Yargıtay Kararı 21. Hukuk Dairesi 2013/17370 E. 2014/13883 K. 16.06.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 21. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/17370
KARAR NO : 2014/13883
KARAR TARİHİ : 16.06.2014

MAHKEMESİ : İzmir 5. İş Mahkemesi
TARİHİ : 29/07/2013
NUMARASI : 2012/494-2013/407

Davacı, sigortalılık başlangıç tarihinin 02/06/1980 olduğuna, 01/02/2012 tarihinden itibaren yaşlılık aylığına hak kazandığına ve davalı Kurumun çıkardığı muarazanın ortadan kaldırılmasına karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kabulüne karar vermiştir.
Hükmün, davalılardan Kurum vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.

K A R A R

Dava, davacının sigortalılık başlangıç tarihinin 02.06.1980 olduğunun tespiti ile 4.1.2012 tarihli tahsis talebine istinaden 1.2.2012 tarihi itibariyle yaşlılık aylığına hak kazandığının tespiti istemine ilişkindir.
Mahkemece davanın kabulü ile . TC. Kimlik Numaralı, . Sigorta Sicil numaralı, davacı İ.. G..’ün, davalı işveren M. Makine Sanayi Tic. A.Ş.’ye ait 111228.35 numaralı işyerinde 02/06/1980 tarihinde hizmet akdine dayalı olarak asgari ücretle fiilen 1 gün çalıştığı, buna göre sigortalı başlangıç tarihinin 02/06/1980 tarihi olarak kabul edilmesi gerektiğinin ve 04/01/2012 tarihli tahsis talebine istinaden 506 sayılı Yasanın 4759 sayılı yasayla değişik geçici 81/B-b maddesi uyarınca 01/02/2012 tarihinden itibaren yaşlılık aylığı bağlanmasına hak kazandığının tespitine, karar verilmiştir.
Uyuşmazlık, davacının sigortalılık başlangıcının tespitini talep ettiği tarihte çırak olarak çalışıp çalışmadığı noktasında toplanmaktadır.
Öncelikle belirtilmelidir ki, 01.10.2008 tarihinde yürürlüğe giren 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’nun Geçici 7. maddesinde yer alan “Bu Kanun’un yürürlük tarihine kadar 17/07/1964 tarihli ve 506 sayılı, 02/09/1971 tarihli ve 1479 sayılı, 17/10/1983 tarihli ve 2925 sayılı, bu Kanun’la mülga 17/10/1983 tarihli ve 2926 sayılı, 08/06/1949 tarihli ve 5434 sayılı Kanunlar ile 17/07/1964 tarihli ve 506 sayılı Kanun’un geçici 20’nci maddesine göre sandıklara tabi sigortalılık başlangıçları ile hizmet süreleri, fiilî hizmet süresi zammı, itibarî hizmet süreleri, borçlandırılan ve ihya edilen süreler ve sigortalılık süreleri tabi oldukları kanun hükümlerine göre değerlendirilir.” hükmü uyarınca, davanın yasal dayanağı mülga 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu’nun 3, 79 ve 108. maddeleridir.
506 sayılı Kanun’un 2’nci maddesine göre sigortalılık niteliği, hizmet akdinin kurulması ve 6’ncı madde gereğince çalışmaya başlanması ile edinilir. Aynı Kanun’un “Sigortalı Sayılmayanlar” başlıklı 3/II-B maddesinde; “Özel kanunda tarifi ve nitelikleri belirtilen çıraklar hakkında, çıraklık devresi sayılan süre içinde analık, malullük, yaşlılık ve ölüm sigortaları ile bu Kanun’un 35’inci maddesi hükümleri uygulanmaz.” hükmü öngörülmüştür.
Atıf yapılan ve dava konusu dönemde yürürlükte bulunan özel kanun olan 3308 sayılı Mesleki Eğitim Kanunu’nun 3. maddesi, çırağı; “çıraklık sözleşmesi esaslarına göre bir meslek alanında mesleğin gerektirdiği bilgi, beceri ve iş alışkanlıklarını iş içerisinde geliştirilen kişi” olarak tanımlanmıştır.
Anılan Kanun’un “Çıraklık Şartları” başlıklı 10’uncu maddesine göre çırak olabilmek için,
a)14 yaşını doldurmuş, 19 yaşından gün almamış olmak. (Bu bentte yer alan “onüç yaşını” ibaresi, 16/8/1997 tarih ve 4306 sayılı Kanun’un 6 ncı maddesiyle “ondört yaşını” olarak değiştirilmiştir.)
b)En az ilköğretim okulu mezunu olmak.
c)Bünyesi ve sağlık durumu gireceği mesleğin gerektirdiği işleri yapmaya uygun olmak gerekmektedir.
Ancak, 19 yaşından gün almış olanlardan daha önce çıraklık eğitiminden geçmemiş olanlar, yaşlarına ve eğitim seviyelerine uygun olarak düzenlenecek mesleki eğitim programlarına göre çıraklık eğitimine alınabilir. Kanun’un 13’ncü maddesi hükmüne göre ise; “Bu Kanun’un uygulandığı yer ve meslek dallarında 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun çıraklık sözleşmesine dair hükümleri ile 18 yaşını doldurduktan sonra sözleşmesi devam eden çıraklar hakkında 1475 sayılı İş Kanunu’nun, İşçi Sağlığı ve Güvenliği başlıklı beşinci bölümünde yer alan hükümleri dışındaki hükümler uygulanmaz.”
Bu hükümler çerçevesinde taraflar arasındaki ilişkinin niteliği belirlenirken, başka bir ifade ile, davacının uyuşmazlığa konu dönemde çırak olup olmadığına karar verilirken, çalışma ilişkisine bakılmalıdır.
