Yargıtay Kararı 21. Hukuk Dairesi 2013/17654 E. 2014/18002 K. 18.09.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 21. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/17654
KARAR NO : 2014/18002
KARAR TARİHİ : 18.09.2014

MAHKEMESİ : Eskişehir 1. İş Mahkemesi
TARİHİ : 12/07/2013
NUMARASI : 2012/621-2013/836

Davacı, 15/04/1985-31/12/1985 tarihleri arasında Bağ-Kur hizmetinin esas alınarak prim borcunun tespitine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kabulüne karar vermiştir.
Hükmün davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.

K A R A R

Dava, davacının 15.04.1985-31.12.1985 tarihleri arasında zorunlu Esnaf Bağ-Kur sigortalısı olduğunun ve prim borcunu ödemesi gerektiğinin tespiti istemine ilişkindir.
Mahkemece,  davanın kabulüne karar verilmiştir.
Dosyadaki kayıt ve belgelerden, ;davacının 41851201574 bağ-kur nolu  giriş  bildirgesi  üzerine  15.04.1985 tarihinde  başlayan   vergi  kaydına  dayalı  olarak  15.04.1985 tarihinden  geçerli  olmak  üzere  re’sen kayıt  ve  tescilinin   yapıldığı,  ancak davacının 5 yıldan fazla prim ödememesi üzerine tescil tarihi itibariyle sigortalılığının durdurulduğu, davalının prim ödemesi yapmadığı anlaşılmıştır.
17.04.2008 gün ve 5754 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanunun 73. maddesi ile eklenen 5510 sayılı Yasa’nın geçici 17. maddesinde de, kendi adına ve hesabına bağımsız çalışanlarla tarımda kendi adına ve hesabına bağımsız çalışanlardan, 1479 ve 2926 sayılı Yasalara göre tescilleri yapıldığı halde, bu maddenin yürürlük tarihi itibarıyla beş yılı aşan süreye ilişkin prim borcu bulunanların, bu sürelere ilişkin prim borçlarını, prim borçlarının ödenmesine ilişkin Kurumca çıkarılacak genel tebliğin yayımı tarihini takip eden aybaşından itibaren 6 ay içerisinde ödememeleri halinde, prim ödemesi bulunan sigortalıların daha önce ödedikleri primlerin tam olarak karşıladığı ayın sonu itibarıyla, prim ödemesi bulunmayan sigortalıların ise tescil tarihi itibarıyla sigortalılığının durdurulacağı, prim borcuna ilişkin süreler sigortalılık süresi olarak değerlendirilemeyeceği ve bu sürelere ilişkin Kurum alacakları takip edilmeyeceği, Kurum alacakları arasında yer verilmeyeceği, ancak, sigortalı ya da hak sahipleri daha sonra müracaatları tarihindeki 80. maddenin ikinci fıkrasına göre belirlenecek prime esas kazanç tutarı üzerinden hesaplanacak borç tutarının tamamını, borcun tebliğ tarihinden itibaren üç ay içinde ödedikleri takdirde, bu süreler sigortalılık süresi olarak değerlendirileceği düzenlenmiştir.
14.01.2009 tarihinde Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 5510 sayılı Yasa Gereğince Kendi Adına Ve Hesabına Bağımsız Çalışanlardan 5 Yılı Aşan Süreye İlişkin Prim Borcu Bulunanlar İçin Yapılacak İşlemler Hakkında Tebliğin “Kapsamda bulunan sigortalılar” başlıklı (A) maddesinin 1. bendine göre, 02.09.1971 tarihli, 1479 sayılı ve 17.10.1983 tarihli, 2926 sayılı Kanunlara göre tescilleri yapıldığı halde 30.04.2008 tarihi itibarıyla beş yılı aşan süreye ilişkin prim borcu bulunan sigortalılarla bunların hak sahipleri söz konusu Geçici 17. madde hükümlerinden yararlanabilirler.
Kanunların geriye yürümesi konusunda mevzuatımızda genel bir düzenleme bulunmamaktadır. İlke olarak her yasa yürürlüğe girdiği andan itibaren derhal hukuksal sonuçlarını doğurmaya başlar. Bunun doğal sonucu da yasaların yürürlüğe girmelerinden önceki olayları etkilemeyeceği, başka bir anlatımla geriye yürümeyeceklerdir. Ancak devam eden uyuşmazlıklarda, tamamlanmamış hukuki durumlara yeni yasa veya düzenleyici kural “derhal yürürlüğe girme” niteliği nedeniyle uygulanacak ve hukuki sonuçlarını doğuracaktır. Bu gibi durumlarda kanunların geriye yürümesi değil ani etkisi söz konusudur. Sosyal güvenlik hukukunun ilgi alanı kamusal olup otoritesi kamu düzenini ilgilendirmektedir. Bu nedenle sosyal güvenlik hukuku ile ilgili yasalar yürürlüğe girdiği andan itibaren derhal hukuksal sonuçlarını doğurur. Bu açıklamalar karşısında 17.04.2008 gün ve 5754 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanunun 73. maddesi ile eklenen 5510 sayılı Yasa’nın Geçici 17. maddesinin tamamlanmamış hukuki durumlara uygulanacağının kabulü gerekir.
Somut olayda, davacının 15.04.1985-31.12.1985 tarihleri arası vergi kaydına göre sigortalı kabul edildiği ancak 5510 sayılı yasanın geçici 17. maddesi gereğince prim ödemesi olmadığından sigortalılık başlangıç tarihi itibariyle durdurulduğu anlaşılmaktadır.
Ancak, 01.04.2003 ila 5510 sayılı Yasa’nın Geçici 17. maddesinin yürürlüğe girdiği 30.04.2008 tarihleri arasında davacının 5 yılı aşkın süreye ilişkin prim borcunun bulunmasına göre 5510 sayılı Yasa’nın geçici 17. maddesinin getirdiği olanaklardan yararlanarak davacının her zaman bu primleri ödeyerek sigortalılık süresi elde edebileceğine göre, dava konusu sürenin tespitinde davacının hukuki yararı olmadığından davanın reddi gerekirken kabulü bozmayı gerektirmiştir.
Nitekim, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 21.06.2006 gün ve E:2006/21-363, K:2006/466; 28.06.2006 gün ve E:2006/21-485, K:2006/483 sayılı kararları da bu yöndedir.
Mahkemece, açıklanan maddi ve hukuki esaslar gözetilmeksizin yanılgılı değerlendirme ile, yazılı biçimde karar verilmesi, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O halde, davalı Kurum Avukatının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 18/09/2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.