Yargıtay Kararı 21. Hukuk Dairesi 2013/17270 E. 2014/9228 K. 28.04.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 21. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/17270
KARAR NO : 2014/9228
KARAR TARİHİ : 28.04.2014

MAHKEMESİ : Denizli 1. İş Mahkemesi
TARİHİ : 17/07/2013
NUMARASI : 2012/168-2013/508

Davacı, yetim aylıklarının yersiz ödendiğine ilişkin Kurum işleminin iptaliyle borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme, ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kabulüne karar vermiştir.
Hükmün, davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.

K A R A R

Dava, boşandığı eşi ile yeniden evlenen davacının 01/10/2008 tarihinden beri aldığı ölüm aylıklarının, 5510 sayılı Kanunun 56/2 fıkrası uyarınca yersiz ödeme olarak kabul edilmesi ile davacıdan tahsiline ilişkin kurum işleminin iptali ve davacının borçlu olmadığının tespiti istemine ilişkindir.
Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir.
Davanın, yasal dayanağı 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun 56’ncı maddesinin ikinci fıkrasıdır. Fıkrada “Eşinden boşandığı halde, boşandığı eşiyle fiilen birlikte yaşadığı belirlenen eş ve çocukların, bağlanmış olan gelir ve aylıkları kesilir. Bu kişilere ödenmiş olan tutarlar, 96’ncı madde hükümlerine göre geri alınır.” düzenlemesine yer verilmiştir. Anılan madde 01.10.2008 tarihinde yürürlüğe girmiştir. 5510 sayılı Yasanın 56 maddesinin Anayasaya aykırı olduğu gerekçesiyle iptali istemiyle Anayasa Mahkemesi’ne yapılan 2009/86 Esas numaralı başvurunun, 28.04.2011 tarihinde verilen karar ile reddedilmiştir.
Dosyadaki kayıt ve belgelerden, davacının, 06/04/2001 kesinleşme tarihli ilam ile eski eşinden boşandığı, 31/05/2011 tarihinde ise boşandığı eşi ile yeniden evlendiği, 08/04/2003 tarihinde yaptığı başvuru sonucunda davalı kurum tarafından davacıya 2003 yılında ölen babasından dolayı ölüm aylığı bağlandığı anlaşılmış, davalı Kurum tarafından A. Mahallesi muhtarı A. K. adı ile verilen ihbar dilekçesi üzerine başlatılan tahkikat sonucu düzenlenen 30/11/2011 tarihli kontrol memuru raporunda, davacı ve boşandığı eşinin kayıtlı yerleşim yerleri araştırılarak, halihazırda ikisinin de A. Mah. .. Sk. No:.. D. adresinde kayıtlı olduğu tespit edilmiş, mahalle muhtarı Ayten Kunduracı ile yapılan görüşmede, söz konusu ihbar dilekçesini kendisinin vermediğini, dilekçe altındaki imzanın kendisine ait olmadığını, kayıtlara göre eski eş ve oğlu Harun’un belirtilen adreste kayıtlı göründüğünü, davacının ise mahallede kaydının olmadığını, bu kişileri tanımadığını beyan ettiği; davacının bir dönem kayıtlı olduğu 15 Mayıs Mah. muhtarı S. O.’nun da benzer şekilde davacının belirtilen adreste kayıtlı olduğunu, kendisini tanımadığını bildirdiği görülmüş, davacının kayıtlardaki yerleşim yeri olan .. M. Mah. .. Sk. No:.. D.adresine gidildiğinde, burada muhkim M. K. ile yapılan görüşmede, 2006 yılından beri kendisine ait olan bu dairede oturduğunu, davacının kısa süreliğine kendisi ile aynı evde kaldığını, şuan ise Bursa’da yaşayan oğlunun yanına gittiğini bildirmiş olup; davacının yengesi H.. H.. ise davacının K. Ş.Caddesinde oturduğunu ve boşandığı eşinden hiçbir zaman ayrılmadığını, evin 1. katında kayınvalidesinin, 4. katında ise kendisinin oğlu ve eşi ile oturduğunu beyan etmiştir. Adres kayıtları incelendiğinde davacı ve boşandığı eşinin yeniden evlendikleri tarihe kadar adres kayıtlarında çakışma olmadığı anlaşılmış, mahkemesince yaptırılan 12/04/2013 tarihli kolluk araştırmasında, A. Mahallesindeki adreste davacı ve boşandığı eşinin aynı çatı altında birlikte yaşadıkları, bir süre eski eşin bu adreste görünmediği, sonraları aynı çatı altında yaşamaya devam ettikleri bildirilmiş olup, seçmen kayıtlarına göre, davacı ve boşandığı eşinin 17/11/2008-06/01/2009 tarihleri arasında D. Mh. No:1/14 adresinde kayıtlı göründükleri anlaşılmıştır. Davacının açıkça husumet iddiasında bulunmadığı yengesi olan H.. H..’ın mahkeme huzurunda tanık sıfatı ile alınan beyanında; davacının eski eşi ile boşandıktan sonra birlikte yaşamaya devam ettiğini, davacı ile aralarında kırgınlık olduğu dönemde davacı ile aynı apartmanda oturan davacının kayınvalidesi ve eltisi ile görüştüğünü, bu nedenle birlikte yaşadıklarını bildiğini ifade etmiş; davacı tanıklarının ise davacı ve esik eşinin boşanma sonrası fiilen birlikte yaşamadıklarını, davacının yeniden evlenene kadar Bursa’daki oğlunun yanında kaldığını beyan ettikleri görülmüştür.
5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun 59/2. maddesinde “Kurumun denetim ve kontrol ile görevlendirilmiş memurlarının görevleri sırasında tespit ettikleri Kurum alacağını doğuran olay ve bu olaya ilişkin işlemler, yemin hariç her türlü delile dayandırılabilir. Bunlar tarafından düzenlenen tutanaklar aksi sabit oluncaya kadar geçerlidir.” hükmü yer almaktadır.
Somut olayda, kontrol memuru raporuna göre davacının kayıtlı gözüktüğü yerleşim yerinde halihazırda oturmadığının tespit edilmesi, davacının açıkça husumet iddiasında bulunmadığı yengesi H.. H..’ın kontrol memuruna verdiği ifade de ve mahkeme huzurunda tanık sıfatı ile alınan beyanında davacı ve boşandığı eşinin boşandıkları dönemde de fiilen birlikte yaşadıklarını bildirmesi, mahkemesince yaptırılan 12/04/2013 tarihli kolluk araştırmasında davacı ve boşandığı eşinin A. Mah.de fiilen birlikte yaşadıklarına ilişkin tespitlere yer verilmesi, seçim kayıtlarında davacı ve boşandığı eşinin 17/11/2008- 06/01/2009 tarihleri arasında aynı adreste kayıtlı görünmeleri, yeniden evlenmeleri hususları birlikte göz önüne alındığında; davacı ve eski eşinin, boşanma sonrasında da birlikte yaşamaya devam ettikleri sabit olup, 5510 sayılı yasanın 59/2. maddesi gereğince Kurumun denetim ve kontrol ile görevlendirilmiş memurları tarafından düzenlenen tutanak içeriğinin de aksi ispat edilemediğinden, davanın reddi gerekirken mahkemece davanın kabulüne karar verilmesi; usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O halde, davalı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 28/04/2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.