K.. İnş. Peyzaj Mimarlık Taah. Madencilik San ve Tic. Ltd. Şti. unvanlı işyerinden hizmetinin bildirildiği, davacının Bağ-Kur sigortalılığının anonim şirket kurucu ortağı olması ve sigortalılığının devamı yönünde talepte de bulunmaması sebebi ile 5510 sayılı Yasa’nın geçici 22.maddesi uyarınca 01.10.2008 tarihinde sona erdiğinin kabul edildiği anlaşılmaktadır.
Uyuşmazlık, 506 sayılı Kanun ile 1479 sayılı Kanun kapsamındaki sigortalılığın çakışması halinde hangisine öncelik verileceği noktasında toplanmaktadır.
Sosyal güvenlik sistemimizde çifte sigortalılığa yer verilmemiştir. Bir sigortalının aynı anda birden fazla Sosyal Güvenlik Kurumuna tabi olması hali “çakışan sigortalılık” olarak adlandırılır ve zorunlu sigortalılıkların çakışması halinde sigortalının önceden başlayıp devam eden sigortalılığına geçerlilik tanınır. Dairemizin ve Yargıtay’ın yerleşik içtihatları da bu yöndedir (HGK 28.12.2005, 2005/21-726, 2005/782).
Ayrıca olayda 5510 sayılı Yasa’nın geçici 17.maddesinin uygulama yeri olup olmadığının da araştırılması gerekir. Geçici 17.maddeye göre; “Kendi adına ve hesabına bağımsız çalışanlarla tarımda kendi adına ve hesabına bağımsız çalışanlardan, 1479 ve 2926 sayılı kanunlara göre tescilleri yapıldığı halde, bu maddenin yürürlük tarihi itibarıyla beş yılı aşan süreye ilişkin prim borcu bulunanların, bu sürelere ilişkin prim borçlarını, prim borçlarının ödenmesine ilişkin Kurumca çıkarılacak genel tebliğin yayımı tarihini takip eden aybaşından itibaren 6 ay içerisinde ödememeleri halinde, prim ödemesi bulunan sigortalıların daha önce ödedikleri primlerin tam olarak karşıladığı ayın sonu itibarıyla, prim ödemesi bulunmayan sigortalıların ise tescil tarihi itibarıyla sigortalılığı durdurulur. Prim borcuna ilişkin süreler sigortalılık süresi olarak değerlendirilmez ve bu sürelere ilişkin Kurum alacakları takip edilmeyerek, Kurum alacakları arasında yer verilmez. Ancak, sigortalı ya da hak sahipleri daha sonra müracaatları tarihindeki 80 inci maddenin ikinci fıkrasına göre belirlenecek prime esas kazanç tutarı üzerinden hesaplanacak borç tutarının tamamını, borcun tebliğ tarihinden itibaren üç ay içinde ödedikleri takdirde, bu süreler sigortalılık süresi olarak değerlendirilir. Sigortalılıkları önceki kanunlara göre durdurulanlar için de bu maddenin ikinci fıkrası hükmü uygulanır”.
Somut olayda, davacının devam eden şirket ortaklığı sebebi ile 1479 sayılı Yasa kapsamında Bağ-Kur sigortalısı olduğu, önceden başlayıp devam eden sigortalılığa üstünlük tanınması gerektiğinden, Bağ-Kur sigortalısı olduğu dönemde aynı zamanda 506 sayılı Yasa kapsamındaki sigortalı çalışmasının geçerli kabul edilemeyeceği açıktır. Ancak davacının 5510 sayılı Yasa’nın geçici 17.maddesinden yararlanma imkanına sahip olup olmadığı da göz önünde bulundurulmalı, araştırılmalıdır. Davacının önceden başlayıp devam eden sigortalılığının Bağ-Kur sigortalılığı olduğu ve geçici 17.maddeden yararlanma imkanına sahip olup olmadığının araştırılmaması usul ve yasaya aykırı olup bozma sebebidir.
O halde, davalı Kurumun bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 15/09/2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.