Yargıtay Kararı 21. Hukuk Dairesi 2013/17022 E. 2014/9233 K. 28.04.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 21. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/17022
KARAR NO : 2014/9233
KARAR TARİHİ : 28.04.2014

MAHKEMESİ : Gaziantep 2. İş Mahkemesi
TARİHİ : 05/07/2013
NUMARASI : 2012/704-2013/434

Davacı, yetim aylığının kesilmesine ilişkin Kurum işleminin iptaline, kesilen aylıkların yeniden bağlanmasına karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kabulüne karar vermiştir.
Hükmün davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.

K A R A R

Dava, boşandığı eşi ile yeniden evlenen davacının 01/10/2008 tarihinden beri aldığı ölüm aylıklarının, 5510 sayılı Kanunun 56/2 fıkrası uyarınca yersiz ödeme olarak kabul edilmesi ile davacıdan tahsiline ilişkin kurum işleminin iptali ve davacının borçlu olmadığının tespiti istemine ilişkindir.
Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir.
Davanın, yasal dayanağı 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun 56’ncı maddesinin ikinci fıkrasıdır. Fıkrada “Eşinden boşandığı halde, boşandığı eşiyle fiilen birlikte yaşadığı belirlenen eş ve çocukların, bağlanmış olan gelir ve aylıkları kesilir. Bu kişilere ödenmiş olan tutarlar, 96’ncı madde hükümlerine göre geri alınır.” düzenlemesine yer verilmiştir. Anılan madde 01.10.2008 tarihinde yürürlüğe girmiştir. 5510 sayılı Yasanın 56 maddesinin Anayasaya aykırı olduğu gerekçesiyle iptali istemiyle Anayasa Mahkemesi’ne yapılan 2009/86 Esas numaralı başvurunun, 28.04.2011 tarihinde verilen karar ile reddedilmiştir.
Dosyadaki kayıt ve belgelerden, davacının, 07/02/2005 kesinleşme tarihli ilam ile eski eşinden TMK.nun 166/3. fıkrası uyarınca anlaşmalı olarak boşandığı, yaptığı başvuru sonucunda davalı kurum tarafından davacıya babasından dolayı ölüm aylığı bağlandığı anlaşılmış, isimsiz telefon ihbar üzerine başlatılan tahkikat sonucu düzenlenen 06/06/2012 tarihli kontrol memuru raporunda, davacının yerleşim yeri kaydının bulunduğu U. Mah. .. nolu sok. No.. Ş./G. adresinde yaşayan oğlu İ. Ç. ile yapılan görüşmede; annesi ve babasının boşandığını, babasının O. Mah.’de yaşadığını bildirdiği, O. Mah. .Sk. No:12/2 Ş./G. adresinde yapılan araştırmada, kapıyı açan kız çocuğunun ninesi ve dedesinin evde olmadığını beyan ettiği görülmüştür. Davacının isminin çevrede Hanife olarak bilinmesi nedeni ile, evin giriş katında oturan ve kiracıları olduğunu beyan eden Ş. D.’in , davacının eşi ile üst katta yaşadığını ifade ettiği; mahkeme huzurunda haklı nedene dayanmaksızını beyanını değiştiren komşu G.. E..’ın ise kontrol memuruna verdiği beyanında davacı ve eşinin birlikte yaşadığını bildirdiği tespit edilmiştir. Adres hareketleri incelendiğinde, davacının, 17/02/2007 tarihli TÜİK sayımında kontrol memuru raporunda eski eşi ile birlikte yaşadığı tespit edilen O. Mahallesindeki adreste kayıtlı göründüğü, kontrol memuru raporu düzenlendikten sonra davacının 26/11/2012 tarihli beyanı ile yerleşim yerini U. Mah. deki adrese naklettiği anlaşılmış olup, mahkemece yaptırılan 19/12/2012 tarihli kolluk araştırmasında ise; davacının en son beyan ettiği U. Mah. . nolu Sk. No:.. Ş./G. adresinde yaşamadığı, bu adreste M. Ç. isimli üçüncü bir kişinin oturduğu, eski eşin O. Mah.deki adreste yaşadığı, davacı ile fiilen birlikte yaşamadıkları belirlenmiştir. Mahkeme huzurunda dinlenen davacı tanıklarının davacı ve eski eşi arasında fiili birlikte yaşamın olmadığını beyan etmelerine rağmen, ifadeler arasında çelişki oluşacak şekilde, birkısmının davacının boşanma sonrası U. Mah.den taşınarak, O. mah. yerleştiğini; birkısmının ise davacının boşanma sonrası U. Mah.de yaşadığını, eski eşin O. Mah.ne taşındığını bildirdikleri görülmüştür.
5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun 59/2. maddesinde “Kurumun denetim ve kontrol ile görevlendirilmiş memurlarının görevleri sırasında tespit ettikleri Kurum alacağını doğuran olay ve bu olaya ilişkin işlemler, yemin hariç her türlü delile dayandırılabilir. Bunlar tarafından düzenlenen tutanaklar aksi sabit oluncaya kadar geçerlidir.” hükmü yer almaktadır.
Somut olayda, kontrol memuru raporunda beyanına başvurulan komşuların davacı ve eski eşinin boşandıklarından haberdar olmamaları ve birlikte yaşadıklarını beyan etmeleri, komşu G.. E..’ın mahkeme huzurunda haklı nedene dayanmaksızın değiştirdiği beyanının hükme esas alınamayacağı hususu, davacının kontrol memuru raporu düzenlendikten sonra eski eşi ile birlikte yaşadıkları tespit edilen O. Mah.deki yerleşim yerini, U. mah.deki adrese naklekmesi, kolluk araştırmasında davacının adresini naklettiği U. Mahallesindeki yerleşim yerinde yaşamadığının saptanması, davacı tanıklarının, davacının ve boşandığı eşinin boşanma sonrası yerleşim yerlerine ilişkin birbiri ile çelişir şekilde beyanda bulunmaları hususları birlikte göz önüne alındığında; davacı ve eski eşinin, boşanma sonrasında da birlikte yaşamaya devam ettikleri sabit olup, 5510 sayılı yasanın 59/2. maddesi gereğince Kurumun denetim ve kontrol ile görevlendirilmiş memurları tarafından düzenlenen tutanak içeriğinin de aksi ispat edilemediğinden, davanın reddi gerekirken mahkemece davanın kabulüne karar verilmesi; usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O halde, davalı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 28/04/2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.