YARGITAY KARARI
DAİRE : 21. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/16822
KARAR NO : 2014/15820
KARAR TARİHİ : 01.07.2014
MAHKEMESİ : Bakırköy 30. İş Mahkemesi
TARİHİ : 09/07/2013
NUMARASI : 2013/211-2013/5
Davacı, davalılardan işverene ait işyerinde geçen çalışmalarının tespitine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kabulüne karar vermiştir.
Hükmün, davalılardan Kurum vekili ve T.. H.. tarafından temyiz edilmesi ve T.. H.. tarafından duruşmalı olarak temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan ve temyiz konusu hükme ilişkin dava, Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 438. maddesinde sayılı ve sınırlı olarak gösterilen hallerden hiçbirine uymadığından Yargıtay incelemesinin duruşmalı olarak yapılmasına ilişkin isteğin reddine karar verildikten sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.
K A R A R
Dava, davacının 17.08.2005-20.05.2006 tarihleri arasında davalıya ait işyerinde doktor olarak geçen ve Kuruma bildirilmeyen çalışmalarının tespitine ve primlerinin 5.000 TL üzerinden ödenmesi gerektiğinin tespiti istemine ilişkindir.
Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir.
Davanın yasal dayanağını oluşturan 506 sayılı yasanın 79. maddesi bu tip hizmet tesbiti davaları için özel bir ispat yöntemi öngörmemiş ise de davanın niteliği kamu düzenini ilgilendirdiği ve bu nedenle özel bir duyarlılık ve özenle yürütülmesi gerektiği Yargıtay’ın ve giderek Dairemizin yerleşmiş içtihadı gereğidir. Bu tür davalarda öncelikle davacının çalışmasına ilişkin belgelerin işveren tarafından verilip verilmediği yöntemince araştırılmalıdır. Bu koşul oluşmuşsa işyerinin gerçekten var olup olmadığı kanun kapsamında veya kapsama alınacak nitelikte bulunup bulunmadığı eksiksiz bir şekilde belirlenmeli daha sonra çalışma olgusunun varlığı özel bir duyarlılıkla araştırılmalıdır. Çalışma olusu her türlü delille ispat edilebilirse de çalışmanın konusu niteliği başlangıç ve bitiş tarihleri hususlarında tanık sözleri değerlendirilmeli, dinlenen tanıkların davacı ile aynı dönemlerde işyerinde çalışmış ve işverenin resmi kayıtlara geçmiş bordro tanıkları yada komşu işverenlerin aynı nitelikte işi yapan ve bordrolarına resmi kayıtlarına geçmiş çalışanlardan seçilmesine özen gösterilmelidir. Bu tanıkların ifadeleri ile çalışma olgusu hiçbir kuşku ve duraksamaya yer vermeyecek şekilde belirlenmelidir. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 16.9.1999 gün 1999/21-510-527, 30.6.1999 gün 1999/21-549-555- 3.11.2004 gün 2004/21- 480-579 sayılı kararları da bu doğrultudadır
Hizmet akdinin unsurları; 1-Hizmetin belirli veya belirli olmayan bir zaman içinde görülmesi, 2-Hizmet akdinin konusu olan edimin işverene ait işyerinde yerine getirilmesi 3-Edimin ifası sırasında işverenin denetim ve gözetimi altında bulunması 4-Edimin ücret karşılığında yapılması ve ücretin zaman esası üzerinden saptanmasıdır. Ücret zaman itibariyle olmayıp yapılan işe göre verildiği takdirde dahi belirli ya da belirli olmayan bir zaman için alınmış veya çalışılmış oldukça hizmet akdi yine mevcuttur.
Baskın olan bilimsel ve yargısal görüşlere göre “zaman” ve “bağımlılık” unsurları hizmet aktinin ayırıcı ve belirleyici özellikleridir. Çalışan kişi Borçlar Kanunu’nun 313. maddesinde öngörülen çerçeve içinde “zaman” ve “bağımlılık” unsurlarını gerçekleştirecek biçinde çalışmaktaysa aradaki çalışma ilişkisi hizmet aktine dayanıyor demektir. Bilindiği gibi zaman unsuru çalışanın iş gücünü belirli, yada belirli olmayan bir süre içinde işverenin buyruğunda bulundurmasını kapsar. Hiç kuşkusuz çalışan bu süre içinde işveren veya vekilinin buyruğu ve gözetimi altında (bağımlı olarak) edimini yerine getirecektir.
Burada sözkonusu olan bağımlılık ise her an ve durumda çalışanı denetleme ve buyruğuna göre edimini yaptırma olanağını işverene tanıyan, çalışanın edimi ile ilgili buyruklar dışında çalışma olanağı, bulamayacağı nitelikte bir bağımlılıktır.
Dosyadaki kayıt ve belgelerden; davacının 2004/1.ay itibariyle M. Sağlık Hizmetleri Ltd. Şti’de hisseli ortak olduğu, İstanbul Tabipler Odası yazısı ile davacının 16.08.2005 tarihinde davalı yanında çalışmaya başladığının, 08.02.2006 tarihinde devam ettiğinin; ancak 18.05.2006 tarihi itibariyle davalı kaydının olmadığının bildirildiği, 2005/11-2007 arası davacının ortağı olduğu M. Sağlık Hizmetleri Ltd. Şti’nden davalıya verilmek üzere sağlık hizmeti açıklamalı kesilmiş faturaların bulunduğu görülmüştür.
Davalı vekili, davacının ortağı olduğu şirket faturası karşılığı davalı hastaneye sağlık hizmeti sunduğunu, davacının davalı ile aralarındaki anlaşma gereğince üroloji alanında dışardan hizmet verdiğini beyan etmiştir.
Somut olayda, davacının davalı işyerinde sürekli mi yoksa belli zamanlarda mı çalıştığı, hizmet akdi unsurlarının oluşup oluşmadığı açıklığa kavuşturulmadan yazılı şekilde eksik inceleme sonucu verilen karar usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
Öte yandan, hükmün gerekçe kısmında aylık ücretin kesin olarak belirlenememesi nedeniyle asgari ücret üzerinden tespite karar verilmesi gerektiği yazılmış iken, hükümde günlük brüt ücret 166,66TL(aylık 5000TL) denilerek çelişki yaratılmıştır.
Yapılacak iş; tüm hastane kayıtları alanında uzman bir bilirkişi ile incelenerek, davacının ortağı olduğu şirket tarafından davalı için kesilmiş faturaların da kıyaslanması sonucu davacının hastanede sürekli mi yoksa belirli zamanlarda mı (hizmet akdi unsurlarından olan zaman ve bağımlılık kavramları gözetilerek) çalıştığı hususu açıklanarak, alınacak bilirkişi raporu sonucuna göre karar vermekten ibarettir.
O halde, davalıların bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ:Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davalılardan T.. H..’ne iadesine, 01.07.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.