Yargıtay Kararı 21. Hukuk Dairesi 2013/16663 E. 2014/5225 K. 18.03.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 21. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/16663
KARAR NO : 2014/5225
KARAR TARİHİ : 18.03.2014

MAHKEMESİ : İstanbul 2. İş Mahkemesi
TARİHİ : 20/12/2012
NUMARASI : 2010/184-2012/579

Davacı, iş kazası sonucu maluliyetinden doğan maddi ve manevi tazminatın ödetilmesi davasının yapılan yargılaması sonunda; ilamda yazılı nedenlerle, 83.011,44 TL maddi ve manevi tazminatın yasal faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine ilişkin hükmün süresi içinde temyizen incelenmesi, davacı ve davalı vekillerince istenilmesi ve davacı vekilince de duruşma talep edilmesi üzerine, dosya incelenerek işin duruşmaya tabi olduğu anlaşılmış ve duruşma için 18/03/2014 Salı günü tayin edilerek taraflara çağrı kağıdı gönderilmişti. Duruşma günü, davacı Y.. D.. adına vekili Avukat H.. T.. I..ile karşı taraf vekili Avukat P…Ö… geldiler. Duruşmaya başlanarak hazır bulunan Avukatların sözlü açıklamaları dinlendikten sonra duruşmaya son verilerek aynı gün Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okundu, işin gereği konuşulup düşünüldü, ve aşağıdaki karar tespit edildi.

K A R A R

1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillere, hükmün dayandığı gerektirici nedenlere, temyizin kapsamı ve temyiz nedenlerine göre, tarafların aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki diğer temyiz itirazlarının reddine,
2-Dava 04.05.2000 tarihinde meydana gelen iş kazası sonucu % 18,00 oranında sürekli iş göremezliğe uğrayan sigortalının maddi ve manevi zararlarının giderilmesi istemine ilişkindir.
Mahkemece Borçlar Kanunun 43-44 maddeleri gereğince % 50 oranında takdiri indirim yapılmak suretiyle maddi ve manevi tazminat istemlerinin kısmen kabulüne karar verilmiş ve bu karar süresinde davacı ve davalı vekillerince temyiz edilmiştir.
Davacının iş kazası sonucu % 18,00 oranında sürekli iş göremezliğe uğradığı olayda davacının % 10 davalı işverenin % 90 oranında kusurlu olduğu dosya içeriğinden anlaşılmaktadır.
Gerek mülga B.K’nun 47 ve gerekse yürürlükteki 6098 sayılı T.B.K’nun 56. maddesinde hakimin bir kimsenin bedensel bütünlüğünün zedelenmesi durumunda, olayın özelliklerini göz önünde tutarak, zarar görene uygun bir miktar paranın manevi zarar adı ile ödenmesine karar verebileceği öngörülmüştür. Hakimin olayın özelliklerini göz önünde tutarak manevi zarar adı ile zarar görene verilmesine karar vereceği para tutarı adalete uygun
olmalıdır. Hükmedilecek bu para, zarara uğrayanda manevi huzuru doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer bir fonksiyonu olan özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi, mamelek hukukuna ilişkin zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. O halde, bu tazminatın sınırı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenilen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. 26.06.1966 günlü ve 7/7 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı’nın gerekçesinde takdir olunacak manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden hakim bu konuda takdir hakkını kullanırken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir.
Hakimin bu takdir hakkını kullanırken, ülkenin ekonomik koşulları tarafların sosyal ve ekonomik durumları paranın satın alma gücü, tarafların kusur durumu olayın ağırlığı davacının sürekli iş göremezlik oranı, işçinin yaşı, olay tarihi gibi özellikleri göz önünde tutması, hükmedilecek tutarın manevi tatmin duygusu yanında caydırıcılık uyandıran oranda olması gerektiği de söz götürmez.
Bu ilkeler gözetildiğinde davacı yararına hüküm altına alınan 20.000,00-TL manevi tazminatın fazla olduğu açıkça belli olmaktadır.
Maddi tazminata gelince: Olay tarihinde yürürlükte bulunan Borçlar Kanunun 43. Maddesinde “Hakimin, hal ve mevkiin icabına ve hatanın ağırlığına göre tazminatın suretini ve şümulünün derecesini tayin eyleyeceği,” 44. Maddesinde ise “Mutazarrır olan taraf zarara razı olduğu yahut kendisinin fiili zararın ihdasına veya zararın tezayüdüne yardım ettiği ve zararı yapan şahsın hal ve mevkiini ağırlaştırdığı takdirde hakim, zarar ve ziyan miktarını tenkis yahut zarar ve ziyan hükmünden sarfınazar edebileceği, Eğer zarar kasten veya ağır bir ihmal veya tedbirsizlikle yapılmamış olduğu ve tazmini de borçluyu müzayakaya maruz bıraktığı takdirde hakim, hakkaniyete tevfikan zarar ve ziyanı tenkis edebileceği” düzenlenmiştir. Yürürlükte bulunan Türk Borçlar Kanunun 51-52 maddelerindeki düzenleme de aynı doğrultudadır.
Somut olaya gelince; Tarafların hal ve mevkii, zararın meydana gelmesinde, işverenin %90, işçinin de %10 oranındaki kusurlu davranışlarının etkili olması, tazminatın miktarı ve zararın tazminin borçluyu müzayakaya maruz bırakmayacağının belirgin bulunmasına göre, dava konusu olayda Borçlar Kanununun 43 ve 44. Maddelerinin öngördüğü koşulların oluşmadığı gözetilmeksizin anılan maddelere dayanılarak zarardan hakkaniyet indirimi yapılması usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
Kabul ve uygulama açısından da maddi tazminatın belirlenmesi sırasında maluliyet oranı, kusur oranı ve Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından bağlanan ilk peşin sermaye değeri indirilerek sigortalının alabileceği tazminat miktarı görüldükten sonra, koşulları varsa hakkaniyete uygun bir indirim yapılmak suretiyle tazminatın belirlenmesi gerekirken önce takdiri indirim yapılmak ve daha sonra ilk peşin sermaye değeri indirilerek sıralama hatası sonucu maddi tazminatın noksan belirlenmesi de hatalıdır.
Mahkemece yukarıda açıklanan maddi ve hukuksal olgular dikkate alınmadan, manevi tazminatın takdirinde yanılgıya düşülerek ve özellikle manevi tazminatın fazla takdiri ile koşulları bulunmadığı halde maddi tazminattan takdiri indirim yapılmak suretiyle yazılı şekilde hüküm kurması usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O halde, tarafların bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul olunmalı ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenle BOZULMASINA, davacı davalı yararına takdir edilen 1.100,00 TL duruşma Avukatlık parasının karşılıklı olarak birbirlerine yükletilmesine, temyiz harcının istek halinde davacı ile davalıya iadesine,18.03.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.