YARGITAY KARARI
DAİRE : 21. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/18216
KARAR NO : 2014/296
KARAR TARİHİ : 14.01.2014
MAHKEMESİ : İstanbul 8. İş Mahkemesi
TARİHİ : 18/04/2013
NUMARASI : 2012/412-2013/362
Davacı, davalılardan işverene ait işyerinde 11/10/1991-30/01/2006 tarihleri arasında geçen çalışmalarının tespitine ve kurum kayıtlarının düzeltilmesine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme bozmaya uyarak ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kabulüne karar vermiştir.
Hükmün davalılar vekillerince temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi ….. tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.
K A R A R
Dava: davacının davalı işyerinde 11.10.1991 – 30.01.2006 tarihleri arasında 506 sayılı Yasa kapsamında geçen ve davalı Kuru m’a bildirilmeyen çalışmalarının tespiti istemine ilişkindir.
Mahkemece; Dairemizin 02.04.2012 Tarih ve 2010/9591 esas, 2012/5085 karar sayılı bozma ilamına uyulmasına karar verilerek yapılan yargılama sonunda ilk hükümde olduğu gibi davacının davalı işyerinde 11.10.1991 – 01.03.2006 tarihleri arasında çalıştığının tespitine karar verilmiştir.
Mahkemece bozma kararma uyulduğu halde, bozma kararında belirtilen bir kısım hususlar yerine getirilmemiştir. 09.05.1960 gün ve 21/9 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı gereğince bozma ilamına uyan mahkeme artık bozma ilamı gereğince işlem yapmak ve hüküm vermek zorundadır.
Mahkemece uyulmasına karar verilen bozma ilamında; Mahkemenin kısa kararı ile gerekçeli kararının hüküm kısmında çelişki bulunduğu, kısa kararda; “ 23.03.2010 tarihli bilirkişi raporu doğrultusunda ve taleple bağlı kalınarak davacının 11.10.1991 – 30.01.2006 tarihleri arasında davalı ilköğretim okulunda çalıştığının tespitine ” denilmişse de gerekçeli kararda davacının davasının kabulü ile, taleple bağlı kalınarak ” denilmek sureti ile “ 11.10.1991 01.03.2006 tarihleri arasında davacının çalıştığının tespit ve tesciline ” şeklinde hüküm kurulduğu, bir an için bu durumun bir yazım hatasından kaynaklandığı düşünülse de kısa kararda 23.03.2010 tarihli bilirkişi raporunun esas alındığının bildirilmesi, söz konusu bilirkişi raporunda da davacının 01.01.2006 – 01.03.2006 tarihleri arasında 60 gün, günlük 17,70 TL ücret ile çalıştığının kabulü gerektiğinin bildirilmesi ve bu ifadenin gerekçeli karara da aynen geçmesi karşısında ortada bir yazım hatası bulunmadığı, mahkemenin hatalı olarak davacının talebinden fazlasına hükmettiği, ücret belgelerinin bulunup bulunmadığı, davacıya ücret ödenip ödenmediği, ödeme yapılmışsa kim tarafından ödendiği hususu araştırılmadan, işyerine ait dönem bordroları getirtilmeden, dinlenen tanıkların işveren kuruluşun kayıtlarına geçmiş kişiler olup olmadığı tespit edilmeden, komşu işyeri tanıkları usulünce tespit edilip dinlenilmeden yazılı şekilde karar verilmesinin isabetsiz olduğu, kabule göre de Milli Eğitim Bakanlığı aleyhine hüküm kurulması gerekirken bu yönün göz ardı edilmesinin de doğru olmadığı, bu nedenle de usul ve yasaya aykırı olan kararın bozulması gerektiği belirtilmiştir.
Somut olayda; her ne kadar mahkemece bozma ilamından sonra davalı okuldan ücrete ilişkin belgeler ve davaya konu dönemde davalı okulda sigortalı veya diğer sürekli çalışan sınıfından bulunanaların isim ve adreslerinin bildirilmesi istenilmiş, davalı okul müdürü tarafından sunulan ” rapor ” başlıklı belgede de; davacının kısmi zamanlı hizmetli olarak çalıştığı, maaşının okul aile birliği tarafından ödendiği, okula ait evrakların birçoğunun taşınma nedeni ile kaybolduğu veya okunamaz hale geldiği, davacının en son C.. C.. ve M.. B.. ile birlikte hizmetli olarak çalıştığı ve bıı kişilerin adresleri bildirilmiş, ayrıca davalı okulda 2008/Kasım ayında çalışan idareci ve öğretmenlere ilişkin listenin gönderilmiş. C.. C.. ve M.. B.. dinlenilmişse de davacının yaz aylarında çalışıp çalışmadığı hususunda tanık beyanları arasındaki çelişkinin giderilmediği, bu tanıkların gerçekten davalı okulda çalışıp çalışmadıklarının resmi belgeler ile ortaya konulmadığı, ayrıca okulda çalıştığı bildirilen idareci ve öğretmenlerin de dinlenilınediği, dönem bordrolarının davalı Kurum’dan isten i lınediği. komşu işyeri tanıklarının tespit edilip dinlenilınediği anlaşılmaktadır.
Mahkemece yapılacak iş: öncelikle davalı Kurum’dan davacının talep ettiği döneme ilişkin dönem bordrolarım getirtmek, davalı okuldan davacının talep ettiği dönemde idareci ve öğretmen olarak çalışan kişilerin bildirilmesini istemek, dönem bordroları ve bildirilen idareci ve öğretmenler arasından re’sen tespit edilecek tanıkları dinlemek, zabıta marifeti ile veya davalı Kurum’dan sorularak komşu işyeri sahipleri ile kayıtlara geçmiş çalışanlarını tespit ederek dinlemek, ayrıca gerekiyor ise tanıklar C.. C.. ve M.. B.. da yeniden dinlenilerek, davacının yaz aylarında çalışıp çalışmadığı hususundaki tanık beyanları arasındaki çelişki de giderilerek toplanılan deliller ışığında davacının fiili çalışmalarını hiç bir tereddüte mahal vermeyecek derecede tespit ettikten sonra varılacak sonuca göre hüküm kurmaktan ibarettir.
Kabule göre de Milli Eğitim Bakanlığı aleyhine hüküm kurmak gerekirken bıı yönün göz ardı edilmesi isabetsiz olmuştur.
Mahkemece bozma kararına uyulmasına rağmen bozma kararı doğrultusunda bir karar verilmemesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davalıların bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 14.01.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.Başkan