Yargıtay Kararı 21. Hukuk Dairesi 2013/18502 E. 2014/8576 K. 22.04.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 21. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/18502
KARAR NO : 2014/8576
KARAR TARİHİ : 22.04.2014

MAHKEMESİ : İstanbul 4. İş Mahkemesi
TARİHİ : 10/04/2013
NUMARASI : 2011/641-2013/266

Davacı, emekli aylığını iptal eden kurum işleminin iptaliyle aylıkların yeniden bağlanmasına karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kabulüne karar vermiştir.
Hükmün davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.

K A R A R

Dava, davacının yaşlılık aylığını iptal eden Kurum işleminin iptali ile yaşlılık aylıklarının ödenmesi istemine ilişkindir.
Mahkemece davanın kabulü ile davacının yaşlılık aylığının kesilmesine ait kurum işleminin iptaline ve aylıkların kesildiği tarihten itibaren ödemesi gerektiğinin tespitine karar verilmiş ise de eksik araştırmaya dayalı olarak varılan sonuç doğru değildir.
Dosyadaki kayıt ve belgelerden, davacının 17.07.1981 – 10.09.1981, 01.10.1983 – 31.07.1984 ve 06.12.1994 – 01.06.1995 tarihleri arasında 506 sayılı Kanun kapsamında zorunlu sigortalı, 01.09.1989 – 04.05.1992 tarihleri arasında 506 sayılı Kanun kapsamında isteğe bağlı sigortalı olduğu, 01.10.1972 – 16.07.1981, 11.09.1981 – 20.04.1982, 01.05.1982 – 30.09.1983 ve 27.01.1986 (06.04.1988) – 31.07.1992 ve 01.05.2008 – 21.09.2010 tarihleri arasında 1479 sayılı Kanun kapsamında zorunlu sigortalı olduğu, bu sigortalılığına ilişkin prim borçlarını 31.01.1973 – 07.12.1994 tarihleri arasında ve 25.05.2011 tarihinde 6111 sayılı Kanun uyarınca ödediği, prim borcunun olmadığı, 01.01.1993 – 31.12.1994 ve 11.10.1999 – 21.09.2010 tarihleri arasında nakliyecilikten dolayı vergi kaydının bulunduğu, 26.04.1988 – 29.09.2010 tarihleri arasında İstanbul Şoförler Esnaf Odasına, 27.01.1986 – 29.03.2011 tarihleri arasında da İstanbul Taksiciler Esnaf Odasına kayıtlı olduğu, 08.12.1942 doğumlu olan davacıya 01.06.1995 tarihli tahsis talebi üzerine, 01.11.1995 tarihinden itibaren, 3893 gün 1479 sayılı Kanun, 1715 gün 506 sayılı Kanun kapsamındaki sigortalılık ve 720 gün askerlik borçlanması olmak üzere toplam 6328 gün üzerinden 506 sayılı Kanun kapsamında yaşlılık aylığı bağlandığı, ancak son 7 yıl içerisindeki sigortalılık süresinin çoğunun 1479 sayılı Kanun kapsamında olduğunu tespit eden Kurumun, davacının aylıklarını bağlandığı tarihten itibaren iptal ettiği ve 17.10.2005 – 16.01.2011 arasında ödenen 36.611,88 TL’yi borç olarak kaydettiği, davacının 25.05.2011 tarihinde tekrar tahsis talebinde bulunduğu anlaşılmaktadır.
Uyuşmazlık; oda kaydı nedeniyle 27.01.1986 – 31.07.1992 tarihleri arasında 1479 sayılı Kanun kapsamındaki Bağ-Kur sigortalı olan davacının bu dönem ile çakışacak şekilde 01.09.1989 – 04.05.1992 tarihleri arasındaki 506 sayılı Kanun kapsamındaki isteğe bağlı sigortalılığının geçerli olup olmadığı ve davacının 506 sayılı Kanun uyarınca yaşlılık aylığına hak kazanıp kazanamadığına ilişkindir.
Somut olayda; davacının 01.09.1989 – 04.05.1992 tarihleri arasındaki 506 sayılı Kanun kapsamındaki isteğe bağlı sigortalılığı ile 27.01.1986 (06.04.1988) – 31.07.1992 tarihleri arasındaki 1479 sayılı Kanun kapsamındaki Bağ-Kur sigortalılığının çakıştığı, Kurumun çakışan dönemde davacıyı Bağ-Kur sigortalı kabul etmesi nedeniyle yaşlılık aylığını iptal ettiği ve 17.10.2005 – 16.01.2011 arasında ödenen 36.611,88 TL’yi borç çıkardığı görülmüştür.
