Yargıtay Kararı 21. Hukuk Dairesi 2013/16178 E. 2014/3088 K. 25.02.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 21. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/16178
KARAR NO : 2014/3088
KARAR TARİHİ : 25.02.2014

MAHKEMESİ : Çorlu 1. İş Mahkemesi
TARİHİ : 23/05/2013
NUMARASI : 2009/980-2013/509

Davacı, iş kazası sonucu maluliyetinden doğan maddi ve manevi tazminatın ödetilmesi davasının yapılan yargılaması sonunda; ilamda yazılı nedenlerle 487.781.23.-TL. maddi ve manevi tazminatın yasal faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine ilişkin hükmün süresi içinde temyizen incelenmesi davacılar ve davalılar vekillerince istenilmesi ve davalılardan U.. Sınai Yapı Ve Tic.A,Ş. vekilince de duruşma talep edilmesi üzerine dosya incelenerek işin duruşmaya tabi olduğu anlaşılmış ve duruşma için 25/02/2014 Salı günü tayin edilerek taraflara çağrı kağıdı gönderilmişti. Duruşma günü davalılardan U.. Sınai Yapı Ve Tic.A.Ş. vekili Avukat … ile karşı taraf vekili Avukat … geldiler. Diğer davalı ve ihbar olunan adına gelen olmadı. Duruşmaya başlanarak hazır bulunan Avukatların sözlü açıklamaları dinlendikten sonra duruşmaya son verilerek aynı gün Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okundu, işin gereği konuşulup düşünüldü, ve aşağıdaki karar tesbit edildi.

