Yargıtay Kararı 21. Hukuk Dairesi 2013/18484 E. 2014/19540 K. 13.10.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 21. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/18484
KARAR NO : 2014/19540
KARAR TARİHİ : 13.10.2014

MAHKEMESİ : Hatay İş Mahkemesi
TARİHİ : 12/07/2013
NUMARASI : 2012/499-2013/339

Davacı, 28/01/1998-04/10/2000 tarihleri arasında dönem primlerinin ödenmiş olacağının tespitine, aksi yöndeki Kurum işleminin iptaline karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin reddine karar vermiştir.
Hükmün taraf vekillerince temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.

K A R A R

1- Dosyadaki yazılara, toplanan delillere, hükmün dayandığı gerektirici nedenlere göre davalı Kurumun temyiz itirazlarının reddine,
2- Davacının temyizine gelince; dava, davacının 28.01.1998 tarihinden 4.10.2000 tarihine kadar 1479 sayılı Yasa’ya tabi Bağ-Kur sigortalısı sayılması gerektiğinin tespiti istemine ilişkindir.
Mahkemece davanın reddine karar verilmiş ise de; verilen karar usul ve yasaya uygun bulunmamaktadır.
Dosyadaki kayıt ve belgelerden, davacının 18.10.2001 tarihli Bağ-Kur’a giriş bildirgesi ile 1479 sayılı Yasa’ya tabi Bağ-Kur sigortalısı olarak kayıt ve tescilinin yapıldığı, giriş bildirgesinin üzerindeki sicil numarasının 0816 962 597 iken üzeri çizilerek 0806 974 741 olarak düzeltildiği, davacının prim ödemelerinin 28.01.1998 tarihinden itibaren başladığı, davalı Kurumun, 0816 962 597 sicil numaralı giriş bildirgesi Kurum kayıtlarına girmediğinden ve yapılan prim ödemelerine istinaden işlem yapılamadığından bahisle davacının sigorta başlangıç tarihini 4.10.2000 olarak kabul ettiği, davacının Zorlu Otomotiv Dayanıklı Tüketim Malları Oto Yedek Parça ve Aksesuarları Ticareti ve Bakım İşleri Ltd. Şti.’nin 02.12.1997 tarihinden itibaren kurucu ortağı olduğu, Antakya Ticaret ve Sanayi Odasında 02.12.1997-01.12.2010 tarihleri arasında kayıtlı olduğu anlaşılmaktadır.
1479 sayılı Kanunda sigortalılık hak ve mükellefiyetlerinin belirli tarihlerden başlatılmasını zorunlu kılan düzenlemeler yer almaktadır. Bunlardan ilki, “Tescilini yaptırmayanlar hakkında yapılacak işlemler” başlıklı Ek-Geçici 13. madde hükmünde, tescilleri yapılmamış ancak sigortalılık niteliğini taşıyanlar yönünden Yasanın tanıdığı hak ve mükellefiyetlerin 2654 sayılı Kanunun yürürlük tarihi olan 20.4.1982 tarihinden başlatılacağı öngörülmüştür.
619 sayılı KHK’nin Geçici 1. maddesi hükmünde ise; “Bu Kanuna göre sigortalılık niteliği taşıdıkları halde bu Kanun Hükmünde Kararnamenin yürürlüğe girdiği tarihe kadar kayıt ve tescilini yaptırmamış olan sigortalıların sigortalılık hak ve mükellefiyetleri bu Kanun Hükmünde Kararnamenin yürürlüğe girdiği tarihten itibaren başlar. Ancak, 1479 sayılı Kanuna göre zorunlu sigortalı olarak tescil edilmiş olmak kaydıyla, 20.4.1982 tarihinden bu Kanun Hükmünde Kararnamenin yürürlüğe girdiği tarihe kadar vergi dairelerine kayıtlı
olarak kendi nam ve hesabına bağımsız çalıştıklarını belgeleyen sigortalıların, vergiye kayıtlı bulundukları süreler, bu süreye ilişkin primleri, ödeme tarihinde bulundukları gelir basamağı prim tutarı üzerinden ödemek kaydıyla sigortalılık süresi olarak değerlendirilir.”denilmekte olup, 4.10.2000 tarihinde yürürlüğe girmiş ise de, Anayasa Mahkemesi’nin 8.8.2001 tarihinde yürürlüğe giren 26.10.2000 günlü kararı uyarınca 619 sayılı KHK. tüm hükümleriyle iptal edilmiştir.
24.07.2003 tarihli 4956 sayılı Yasa’nın 47. maddesi ile 1479 sayılı Yasa’ya eklenen Geçici 18. maddede, “bu Kanuna göre sigortalılık nitelikleri taşıdıkları halde 04.10.2000 tarihine kadar kayıt ve tescilini yaptırmamış olan sigortalıların hak ve mükellefiyetlerinin 04.10.2000 tarihinden itibaren başlayacağı ancak bu kanuna göre zorunlu sigortalı olarak tescil edilmiş olan sigortalıların sigortalılıklarının bu kanunun yürürlük tarihinden itibaren altı ay içinde kuruma yazılı olarak başvurmaları ve 20.04.1982-04.10.2000 tarihleri arasındaki vergi kayıtlarını belgelemek ve belgelenen bu sürelere ilişkin olan hesaplanacak prim borçlarının tamamını tebliğden itibaren bir yıl içinde ödemede bulundukları takdirde bu sürelerin sigortalılık süresi olarak değerlendirileceği bildirilmiştir.
