Yargıtay Kararı 21. Hukuk Dairesi 2013/18170 E. 2014/14267 K. 19.06.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 21. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/18170
KARAR NO : 2014/14267
KARAR TARİHİ : 19.06.2014

MAHKEMESİ : Manyas Asliye Hukuk (İş) Mahkemesi
TARİHİ : 21/03/2013
NUMARASI : 2010/152-2013/42

Davacı, davalılardan işverene ait işyerinde geçen çalışmalarının tespitine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme, ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kabulüne karar vermiştir.
Hükmün, davalılardan Kurum vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.

K A R A R

Dava, davacının 3.3.2003-4.12.2010 tarihleri arasında B. Köyü Tüzel Kişiliği nezdinde köy bekçisi olarak geçen ve Kuruma bildirilmeyen sigortalı çalışmalarının tespiti istemine ilişkindir.
Mahkemece, davanın kabulü ile 3.3.2003-4.12.2010 tarihleri arasında davacının köy bekçisi sıfatı ile çalıştığının tespitine karar verilmiş ise de bu sonuca eksik araştırma ve inceleme ile gidilmiştir.
Uyuşmazlık, somut olayda fiili çalışma olgusunun ispatı konusunda, mahkemece yapılan inceleme ve araştırmanın hükme yeterli bulunup bulunmadığı noktasında toplanmaktadır.
Davanın yasal dayanağını oluşturan 506 sayılı Yasa’nın 79/10. ve 5510 sayılı Yasa’nın 86/9. maddeleri bu tip hizmet tespiti davaları için özel bir ispat yöntemi öngörmemiş ise de, davanın niteliği kamu düzenini ilgilendirdiği ve bu nedenle özel bir duyarlılık ve özenle yürütülmesi gerektiği Yargıtay’ın ve giderek Dairemizin yerleşmiş içtihadı gereğidir.
Bu tür davalarda öncelikle davacının çalışmasına ilişkin belgelerin işveren tarafından verilip verilmediği yöntemince araştırılmalıdır. Bu koşul oluşmuşsa işyerinin gerçekten var olup olmadığı kanun kapsamında veya kapsama alınacak nitelikte bulunup bulunmadığı eksiksiz bir şekilde belirlenmeli daha sonra çalışma olgusunun varlığı özel bir duyarlılıkla araştırılmalıdır. Çalışma olgusu her türlü delille ispat edilebilirse de çalışmanın konusu niteliği başlangıç ve bitiş tarihleri hususlarında tanık sözleri değerlendirilmeli, dinlenen tanıkların davacı ile aynı dönemlerde işyerinde çalışmış ve işverenin resmi kayıtlara geçmiş bordro tanıkları yada komşu işverenlerin aynı nitelikte işi yapan ve bordrolarına resmi kayıtlarına geçmiş çalışanlardan seçilmesine özen gösterilmelidir. Bu tanıkların ifadeleri ile
çalışma olgusu hiçbir kuşku ve duraksamaya yer vermeyecek şekilde belirlenmelidir. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 16.9.1999 gün 1999/21-510-527, 30.6.1999 gün 1999/21-549-555- 3.11.2004 gün 2004/21- 480-579 sayılı kararları da bu doğrultudadır.
Somut olayda; davacının davalı Köy Tüzel kişiliğinde geçtiğini ileri sürdüğü hiçbir çalışması SGK’na bildirilmemiştir. Zabıta araştırmasında davacının 2003-2010 yılları arasında B.. M.. nezdinde köy bekçisi sıfatı ile aralıksız çalıştığının tespit edildiği, tanıkların, davacının 2003-2004 yıllarından bu yana köy bekçiliği yaptığını beyan ettikleri, dosya kapsamında korucu ve bekçi silahı taşıyanların kaydına mahsus deftere ilişkin bir kaydın bulunmadığı,2003 yılı 11.ayı ile 2006 yılı 3.ayı arası davacıya davalı Köy Tüzel kişiliğince ödenen ücretlere ilişkin belge örneklerine rastlandığı, Manyas Kaymakamlığının yazısı ile 24.11.2004 tarihli köy kararının davacının istihdamına ilişkin olduğunun belirtildiği ancak bahsi geçen kararda davacının adının yer almadığı, davaya konu edilen 3.3.2003-4.12.2010 tarihleri arasındaki çalışmanın kesintisiz geçtiği kanıtlandığı takdirde, dava tarihi olan 9.12.2010 tarihinde çalışmanın sonu olan 4.12.2010 tarihi itibariyle hak düşürücü sürenin de geçmemiş olduğu anlaşılmaktadır.
Yapılacak iş, ihtilafa konu 3.3.2003-4.12.2010 tarihleri arasında Köy Tüzel kişiliğinde görev almış olan muhtar ve azaları Manyas Kaymakamlığı aracılığı ile tespit edip gerekirse yeniden tanık olarak beyanlarını almak, köy karar defterlerinin tamamını Köy Tüzel kişiliğinden celbederek, davacıya ilişkin kayıtlar varsa bu kayıtlarda imzası bulunan kişileri dinlemek,davacıya silah teslim mazbatası verilip verilmediğini araştırmak, gerektiğinde Köy Tüzelkişiliği’nde tespite konu dönemde görev yapmış Okul müdürü, öğretmen ve köy imamı gibi kamu görevlilerinin beyanlarına başvurmak, tanık beyanları arasındaki çelişkiyi gidermek ve davacının işe giriş ve çıkış sürelerini ve çalışmanın aralıksız olup olmadığını net belirlemek, gerçek çalışma olgusunu somut ve inandırıcı bilgilere dayalı şekilde 506 sayılı Yasanın 2, 6, 9 ve 79/10 maddeleri gereğince ortaya koyduktan sonra sonucuna göre karar vermekten ibarettir.
Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular göz önünde tutulmaksızın, eksik inceleme ve araştırma ile yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davalı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 19/6/2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.