Gerçekten de çıraklık sözleşmesinde, akdi ilişkinin üstün niteliği çalışma olgusu değil, sigortalıya bir meslek ve sanatın öğretilmesidir. Ancak çırak, işyerinde üretimle ilgili çalışmalara bilfiil katılıyor, meslek ve sanat eğitimi arka planda tutuluyorsa, bu durumda çıraklık ilişkisinden söz edilemeyecektir.
Sözü edilen öğrencilerin sigortalı sayılmamaları, “tatbiki mahiyetteki yapım ve üretim işleri” nin gördükleri öğrenimin doğal bir gereği olmasından ötürüdür. Bir başka anlatımla, bu işler -SSK anlamında sigortalı işçilerin gördükleri iş görünümünde bulunsalar bile- belirgin olarak öğrenim çevresine girmektedir. Bu bakımdan, bu gibi durumlarda, esasen bir hizmet akdinin varlığından söz edilemeyeceği için sigortalılık niteliği edinme hali de söz konusu değildir (Mustafa Çenberci, Sosyal Sigortalar Kanunu Şerhi; Ankara, 1977 Baskı, s;130).
Öte yandan, 3308 sayılı Kanun’un 13. maddesinde, işyeri sahibinin çırağı çalıştırmaya başlamadan önce bunların velisi veya vasisi veya reşit ise kendisi ile yazılı çıraklık sözleşmesi yapma zorunluluğundan bahsedilmekte ise de, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 11.06.2003 gün ve 2003/21-412 E. 2003/405 K. sayılı kararında da belirtildiği üzere, yazılı çıraklık sözleşmesinin bulunmaması çıraklık ilişkisinin oluşumu bakımından geçerlilik koşulu sayılmamaktadır. Yazılı sözleşme bulunmadığı durumlarda da işyeri çalışma düzeni çalıştırılan kişinin yaşı, aldığı ücret, mesleği öğrenme gibi unsurlar dikkate alınarak sonuca gidilmelidir.
Görüldüğü üzere, davanın yasal dayanağını oluşturan 506 sayılı Kanun’un 3/II-B bendine göre; özel kanunda nitelikleri belirtilen çıraklar, çıraklık devresi sayılan süre içerisinde malullük yaşlılık, ölüm sigortaları hükümlerine tabi olamazlar ve bu hükmün sonucu belirtilen sürelerin sözü edilen Kanun’un 108. maddesinde belirtilen sigortalılık başlangıcı olarak kabul edilemez (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 02.07.2003 gün ve 2003/21-464 E. 2003/444 K. sayılı kararı).
Dosyadaki kayıt ve belgelerden; 01/01/1967 doğumlu davacının 02/06/1980 tarihli davalı işyerince verilmiş ilk işe giriş bildirgesinin 04/06/1980 tarihinde Kurum kayıtlarına intikal ettiği, davacının bir sonraki 02/03/1981 tarihli işe giriş bildirgesinin dava dışı F. Elektrik Motor Makine San.Tic.A.Ş. tarafından Kurum’a verilmiş olup bildirgede “çırak” ibaresinin yer aldığı, davalı işyerinin 01/09/1978 tarihinde 506 sayılı Kanun kapsamına alınmış olduğu, 1979/IV.- 1980/II. dönem bordrolarının getirtildiği, 1980/II. dönem bordrosunda davacı adına Haziran ayı içerisinde 28 gün hizmet bildiriminde bulunulduğu ancak dönem bordrosunun “malüllük,yaşlılık ve ölüm sigortasına tabi olmayanlar” bölümü işaretlenerek bordronun “çıraklar için” düzenlendiğinin ayrıca belirtilmiş olduğu, davacının 04/01/2012 tarihli tahsis talebi ile yaşlılık aylığı talebinde bulunduğu, bu talebin Kurum’un 24/01/2012 tarihli işlemi ile sigortalının işe girişinin 02/06/1980 tarihi olmakla birlikte, çalışmalarının çırak olarak kayıtlara geçmiş olmasından dolayı reddedildiğinin bildirildiği, yargılama esnasında bordro tanıklarının dinlendiği, bilirkişi raporunun dosyaya sunulduğu anlaşılmaktadır.
Somut olayda; 01/01/1967 doğumlu davacının M.-S. Mak.San. ve Tic.A.Ş. ünvanlı ve 111228.33-04 sicil numaralı işyerinde işe girdiğine ilişkin 02/06/1980 tarihli işe giriş bildirgesi Kurum kayıtlarına 18.06.1980 tarihinde 406110 varide no ile intikal etmiş ve davacı bu bildirgeye istinaden sigortalılık başlangıç tarihinin tespiti talebinde bulunmuş ise de dinlenen tanıklar davacının çırak olarak çalışmadığına , üretime yönelik çalıştığını iddia etse de, 13(on üç) yaşındaki davacının hayatın olağan akışına uygun olarak 02.06.1980 tarihinde hizmet akdiyle değil, çıraklık sözleşmesi ile çalıştığını kabul etmek gerekmektedir.
Yapılacak iş; davacının sigortalılık başlangıç tarihinin tespitine ilişkin istemini yukarıdaki açıklamalar kapsamında reddetmek ve tespit edilen verilere göre yaşlılık aylığının şartlarının oluşup oluşmadığını araştırmak ve çıkan sonuca göre karar vermekten ibarettir.
Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davalı Kurum’un bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 16/06/2014 günlü oturumda oybirliği ile karar verildi.