YARGITAY KARARI
DAİRE : 21. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/17078
KARAR NO : 2014/15879
KARAR TARİHİ : 01.07.2014
MAHKEMESİ : Konya 2. İş Mahkemesi
TARİHİ : 18/07/2013
NUMARASI : 2010/107-2013/545
Davacı, davalılardan işverene ait işyerinde geçen çalışmalarının ve maaşının tespitiyle Kurum kayıtlarının düzeltilmesine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kısmen kabulüne karar vermiştir.
Hükmün taraf vekillerince temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.
K A R A R
1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillere, hükmün dayandığı gerektirici nedenlere göre tarafların şağıdaki bendin kapsamı dışındaki diğer temyiz itirazlarının reddine,
2-Dava; davacının davalı işyerinde 29.11.1997 – 25.10.2007 tarihleri arasındaki çalışmalarının ve maaşının tespiti istemine ilişkindir.
Mahkemece, davacının 29.11.1997 – 02.05.2001 tarihleri arası için olan talebinin reddine, 03.05.2001 – 15.11.2007 tarihleri arasında davalı işyerinde kesintisiz olarak asgari ücretle çalıştığının ve toplam 677 günün davalı Kurum’a eksik bildirildiğinin tespitine karar verilmiştir.
Dosyadaki kayıt ve belgelerden; mobilya mağazasında çalıştığını beyan eden davacı adına F. B. inşaat işyeri, H. B. Tekstil AŞ ve davalı B. Tekstil İnş….AŞ işyerlerinden 04.05.2001 – 17.01.2007 tarihleri arasında farklı tarihlerde işe giriş bildirgeleri düznelendiği, yine bu işyerleri tarafından davacının 01.03.1999 – 15.11.2007 tarihleri arasındaki kısmi çalışmalarının davalı Kurum’a bildirildiği, ayrıca 5537 numaralı ancak mahkemece araştırılmayan işyerinden de davacının 01.09.1998 – 30.10.1998 tarihleri arsaındaki çalışmalarının davalı Kurum’a bildirildiği, bordrolardan birden fazla kayıtlı çalışan bulunmasına rağmen sadece bir tane tanık dinlenildiği ve bu tanığın davacının çalışmalarını doğruladığı, komşu işyeri tanıklarının araştırılmadığı, dosyada mevcut bordrolara göre; 9173 numaralı işyerinin ilk olarak H.&B… AŞ adına, daha sonra da davalı şirket adına kayıtlı olduğu, ayrıca her iki şirket bordrolarındaki adresin de aynı cadde üzerinde olduğu anlaşılmaktadır.
Davanın yasal dayanağını oluşturan 506 sayılı Yasa’nın 79/10. ve 5510 sayılı Yasa’nın 86/8. maddelerine göre Yönetmelikle tespit edilen belgeleri işveren tarafından verilmeyen veya çalıştıkları Kurum’ca tespit edilemeyen sigortalılar, çalıştıklarını hizmetlerinin geçtiği yılın sonundan başlayarak 5 yıl içerisinde mahkemeye başvurarak alacakları ilam ile ispatlayabilirlerse, bunların mahkeme kararında belirtilen aylık kazanç toplamları ile prim ödeme gün sayıları nazara alınır. Yasa’da yer alan 5 yıllık süre hak düşürücü olup mahkeme tarafından kendiliğinden nazara alınması gerektiği gibi davacının aynı işyerinde çalışmasını sürdürmesinin veya 5 yıllık hak düşürücü süre içerisinde tekrar aynı işyerine girerek çalışmasının, hak düşürücü sürenin işlemesine engel olmayacağı ve hak düşürücü sürenin, kesilmesi ve durmasının mümkün bulunmadığı hukuksal gerçeği de ortadadır.
