Yargıtay Kararı 21. Hukuk Dairesi 2013/17394 E. 2014/16726 K. 08.09.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 21. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/17394
KARAR NO : 2014/16726
KARAR TARİHİ : 08.09.2014

MAHKEMESİ : Bakırköy 5. İş Mahkemesi
TARİHİ : 17/07/2013
NUMARASI : 2009/743-2013/482

Davacı, davalılardan işverene ait işyerinde 01/06/1998-18/04/2007 tarihleri arasında geçen çalışmalarının tespitine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kabulüne karar vermiştir.
Hükmün davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.

K A R A R

Dava davacının davalı işyeri nezdinde geçen, 01.06.1998-18.04.2007 tarihleri arasındaki SGK’ya bildirilmeyen çalışmalarının tespiti istemine ilişkindir.
Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiştir.
Davanın yasal dayanağını oluşturan 506 sayılı Yasa’nın 79/10. ve 5510 sayılı Yasa’nın 86/9. maddeleri bu tip hizmet tespiti davaları için özel bir ispat yöntemi öngörmemiş ise de, davanın niteliği kamu düzenini ilgilendirdiği ve bu nedenle özel bir duyarlılık ve özenle yürütülmesi gerektiği Yargıtay’ın ve giderek Dairemizin yerleşmiş içtihadı gereğidir.
Bu tür davalarda öncelikle davacının çalışmasına ilişkin belgelerin işveren tarafından verilip verilmediği yöntemince araştırılmalıdır. Bu koşul oluşmuşsa işyerinin gerçekten var olup olmadığı kanun kapsamında veya kapsama alınacak nitelikte bulunup bulunmadığı eksiksiz bir şekilde belirlenmeli daha sonra çalışma olgusunun varlığı özel bir duyarlılıkla araştırılmalıdır.
Çalışma olgusu her türlü delille ispat edilebilirse de çalışmanın konusu, niteliği, başlangıç ve bitiş tarihleri hususlarında tanık sözleri değerlendirilmeli, dinlenen tanıkların davacı ile aynı dönemlerde işyerinde çalışmış ve işverenin resmi kayıtlara geçmiş bordro tanıkları yada komşu işverenlerin aynı nitelikte işi yapan ve bordrolarına resmi kayıtlarına geçmiş çalışanlardan seçilmesine özen gösterilmelidir. Bu tanıkların ifadeleri ile çalışma olgusu hiçbir kuşku ve duraksamaya yer vermeyecek şekilde belirlenmelidir. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 16.9.1999 gün 1999/21-510-527, 30.6.1999 gün 1999/21-549-555- 3.11.2004 gün 2004/21- 480-579 sayılı kararları da bu doğrultudadır.
Dosyadaki kayıt ve belgelerin incelenmesinden; davacı adına 19/10/2007 tarihli davalı işyerince düzenlenmiş olan işe giriş bildirgesi ve 30/05/2009 tarihli işyerinden ayrılış bildirgesinin Kurum kayıtlarına intikal ettiği, davacıya ait hizmet cetvelinde 18/04/2007- 19/10/2007 1161592 sicil no lu dava dışı Mustafa Kılıç ünvanlı işyeri tarafından, bu tarihten(19/10/2007) itibaren de 30/05/2009 tarihine kadar davalı işyeri(1013898 sicil no lu) tarafından davacının SSK lı hizmetinin Kurum’a bildirildiği, davacının 22/11/2001-26/05/2003 tarihleri arasında askerlik görevini yerine getirdiği, 06/04/1995 tarihi itibariyle işyerinin 506 sayılı Yasa kapsamına alınmış olduğu, 1998/2.döneminden 2007/4. ayına kadar olan işyeri dönem bordrosu ile yargılama esnasında alınan bilirkişi raporlarının dosyaya sunulduğu ve sadece davacı tanıklarının dinlenmiş olduğu anlaşılmaktadır.
Somut olaya gelince; mahkemece açıklanan şekilde fiili çalışmanın varlığının yöntemince araştırılmadan sonuca gidildiği ortadadır. Gerçekten ifadesi hükme dayanak alınan davacı tanıklarından M.. Ö..’ün davalı işyerinin kayıtlı işçisi olup, işyerinde 2002/1., 2003/1,2,3. dönemleri ile 2004/1. dönemleri arasında ve 2004/5. ayında sigortalı olduğu, dinlenen diğer tanık N.. Ö..’nin bordrolu tanık olmadığı anlaşılmakla mahkemece salt davacı tanık beyanları ile yazılı şekilde sonuca gidilmiş olması hatalıdır.
Yapılacak iş; davacının tespitini talep ettiği dönemi kapsayan süreler içerisinde dönem bordrolarında adı geçen sair sigortalı kaydı yer alan çalışanları tanık olarak dinlemek, ayrıca bu tanıkların adresleri tespit edilemediği ya da beyanları ile yetinilmediği takdirde, davanın kamu düzenini ilgilendirdiği de dikkate alınarak araştırma genişletilip bu dönemlerde çalışması bulunan komşu işyeri işverenleri ve bu işverenler tarafından çalışmaları Kurum’a bildirilen kimseler ile benzer işi yapan işyerlerinin kayıtlara geçmiş çalışanları zabıta ve kurum kayıtları marifetiyle belirlenip beyanlarına başvurularak tüm deliller birlikte değerlendirilmek suretiyle çıkacak sonuca göre bir karar vermektir.
Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular göz önünde tutulmaksızın eksik inceleme ve araştırma ile yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde davalı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 08/09/2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.