K A R A R

1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillere, hükmün dayandığı gerektirici nedenlere, temyizin kapsamına ve temyiz nedenlerine göre, tarafların aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki diğer temyiz itirazlarının reddine,
2-Dava 06.09.2007 tarihinde meydana gelen iş kazası sonucu yardıma muhtaç % 100,00 oranında sürekli iş göremezliğe uğrayan sigortalının maddi ve manevi tazminat istemi ile eş ve çocuklarının maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
Mahkemece davacı K.. T..’nin kaddi tazminat isteminin kabulüne, eş ve çocukların maddi tazminat istemlerinin reddine, kazalı ile eşi ve çocuklarının manevi tazminat istemlerinin ise kısmen kabulüne karar verilmiş ve bu karar süresinde davacı ve davalılar vekillerince temyiz edilmiştir.
Mahkemenin ağır bedensel zarar gören sigortalının yakınlarının da manevi tazminata hak kazanacağının kabulü isabetlidir. Ancak davacılar yararına manevi tazminatın takdirinde yanılgıya düşülerek manevi tazminatların çok az takdir edilmesi isabetsiz olduğu gibi sigortalının maddi tazminatına karar verilirken bakım giderinin belirlenmesine hataya düşüldüğü görülmektedir.
Davacıların eşi ve babası olan sigortalının iş kazası sonucu yardıma muhtaç bir şekilde % 100,00 oranında sürekli iş göremezliğe uğradığı olayda sigortalının % 20 davalı asıl ve alt işverenlerin ise toplam olarak % 80 oranında kusurlu olduğu dosya içeriğinden anlaşılmaktadır.
Olay tarihinde yürürlükte bulunan Borçlar Kanununun 47. maddesine göre manevi tazminat isteme hakkı doğrudan doğruya cismani zarara uğrayan kişiye aittir. Yansıma yoluyla aynı eylem nedeniyle manevi üzüntü duyanlar manevi tazminat isteyemezler. Ancak cismani zarar kavramına (B.K.46 ve 47) ruhsal bütünlüğün ihlali sinir bozukluğu veya hastalığı gibi hallerin girdiği bu maddelerde sadece maddi sağlık bütünlüğünün değil ruhsal ve sinirsel bütünlüğünde korunduğu öğretide ve Yargıtay kararlarında kabul edilmektedir. Öyleyse bir kişinin cismani zarara uğraması sonucunda, onun (ana. baba. karı. Koca,evlat gibi) yakınlarından birinin de aynı eylem nedeniyle hukuken korunan ruhsal ve sinirsel sağlık bütünlüğü bozulmuşsa onlarında manevi tazminat isteyebilecekleri kabul edilmelidir. Bu durumda olanların zararları ile haksız eylem arasında uygun illiyet bağı mevcut olduğundan yansıma yoluyla değil, doğrudan zarara uğrama söz konusudur. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 26.4.1995 gün ve 1995/ 11-122,1995/430 23.9.1987 gün ve E.1987/9-183 K.1987/655 sayılı kararları da aynı esaslara dayanmaktadır. Nitekim yürürlükte bulunan Türk Borçlar Kanunun 56/2 maddesi ile de bu konuda düzenleme yapılarak “Ağır bedensel zarar görenin yakınlarına da manevi tazminat verilebileceği” hükme bağlanmıştır. Açıklanan nedenlerle yardıma muhtaç %100 oranında zarar gören sigortalının yakınları yararına manevi tazminat takdiri isabetlidir.
Hüküm altına alınan manevi tazminatın miktarına yönelik temyizlere gelince: Gerek mülga B.K’nun 47 ve gerekse yürürlükteki 6098 sayılı T.B.K’nun 56. maddesinde hakimin bir kimsenin bedensel bütünlüğünün zedelenmesi durumunda, olayın özelliklerini göz önünde tutarak, zarar görene, Yargıtay uygulamaları ve TBK’nun 56/son maddesi ile de ağır bedensel zarar görenin yakınlarına da uygun bir miktar paranın manevi zarar adı ile ödenmesine karar verebileceği, öngörülmüştür. Hakimin olayın özelliklerini göz önünde tutarak manevi zarar adı ile zarar görene verilmesine karar vereceği para tutarı adalete uygun olmalıdır. Bedensel bütünlük eş deyişle vücut bütünlüğü kavramının fizik bütünlük yanında ruhsal bütünlüğü ve sağlığı da kapsadığı tartışmasızdır. Olayın özelliklerinin neler olduğu 22.6.1966, 7/7 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında açıklanmıştır. Bunlar her olayda değişebilir. Bu nedenle hakiminin kararında bu özellikleri objektif ölçülere göre göstermesi gerekir.
Manevi tazminatın tutarını belirleme görevi hakimin takdirine bırakılmış ise de hükmedilen tutarın uğranılan manevi zararla orantılı, duyulan üzüntüyü hafifletici olması gerekir.
Hakimin bu takdir hakkını kullanırken, ülkenin ekonomik koşulları, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, paranın satın alma gücü, tarafların kusur durumu, olayın ağırlığı, davacının sürekli iş göremezlik oranı, işçinin yaşı, olay tarihi gibi özellikleri göz önünde tutması, bunun yanında olayın işverenin sağlığı ve güvenliği önlemlerini yeterince alınmamasından kaynaklandığı da gözetilerek gelişen hukuktaki yaklaşıma da uygun olarak tatmin duygusu yanında caydırıcılık uyandıran oranda manevi tazminat takdir edilmesi gerektiği açıkça ortadadır. (HGK 23.6.2004, 13/291-370)
Bu ilkeler gözetildiğinde davacı K.. T.. yararına hüküm altına alınan 40.000,00-TL ile Bu ilkeler gözetildiğinde davacı eş S.. T.. yararına hüküm altına alınan 5.000,00-TL ile davacı çocuklardan her biri yararına hüküm altına alınan 1.000,00’er TL manevi tazminatın çok az olduğu açıkça belli olmaktadır.
Maddi tazminat gelince: Davacının % 100 oranında ve bakıma muhtaç şekilde iş göremezliğe uğradığı uyuşmazlık konusu olmayıp, bakıma muhtaç davacı için kaza
tarihinden başlamak üzere kalan ömür süresince asgari ücretin brütü üzerinden bakıcı gideri hesaplaması da doğrudur. Ne var ki davacının tüm yaşam süresi içinde bakıcı ücreti ödeyeceği varsayımına dayalı olarak asgari ücretin brütü esas alınarak hesap yapılmış olması karşısında, davacının halen ve bakiye ömrü içerisinde de sürekli bakıcı çalıştırmayıp aile içi bakım dayanışmasından yararlanacağı açık olmakla, hesaplanan bakıcı giderinden uygun bir oranda indirim yapılması gerekirken, hesaplanan bakıcı gideri tazminatının tamamının hüküm altına alınması da isabetsiz olmuştur.
Mahkemece yukarıda açıklanan maddi ve hukuksal olgular dikkate alınmadan, manevi tazminatın takdirinde yanılgıya düşülerek ve özellikle manevi tazminatın az takdiri suretiyle yazılı şekilde hüküm kurması usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
Mahkemece yukarıda açıklanan maddi ve hukuksal olgular dikkate alınmadan, yazılı şekilde hüküm kurması usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O halde, taraf vekillerinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul olunmalı ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenle BOZULMASINA, davacılar ve davalılardan U.. Sınai Yapı Ve Tic.A.Ş. yararlarına takdir edilen 1.100.00. TL. duruşma Avukatlık parasının karşılıklı olarak birbirlerine yükletilmesine, temyiz harcının istek halinde davacılar ve davalılara iadesine, 25/02/2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.