İşverenin, çalıştırmış olduğu sigortalılara ait hangi belgeleri Kurum’a vermesi gerektiği Yasa’nın 79/1. maddesinde açıkça ifade edildiği üzere yönetmeliğe bırakılmıştır. Atıf yapılan Sosyal Sigorta İşlemleri Yönetmeliği’nin dördüncü kısmında işverence verilecek belgeler düzenlenmiştir. Bunlar, aylık sigorta primleri bildirgesi (SSİYön.Madde16) , dört aylık sigorta primleri bordrosu (SSİYön. Madde 17), sigortalı hesap fişi (SSİY. Yön. Madde 18) vs.dir. Yönetmelik’te sayılan bu belgelerden birisinin dahi verilmiş olması halinde artık Yasa’nın 79/10 (eski 8) maddesinde yer alan hak düşürücü süreden söz edilemez. Yargıtay uygulamasında anılan maddenin yorumu geniş tutulmakta; eğer sayılan belgelerden birisi işveren tarafından verilmişse burada Kurum’un işçinin çalışmasından haberdar olduğu ve artık hizmet tespiti davası için hak düşürücü sürenin varlığından söz edilemeyeceği kabul edilmektedir.
Maddede belirtildiği üzere yönetmelikle tespit edilen belgelerin (işe giriş bildirgesi) verilmesi durumunda hak düşürücü süreden bahsedilemeyeceği gibi çalışmaların sigorta müfettiş raporu ile saptanması durumunda da hak düşürücü sürenin geçtiğinden söz edilemeyeceği açıktır. Bir sigortalının askere gitmeden önce çalıştığı işyerini askerliğe müteakip girmesi durumunda hizmet akdi mecburi hizmet nedeniyle kesilmiş olduğundan artık hak düşürücü sürenin oluştuğundan bahsedilemez. Davacıya ödenen ücretten sigorta primi kesilen hallerde, davacının iş ve sosyal sigorta mevzuatının öngördüğü sigorta hak ve yükümlülüklerini yerine getirmesi nedeniyle Kurum’un Yasa’dan kaynaklanan denetim ve inceleme görevini yapmaması karşısında hak düşürücü sürenin işlemeyeceği kabul edilmelidir.
Davacının sigortalı çalışmalarının Kuruma kısmen bildirildiği hallerde, eksik bildirimlere yönelik olarak açılan davada hak düşürücü süre işlemeyecektir. (Hukuk Genel Kurulu’nun 23.06.2004 gün ve 2004/21-369 E, 2004/371 K. sayılı kararı )
Halen yürürlükte olduğu şekliyle dava açma süresi beş yıl olup hak düşürücü süredir. 506 sayılı Yasa’nın yürürlüğe girdiği tarihte beş yıl olan hak düşürücü süre 20.06.1987 tarih ve 3395 sayılı Kanun’un beşinci maddesiyle on yıla çıkarılmışken, 01.06.1994 tarih ve 3995 sayılı Kanun’un 3. maddesiyle tekrar beş yıla indirilmiştir.
Uyuşmazlık, davacının hizmet tespitine yönelik talebinin hak düşürücü süreye uğrayıp uğramadığı noktasında toplanmaktadır.
Somut olayda; davacının hizmet cetvelinde çalışması bulunan işyerleri arasındaki bağ araştırılmadan ve davacının çalışmalarının kesintili mi yoksa sürekli mi olduğu hiçbir tereddüte mahal bırakmayacak şekilde ortaya konulmadan sonuca gidilmesi isabetsiz olmuştur.
Mahkemece yapılacak iş; davacının hizmet cetvelinde 01.09.1998 – 15.11.2007 tarihleri arasındaki çalışmalarının bildirildiği işyerlerinin dönem bordroları ile ticaret sicil kayıtlarını dosya arasına almak, bordrolardan re’sen seçilecek kişileri dinlemek, zabıta marifeti ile ve davalı Kurum’dan sorularak, talep edilen dönemde davalı işyerine komşu işyeri sahipleri ile bu işyerlerinin kayıtlara geçmiş çalışanlarını tespit ederek dinlemek ve toplanan deliller ışığında, davacının çalışmalarının sürekli mi yoksa kesintili mi olduğunu tereddüte mahal bırakmayacak şekilde tespit ettikten sonra, çalışmaların sürekli olduğu kanaatine varılması halinde hak düşürücü sürenin oluşmayacağını da göz önünde bulundurarak, varılacak sonuca göre hüküm kurmaktan ibarettir.
Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular nazara alınmaksızın eksik araştırma ve inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde tarafların bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacı ve davalılardan B.. Ş..’ne iadesine, 01.07.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.