Yargıtay Kararı 21. Hukuk Dairesi 2013/16711 E. 2014/16639 K. 08.09.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 21. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/16711
KARAR NO : 2014/16639
KARAR TARİHİ : 08.09.2014

MAHKEMESİ : Çumra Asliye Hukuk (İş) Mahkemesi
TARİHİ : 06/03/2012
NUMARASI : 2009/6-2012/109

Davacı, sigortalılık başlangıç tarihinin 25/07/1978 olduğunun tespitine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kısmen kabulüne karar vermiştir.
Hükmün davalılardan Kurum vekili ve B.. G.. Mirasçısı F.. K.. tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.

K A R A R

1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici nedenlere göre davalıların aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazlarının reddine,
2- Dava, davacının sigortalılık başlangıcının 25/07/1978 tarihi olarak tespiti istemine ilişkindir.
Mahkemece, yazılı olduğu şekilde istemin kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Davanın yasal dayanağını oluşturan 506 sayılı Yasa’nın 108.maddesinin 1.fıkrasında; ” Malullük, yaşlılık ve ölüm sigortalarının uygulanmasında nazara alınacak sigortalılık süresinin başlangıcı, sigortalının, yürürlükten kaldırılmış 5417 ve 6900 sayılı kanunlara veya bu kanuna tabi olarak ilk defa çalışmaya başladığı tarihdir.” hükmü düzenlenmiştir.
Bir kimsenin sigortalı sayılabilmesi için sigortalı işe giriş bildirgesinin varlığı yeterli değildir. Aynı zamanda o kimsenin Yasa’nın belirlediği biçimde (506 sayılı Yasa’nın 2. maddesi ve 5510 sayılı Yasa’nın 4/a maddesi) eylemli olarak çalışması da koşuldur. Bu yön 506 sayılı Yasa’nın 6. maddesi ile 5510 sayılı Yasa’nın 7/a maddesinde ve Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 1999/21-549-555, 2005/21-437-448 ve 2007/21-306-320 sayılı kararlarında da vurgulanmıştır. Bu bakımdan davacının işyerinde eylemli olarak çalışıp çalışmadığının yöntemince araştırılması gerektiği ortadadır.
Bu tür davalar yalnızca bir günlük çalışmanın tespitinden ibaret olarak görülmemeli, bir günlük çalışmanın kabulü ile saptanacak sigortalılık başlangıcının sigortalıya sağlayacağı sigortalılık süresi ile birlikte kazandıracağı haklar dikkate alınmalı ve giriş bildirgesi ile birlikte eylemli çalışmanın bulunup bulunmadığı özellikle belirlenmeli, buna göre dönem bordrosunda yer alan ve davacının talep ettiği tarihte çalışması mevcut tanıklar ile gerektiğinde komşu işyerleri çalışanları olduğu kayıtlarla ya da emniyet yolu ile yaptırılacak araştırma ile belirlenen kimselerin beyanlarına başvurulmalı, sonucuna göre karar verilmelidir.
Dosyadaki kayıt ve belgelerden, davacı adına davalı işveren tarafından 25/07/1978 tarihli işe giriş bildirgesinin Kuruma verildiğinin (Kurum yazısından anlaşılmaktadır) belirtildiği, ancak bildirge aslının veya onaylı örneğinin dosyaya getirtilmediği, bildirgenin verildiği işyerinin 01/02/1976-31/12/1980 tarihleri arası 506 sayılı Yasa kapsamında olduğu, 1978/1 ve 2. dönem bordrolarının getirtildiği, davacı tarafından gösterilen tanığın fiili çalışmayı doğruladığı anlaşılmaktadır.
Somut olayda, işe giriş bildirgesinin aslının veya onaylı örneğinin getirtilmediği, bordro veya komşu işyeri tanıklarının resen tespit edilip dinlenmediği, dinlenen tanık her ne kadar çalışmayı doğrulamış ise de, dönem bordrolarında isminin bulunmadığı dolayısıyla eylemli çalışma olgusunun yeterli ve gerekli bir araştırmayla hiç bir kuşku ve duraksamaya yer bırakmayacak sağlıklı bir biçimde belirlenmediği anlaşılmaktadır.
Yapılacak iş; öncelikle davacı adına verilen işe giriş bildirgesinin aslını veya bir örneğini Kurumdan istemek, dosyadaki dönem bordrolarından tanıkları resen tespit edip dinlemek, bordro tanıklarına ulaşılamadığının anlaşılması halinde bu defa belediye, vergi dairesi, emniyet, muhtarlık gibi kamu kurumlarından komşu işyerlerini sorup tespit ederek, komşu işyeri çalışanlarının veya sahiplerinin beyanlarını almak, sigorta sicil numarasının hangi yılın serilerinden olduğunu Kurumdan sorarak sonucuna göre karar vermekten ibarettir.
Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular göz önünde tutulmaksızın eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davalıların bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davalılardan B.. G.. Mirasçısı F.. K.. iadesine, 08/09/2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.