Tüm bu düzenlemelerde ortak nokta, tescilin belirtilen tarihlerden sonra yapılmasına karşın, Kanunda tanınan süreler içinde borçlanma hakkının kullanılabilecek olmasıdır. Kaldı ki Anayasa Mahkemesi’nce iptaline karar verilmiş olan 619 sayılı KHK, borçlanma hakkı için bir süre de öngörmemiştir. Anılan hükümle belirtilen şartları yerine getiren kişiler maddede belirtilen sürelere ilişkin prim tutarlarını ödeyerek o döneme ilişkin süreleri sigortalı saydırabileceklerdir. Anılan düzenleme ile borçlanma hakkı, 4.10.2000 tarihinden sonra zorunlu sigortalı olarak Bağ-Kur’a tescil edilmiş olanlardan, daha önce vergi kaydı bulunanlara tanınmıştır.
Kanunda, sigortalılık hak ve yükümlülüklerinin başlaması için öngörülen tarihlerden itibaren, borçlanma hakkı belirtilen bu süreler dahilinde kullanılmalıdır. Bu süreler içinde borçlanma hakkının kullanılmaması halinde ise, sonrasında Bağ-Kur sigortalılığının tespitine olanak bulunmamaktadır. Bilindiği gibi, 1479 sayılı Kanunda 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanununun hizmet tespitine ilişkin 79/10. maddesine koşut bir düzenleme bulunmamaktadır.
Davaya konu olayda, Kuruma tescil başvurusunda bulunulan tarihte, 619 sayılı KHK’nin Geçici 1. maddesi Anayasa Mahkemesinin 8.8.2001 tarihinde yürürlüğe giren kararı ile iptal edilmiştir. Benzer bir düzenlemeyi öngören 4956 sayılı Kanun ile değişik 1479 sayılı Kanunun Geçici 18. madde hükmü ise Kanunun yayım tarihi olan 2.8.2003 tarihinden itibaren yürürlüğe girmiş bulunmakta olup, tescil talep tarihi dikkate alındığında her iki hükmün de somut olayda uygulanma olanakları bulunmamaktadır. Bu durumda HUMK 76. maddesi de dikkate alınarak anılan tarih itibariyle yürürlükte bulunan mevzuat hükümlerine göre uyuşmazlığın çözümünde yasal zorunluluk bulunmaktadır.
22.3.1985 tarihinde yürürlüğe giren 3165 sayılı Kanun ile 1479 sayılı Kanunda yapılan değişiklikte; “gerçek ve götürü usulde gelir vergisi mükellefi olanlar, Esnaf ve Sanatkarlar Siciline kayıtlı bulunanlar veya kanunla kurulu meslek kuruluşuna usulüne uygun kayıtlı bulunanlar” dan, gelir vergisi mükellefi olanlar, mükellefiyetin başlangıç tarihinden, gelir vergisinden muaf olanlar ile vergi kaydı bulunmayanlar da Esnaf ve Sanatkarlar Siciline veya Kanunla kurulu meslek kuruluşlarına kayıt oldukları tarihten itibaren kendiliğinden sigortalı sayılmışlardır.
Görüldüğü üzere; anılan Kanunun sigortalılık için aradığı koşullar dikkate alındığında davacının zorunlu sigortalı olarak Bağ-Kur kapsamında değerlendirilmesinde, hak ve yükümlülüklerin, kendi adına ve hesabına bağımsız çalışma olgusunun gerçekleşmiş olması önkoşulu dikkate alınarak, meslek kuruluşuna kayıtlı olduğu tarih itibari ile başlatılmasında yasal zorunluluk bulunmaktadır. Yargıtay HGK’nun 3.11.2004 günlü, 2004/10-524E., 2004/581 K., sayılı, 4.2.2009 günlü 2009/21-10 Esas. 2009/52 karar sayılı kararları da bu yöndedir.
Somut olaya gelince; davacı 28.01.1998 tarihinde prim ödemesi yaparak sigortalı olma iradesini ortaya koyduğu gibi, davacının 4.10.2000 tarihi itibariyle tescili yapılmış ve davacı 1479 sayılı Yasa’nın geçici 18. maddesinin yürürlük tarihinden önce 18.10.2001 tarihinde tescil için müracaatı ile 02.12.1997 tarihinden itibaren devam eder şekilde oda kaydı bulunduğunu belgelemiştir. Bu durumda davacının talebi ile bağlı kalarak 28.01.1998 tarihinden itibaren 1479 sayılı Yasa’ya tabi zorunlu Bağ-Kur sigortalısı olduğunun kabulü gerekir.
Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular gözetilmeksizin yazılı şekilde hüküm kurulmuş olması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davacının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, 13.10.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.