Yargıtay Kararı 21. Hukuk Dairesi 2013/16279 E. 2013/17364 K. 30.09.2013 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 21. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/16279
KARAR NO : 2013/17364
KARAR TARİHİ : 30.09.2013

MAHKEMESİ :İş Mahkemesi

Davacı, yurtdışında çalışmaya başladığı 24/11/1972 tarihinin Türkiye için de sigortalılık başlangıç tarihi olduğunun tespitine, borçlanmaya hakkı olduğuna karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kabulüne karar vermiştir.
Hükmün, davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.

K A R A R

1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillere, hükmün dayandığı gerektirici nedenlere göre davalı Kurumun aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki diğer temyiz itirazlarının reddine,
2-Dava, davacının Almanya’da rant sigortasına girdiği 24.11.1972 tarihinin ülkemizde sigortalılık başlangıç tarihi olarak tespiti ile davacının yurt dışında Türk vatandaşlığında geçen borçlanmaya esas süreleri borçlanma hakkı bulunduğunun tespiti istemine ilişkindir.
Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir.
5510 sayılı Kanun’un 38.maddesine göre malûllük, yaşlılık ve ölüm sigortalarının uygulanmasında dikkate alınacak sigortalılık süresinin başlangıcı; sigortalının, 5417, 6900, 506, 1479, 2925, 2926, 5434 sayılı Kanunlar ile 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanununun geçici 20 nci maddesi kapsamındaki sandıklara veya 5510 sayılı Kanuna tâbi olarak malûllük, yaşlılık ve ölüm sigortalarına tabi olarak ilk defa kapsama girdiği tarih olarak kabul edilir. Uluslararası sosyal güvenlik sözleşmeleri hükümleri saklıdır.
Bu Kanunun uygulanmasında 18 yaşından önce malûllük, yaşlılık ve ölüm sigortalarına tâbi olanların sigortalılık süresi, 18 yaşını doldurdukları tarihte başlamış kabul edilir. Bu tarihten önceki süreler için ödenen malûllük, yaşlılık ve ölüm sigortaları primleri, prim ödeme gün sayılarının hesabına dahil edilir.
3201 sayılı Kanun’un 17.04.2008 tarih ve 5754 sayılı Kanun ile değişik 5.maddesinin son fıkrasında “Sosyal güvenlik sözleşmesi yapılmış ülkelerdeki hizmetlerini, bu Kanuna göre borçlananların, sözleşme yapılan ülkede ilk defa çalışmaya başladıkları tarih, ilk işe giriş tarihi olarak dikkate alınmaz.” hükmü bulunmakta ise de 02.11.1984 tarihinde imzalanan ve 05.12.1984 tarihli 3241 sayılı Kanunla onaylanıp 01.04.1987 tarihinde yürürlüğe giren ve Anayasa’nın 90.maddesi uyarınca yöntemine göre yürürlüğe girmiş uluslararası sözleşme olarak 3201 sayılı Kanunun 5.maddesinden önce uygulanma önceliğine sahip bulunan 30 Nisan 1964 tarihli Türk Alman Sosyal Güvenlik Sözleşmesine Ek Sözleşmenin 29.maddesinin 4.bendi hükmü uyarınca yurtdışında ilk defa çalışmaya başlanılan tarihin ülkemizde sigortalılık başlangıç tarihi olarak kabul edilmesi gerekmektedir.

Yurtdışında iken fiili (eylemli) çalışması bulunmadığı halde o ülkenin sosyal güvenlik mevzuatına göre yardım niteliğinde ödeme yapılan dönemler ile ev hanımı olarak geçen sürelerin ve prim kesintisi yapılmaksızın yurtdışında eğitim süresi olarak geçen sürelerin Türk Alman Sosyal Güvenlik Sözleşmesine Ek Sözleşmenin 29.maddesinin 4.bendi anlamında yurtdışında geçen çalışma olarak nitelendirilmesi mümkün olmadığından ülkemizde sigortalılık başlangıç tarihi olarak kabul edilmesi mümkün değildir.
Somut olayda, davacının 24.11.1972-31.12.1983 tarihleri arasında “Gebelik/Analık Koruması (Schwangerschaft/Mutterschutz) ” ve “çocuk yetiştirme (Pflichtbeitragszeit für Kindererziehung)” nedeniyle sigorta kapsamına alındığı ve bu dönemde fiili çalışmasının bulunmadığı, 01.01.1956 doğumlu davacının fiili çalışmasının 18 yaşını ikmal etmesinden sonra 26.4.1995 tarihinde başladığı anlaşılmaktadır.
Mahkemece, yukarıda yer alan maddi ve hukuki olgular gözetilerek davacının Almanya’da fiili (eylemli) çalışmasının başladığı 26.4.1995 tarihinin ülkemizde sigortalılık başlangıç tarihi olarak kabulüne karar verilmesi gerekirken yerinde olmayan gerekçe ile yazılı biçimde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
Ne var ki bu yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden HUMK’un 438/7. maddesi uyarınca hüküm bozulmamalı, düzeltilerek onanmalıdır.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle hüküm fıkrasının tümden silinerek yerine,
“1-Davanın KISMEN KABULÜ ile,
A) Davacının yurt dışındaki çalışması nedeniyle ülkemizde sigortalılık başlangıç tarihinin “26.4.1995” olarak tespitine, fazla istemin reddine,
B) Davacının yurt dışında 18 yaşını doldurduktan sonra Türk vatandaşı iken geçen ve belgelendirilen sigortalılık süreleri ve bu süreleri arasında veya sonunda her birinde bir yıla kadar olan işsizlik süreleri ile ev kadınlığı sürelerinden istediği kadarını talep tarihinde Türk vatandaşı olmak şartı aranmaksızın 3201 sayılı Yasa hükümleri doğrultusunda borçlanabileceğinin TESPİTİNE
C) Aksine Kurum işleminin İPTALİNE,
2-Davalı Kurum harçtan muaf olduğundan davacının peşin yatırdığı başvuru ile karar ve ilam harcının kararın kesinleşmesinden sonra talebi halinde davacıya iadesine,
3-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince davanın kısmen kabulü nedeniyle 1.320,00 TL avukatlık ücretinin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,
4-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince davanın kısmen reddi nedeniyle 1.320,00 TL avukatlık ücretinin davacıdan alınarak davalı Kuruma ödenmesine,
5-Davacı tarafından yapılan 320,00 TL yargılama giderinden kabul ve ret oranına göre takdiren 240,00 TL ‘lik bölümünün davalı Kurumdan alınarak davacıya ödenmesine,
6-Artan gider avansının kararın kesinleşmesinden sonra talebi halinde yatıran tarafa iadesine, ” rakam ve sözcüklerinin yazılmasına ve hükmün bu düzeltilmiş şekli ile ONANMASINA, 30.09.2013 gününde oybirliğiyle ile karar verildi.