Yargıtay Kararı 21. Hukuk Dairesi 2013/18035 E. 2014/25350 K. 27.11.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 21. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/18035
KARAR NO : 2014/25350
KARAR TARİHİ : 27.11.2014

MAHKEMESİ : Sarıgöl Asliye Hukuk (İş) Mahkemesi
TARİHİ : 29/03/2013
NUMARASI : 2003/235-2013/100

Davacı, davalılardan işverene ait işyerinde 01/05/1978-15/05/2003 tarihleri arasında çalıştığının tespitine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kısmen kabulüne karar vermiştir.
Hükmün taraf vekillerince temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.

K A R A R

Dava, davacının 1.5.1978-15.5.2003 tarihleri arasında geçen ve Kuruma eksik bildirilen sigortalı çalışmalarının tespiti istemine ilişkindir.
Mahkemece, davanın kabulü ile davacının 01/03/1996- 01/07/1997 ve 10/06/1998 ile 24/02/2000 tarihleri arasında 1102.. sigorta sicil numaralı davalıya ait iş yerinde1090 gün çalıştığı bu sürenin 353 gününün Kuruma bildirildiğine 737 günün bildirilmediğinin tespitine karar verilmiş ise de bu sonuca eksik araştırma ve inceleme ile gidilmiştir.
Uyuşmazlık, somut olayda fiili çalışma olgusunun ispatı konusunda, mahkemece yapılan inceleme ve araştırmanın hükme yeterli bulunup bulunmadığı noktasında toplanmaktadır.
Davanın yasal dayanağını oluşturan 506 sayılı Yasa’nın 79/10. ve 5510 sayılı Yasa’nın 86/9. maddeleri bu tip hizmet tespiti davaları için özel bir ispat yöntemi öngörmemiş ise de, davanın niteliği kamu düzenini ilgilendirdiği ve bu nedenle özel bir duyarlılık ve özenle yürütülmesi gerektiği Yargıtay’ın ve giderek Dairemizin yerleşmiş içtihadı gereğidir.
Bu tür davalarda öncelikle davacının çalışmasına ilişkin belgelerin işveren tarafından verilip verilmediği yöntemince araştırılmalıdır. Bu koşul oluşmuşsa işyerinin gerçekten var olup olmadığı kanun kapsamında veya kapsama alınacak nitelikte bulunup bulunmadığı eksiksiz bir şekilde belirlenmeli daha sonra çalışma olgusunun varlığı özel bir duyarlılıkla araştırılmalıdır. Çalışma olgusu her türlü delille ispat edilebilirse de çalışmanın konusu niteliği başlangıç ve bitiş tarihleri hususlarında tanık sözleri değerlendirilmeli, dinlenen tanıkların davacı ile aynı dönemlerde işyerinde çalışmış ve işverenin resmi kayıtlara geçmiş bordro tanıkları yada komşu işverenlerin aynı nitelikte işi yapan ve bordrolarına resmi kayıtlarına geçmiş çalışanlardan seçilmesine özen gösterilmelidir. Bu tanıkların ifadeleri ile çalışma olgusu hiçbir kuşku ve duraksamaya yer vermeyecek şekilde belirlenmelidir. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 16.9.1999 gün 1999/21-510-527, 30.6.1999 gün 1999/21-549-555- 3.11.2004 gün 2004/21- 480-579 sayılı kararları da bu doğrultudadır.
Dosyadaki kayıt ve belgelerden;10.6.1998 ve 10.5.1999 tarihli işe giriş bildirgelerinin davalının murisi babası M.. O.. a ait 1020626 sicil numaralı işyerinden davacı adına kuruma intikal ettirildiği,davacının davalının murisi M.. O..’a ait 102.. sicil numaralı işyerinde 1.3.1996-1.7.1997,10.5.1999-24.2.2000 tarihleri arasında sigortalı çalışmalarının mevcut olup tespite konu dönemde başka bir işyerinde sigortalı çalışmasının bulunmadığı, davalının murisi M.. O.. adına 40.. sicil numaralı ve 1020.. sicil numaralı işyerinin bulunduğu, 1020.. sicil numaralı işyerinin 1.3.1996 tarihinde yasa kapsamına alınıp 14.5.2002 tarihinde vefatı üzerine kapsamdan çıkarıldığı,davalı D.. O.. -G.. B.. adlarına kayıtlı bulunan 105.. sicil nolu (Fırın işletmesi)işyerinin 19.6.2002 tarihinde yasa kapsamına alındığı,8.10.2003 tarihli müfettiş raporunda davacının çalışmasına ilişkin bir kayda rastlanmadığının belirtildiği,imza incelemesine ilişkin birlirkişi raporuna göre dosya kapsamındaki onüç adet hizmet erbabı ücret bordrosunda bulunan imzaların davacının eli ürünü olmadığının tespit edildiği, dinlenen bordro tanıklarının davacının çalışma sürelerine ilişkin olarak net beyanda bulunmadıkları, tanıkların bir kısmının davacının 1990 yılından itibaren bir kısmının ise 1996 yılından itibaren davalının murisi M.. O.. yanında çalışmaya başladıklarını beyan ettikleri anlaşılmaktadır.
Kabule görede; davanın kısmen kabul edilmiş olmasına rağmen kabul gibi davalılar lehine vekalet ücretine ve yargılama giderlerine hükmedilmemesi hatalı olmuştur.
Yapılacak iş; ilk işveren olan muris M.. O..’ın bütün mirasçılarını davaya usulüne uygun olarak dahil etmek,işverenlerin(muris M.. O.. ve davalı D.. O..) adlarına kayıtlı bulunan işyeri tescil dosyaları ve bu işyerlerinin Kurum nezdindeki ihtilaf konusu döneme ait dönem bordroları celp edilerek, tespiti istenen dönemde çalışması bulunan diğer bordro tanıklarının adresini Sosyal Güvenlik Kurumu ve zabıta marifetiyle araştırıp, tespit ederek bu tanıkları dinlemek, bordrolarda adı geçen kişilerin adreslerinin tespit edilememesi veya bunların tanıklığıyla yetinilmediği taktirde, SGK ilgili il müdürlüğünden, gerekirse zabıta, vergi dairesi ve meslek odası aracılığı ve muhtarlık marifetiyle işyerine o tarihte komşu olan diğer işyerlerinde uyuşmazlık konusu dönemde çalıştığı tespit edilen kayıtlı komşu iş yeri çalışanlarının; yoksa işyeri sahipleri araştırılıp tespit edilerek çalışmanın niteliği ile gerçek bir çalışma olup olmadığı yönünde yöntemince beyanlarını almak, tanık beyanları arasındaki çelişkiyi gidermek ve davacının işe giriş ve çıkış sürelerini net belirlemek ve gerçek çalışma olgusunu somut ve inandırıcı bilgilere dayalı şekilde 506 sayılı Yasanın 2, 6, 9 ve 79/10 maddeleri gereğince ortaya koyduktan sonra sonucuna göre karar vermekten ibarettir.
Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular göz önünde tutulmaksızın eksik inceleme ve araştırma ile yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, tarafların bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacı ve davalılardan D.. O..’a iadesine, 27.11.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.