Davacının 1479 sayılı Kanun ile çakışan 506 sayılı Kanun kapsamındaki isteğe bağlı sigortalılığın 01.09.1989 tarihinde başlamıştır. Bu tarihte 506 sayılı Kanun uyarınca isteğe bağlı sigortalılığı düzenleyen 506 sayılı Kanunun 20.06.1987 tarih, 3395 sayılı Kanunun 8. maddesi ile değişik, 85. maddesine göre; “Malullük, yaşlılık ve ölüm sigortalarına isteğe bağlı olarak devam edilebilmesi için; a) İsteğe bağlı olarak devam edeceğini belirtilen bir yazı ile Kuruma müracaatta bulunmak, b) Müracaat tarihinden önce 506 sayılı Kanuna göre tescil edilmiş olmak, c) Herhangi bir sosyal güvenlik kuruluşuna tabi olarak çalışmamak ve buralardan kendi çalışmalarından dolayı aylık bağlanmamış olmak, d) İsteğe bağlı olarak sigortaya devam edeceğini belirten müracaatının Kurumca alındığı tarihi takip eden aybaşından başlayarak, her yıl için 360 gün malullük, yaşlılık ve ölüm sigortaları primi ödemek şarttır.”
Davacının, 506 sayılı Kanun kapsamındaki isteğe bağlı sigortalığının başladığı 01.09.1989 tarihinde 1479 sayılı Kanun kapsamında sigortalı olması karşısında 506 sayılı Kanun kapsamında isteğe bağlı sigortalı olamayacağı açıktır.
Öte yandan, davacının 506 sayılı Kanun ile 1479 sayılı Kanun kapsamındaki sigortalılıkları çakışmıştır. “Çakışan sigortalılık sorununu” gerek 506 Sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu ve gerekse 1479 sayılı Bağ-Kur Kanunu birbirlerine paralel düzenlemeler ile bir sigortalının aynı anda birden fazla sosyal güvenlik kurumuna tabi olmasını yasaklayıp sigortalının önceden başlayıp devam edegelen sigortalılığına geçerlik tanıyarak çözüme ulaştırmaya çalışmışlardır. Yasal sistemimize göre bir kimsenin Sosyal Sigortalar Kurumu kapsamına girebilmesi için hizmet akdine tabi bir işte çalışması yanında başka bir sosyal güvenlik kurumu kapsamında bulunmaması gerekir. 506 sayılı Yasanın 3. maddesinin I. ( F ) bendinde “Kanunla kurulu emekli sandıklarına aidat ödemekte olanların” ( K ) bendinde ise. “Herhangi bir işverene hizmet akdiyle bağlı olmaksızın kendi nam ve hesabına çalışanların” sigortalı sayılmayacağı” belirtilmiştir. Aynı şekilde 1479 Sayılı Bağ-Kur Kanunu’nun 24. maddesinin I. ve II. Fıkralarında da bir kimsenin Bağ-Kur kapsamına girebilmesi için kendi adına bağımsız çalışıp kazanç sağlaması yanında başkaca sosyal güvenlik kurumu kapsamında bulunmaması koşulu getirilmiştir. Bütün bu açıklamalardan anlaşılacağı üzere, sosyal güvenlik sistemimizde çifte sigortalılık mümkün olmayıp, önceden başlayıp devam edegelen sigortalılığa geçerlik tanınmaktadır (3.10.2001 gün ve E: 2001/21-627, K: 2001/659 Sayılı Yargıtay Hukuk Genel Kurulu Kararı).
O halde, davacının 506 sayılı Kanun kapsamında isteğe bağlı sigortalılığının başladığı tarihte 1479 sayılı Kanun kapsamında zorunlu sigortalı olması ve 1479 sayılı Kanun kapsamındaki sigortalılığının daha önce başlaması karşısında Kurum işlemi yerindedir.
Buna göre, davanın reddi yerine yazılı şekilde kabulüne karar verilmesi hatalı olmuştur.
Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular gözönünde tutulmaksızın eksik inceleme ve araştırma ile yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davalının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 22.04.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.