Yargıtay Kararı 21. Hukuk Dairesi 2013/16366 E. 2014/7759 K. 14.04.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 21. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/16366
KARAR NO : 2014/7759
KARAR TARİHİ : 14.04.2014

MAHKEMESİ : Kocaeli 5. İş Mahkemesi
TARİHİ : 01/08/2013
NUMARASI : 2012/111-2013/348

Davacı, kesilen yetim aylığının tekrar bağlanmasına, biriken aylıkların faiziyle birlikte tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kabulüne karar vermiştir.
Hükmün davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.
K A R A R
Dava, davacının aldığı ölüm aylığını, 5510 sayılı Kanunun 56/2 fıkrası uyarınca iptal eden kurum işleminin iptali ile aylıkların kesildiği tarihten itibaren yasal faizi ile birlikte yeniden bağlanması ve borçlu olmadığının tespiti istemine ilişkindir.
Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir.
Davanın, yasal dayanağı 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun 56’ncı maddesinin ikinci fıkrasıdır. Fıkrada “Eşinden boşandığı halde, boşandığı eşiyle fiilen birlikte yaşadığı belirlenen eş ve çocukların, bağlanmış olan gelir ve aylıkları kesilir. Bu kişilere ödenmiş olan tutarlar, 96’ncı madde hükümlerine göre geri alınır.” düzenlemesine yer verilmiştir. Anılan madde 01.10.2008 tarihinde yürürlüğe girmiştir. 5510 sayılı Yasanın 56 maddesinin Anayasaya aykırı olduğu gerekçesiyle iptali istemiyle Anayasa Mahkemesi’ne yapılan 2009/86 Esas numaralı başvurunun, 28.04.2011 tarihinde verilen karar ile reddedilmiştir.
Dosyadaki kayıt ve belgelerden, davacının, 06/02/1991 kesinleşme tarihli ilam ile eski eşinden boşandığı, 04/02/1994 tarihinde yaptığı başvuru sonucunda davalı kurum tarafından davacıya 1968 yılında ölen babasından dolayı ölüm aylığı bağlandığı anlaşılmış, davalı Kurum tarafından telefon ile ihbar üzerine başlatılan tahkikat sonucu düzenlenen 21/12/2011 tarihli kontrol memuru raporuna göre; davacı ve boşandığı eşinin, kimlik paylaşım sistemindeki adreslerinin 1991 yılında boşanmalarına rağmen aynı olduğu tespit edilmiş, belirlenen Kerpe mevkii Liman sokak no:62 Kıncıllı Kardıra/Kocaeli adresinde yapılan çevre soruşturmasında, davacının çevrede emekli gümrük müdürünün kızı olarak bilindiği, eşi ve kızı ile birlikte deniz kıyısında bulunan Liman Sokaktaki evlerinde yaşadıkları öğrenilmiş, belirtilen adrese gidildiğinde, evde davacının eski eşi ve kızının bulunduğu görülmüş, sorulduğunda, davacının İzmit’te olduğu bildirilmiş olup, davacının ve eski eşinin ortak çocukları olan Tuğçe beyanında, annesi ve babası ile birlikte 1-2 yıldır bu adreste yaşadıklarını beyan etmiştir. Mahkemesince dinlenen davacı tanığı Taner, davacının kızı Tuğçe’nin babasına çok düşkün olması nedeni ile davacının eski eşini zaman zaman 3-4 günlüğüne evinde ağırladığını, aralarında fiili birlikte yaşamın bulunmadığını beyan etmiiş, davacı ve eski eşinin ortak çocukları Tuğçe de beyanında babasının, 2-3 günlüğüne evlerinde kalıp gittiğini bildirmiş,davacı ile fiilen birlikte yaşamadıklarını belirtmiş, köy muhtarı olan tanık İ.. K.. ve azalar ise davacının eski eşini tanımadıklarını, etraftan sorduklarında eski eşin bazen kızını görmek için davacı ve kızının oturduğu eve gelip gittiğini öğrendiklerini beyan etmişler; kolluk araştırmalarında, davacı ve eski eşinin fiilen birlikte yaşamadığı, eski eşin kızını görmek için yılda bir davacının yaşadığı Kocaeli’ne geldiği bildirilmiştir.
5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun 59/2. maddesinde “Kurumun denetim ve kontrol ile görevlendirilmiş memurlarının görevleri sırasında tespit ettikleri Kurum alacağını doğuran olay ve bu olaya ilişkin işlemler, yemin hariç her türlü delile dayandırılabilir. Bunlar tarafından düzenlenen tutanaklar aksi sabit oluncaya kadar geçerlidir.” hükmü yer almaktadır.
Somut olayda, kontrol memuru tarafından yapılan çevre soruşturmasında davacı ve eski eşin boşandığından çevre sakinlerinin haberdar olmaması, davacı ve eski eşinin, kızları ile birlikte fiilen birlikte yaşadıklarının bildirilmesi; 1991 yılında boşanmalarına rağmen davacı ve eski eşinin kontrol memuru incelemesinin yapıldığı 2011 yılı itibari ile aynı yerleşim yerinde kayıtlı görünmeleri, davacının yerleşim yerine gidildiğinde, evde davacının kızı ve eski eşinin bulunduğunun tespit edilmesi ve davacının kızı Tuğçe’nin 1-2 yıldır bu adreste anne ve babası ile birlikte yaşadığını incelemeyi yapan memura bildirmesi ile davacı tanıklarının, davacı ve eski eşinin çocukları olan Tuğçe’nin babasına düşkünlüğü nedeniyle davacının, eski eşini evinde 3-4 günlüğüne ağırladığına ilişkin beyanlarının, hayatın olağan akışına uygun bulunmaması hususları birlikte göz önüne alındığında; davacı ve eski eşinin, boşanma sonrasında da birlikte yaşamaya devam ettikleri sabit olup, 5510 sayılı yasanın 59/2. maddesi gereğince Kurumun denetim ve kontrol ile görevlendirilmiş memurları tarafından düzenlenen tutanak içeriğinin de aksi ispat edilemediğinden, davanın reddi gerekirken mahkemece davanın kabulüne karar verilmesi; usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O halde, davalı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 14/04/2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.