Yargıtay Kararı 21. Hukuk Dairesi 2013/16091 E. 2014/5006 K. 17.03.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 21. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/16091
KARAR NO : 2014/5006
KARAR TARİHİ : 17.03.2014

MAHKEMESİ : Malatya 1. İş Mahkemesi
TARİHİ : 10/06/2013
NUMARASI : 2012/575-2013/602

Davacı, 1997 yılından itibaren Tarım Bağ-Kur sigortalısı olduğunun tespitine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme bozmaya uyarak ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kabulüne karar vermiştir.
Hükmün, davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.

K A R A R

1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillere, hükmün dayandığı gerektirici nedenlere göre davalı Kurumun, aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki diğer temyiz itirazlarının reddine,
2-Dava, davacının 1997 yılından itibaren tarım Bağ-Kur sigortalısı olduğunun tespiti istemine ilişkindir.
Dairemizin 02/07/2012 tarih ve 2012/10662-12816 Esas- Karar sayılı bozma kararı üzerine, mahkemece, davanın kabulü ile davacının 01/05/1997-25/10/2010 tarihleri arasında tarım Bağ-Kur sigortalısı olduğunun tespitine karar verilmiştir.
Yargıtay’ın ve giderek Dairemizin yerleşmiş kararları; Kurumun prim alacaklarını Bakanlar Kurulu kararı ile ürün bedellerinden tevkifat suretiyle tahsil etmesi halinde, Bağ-Kur’un prim ödenmesine rağmen, sigortalıyı re’sen kayıt ve tescil etmemesi, yasanın kendisine yüklediği re’sen tescil yükümlülüğüne aykırılık teşkil ettiğinden, prim tevkifatının yapıldığı tarihi izleyen aybaşından itibaren sigortalı olarak kabulü gerektiği yönündedir.
Tarım Bağ-Kur sigortalılığının temel koşulu 2926 sayılı Yasanın 2/1 ve 3/b maddelerinde belirtildiği gibi, tarımsal faaliyette bulunmaktır. Prim tevkifatına dayalı tespit davalarında, salt ziraat odası ve kooperatif kaydı gibi belgelerin bulunması yada ürün tesliminin olması tek başına davanın kabulü için yeterli değildir. Tarım Bağ-Kur sigortalılığının tespiti için öncelikle bir prim kesintisinin (tevkifat) bulunması gerekir. Yine bu prim kesintisini (tevkifatı) takip eden yıllarda, tarımsal faaliyete ilişkin olarak, hangi tarımsal ürünlerin yetiştirildiği, nereye satıldığı veya teslim edildiği, bu ürünlerden prim kesintisinin yapılıp yapılmadığı gibi hususlar da somutlaştırılarak belirlenmelidir.
Öte yandan ilk prim kesintisini izleyen yıllarda, prim kesintisi (tevkifat) veya ürün tesliminin iki yıla kadar olan süre dışında süreklilik arzettiği hallerde tarımsal faaliyetin sürekli olduğu kabul edilip, bu yıllar için de tespit kararı verilmesi gerekmektedir.
Dosyadaki bilgi ve belgelerden; davacının tarım Bağ-Kur sigortalısı olarak tescilinin bulunmadığı, teslim ettiği ürünlerden ilk defa Nisan/1997 tarihi olmak üzere takip eden 1998, 2001, 2003 ve 2010 yıllarında prim kesintisinin yapıldığı, 06/09/2005 tarihinde ziraat odası kaydının başladığı, tanık beyanlarında davacının tarımla uğraştığının belirtildiği, adına kayıtlı 250 dekar tarla bulunduğu anlaşılmaktadır.
Somut olayda, mahkemece kayıtlarına göre davacının, 01/05/1997-31/12/2003 tarihleri arası sigortalı olduğunun tespitine karar verilmesi doğrudur. Ancak verilen karar 01/01/2004 ve sonrası dönem yönünden hatalı olmuştur. Ayrıca 2010 yılı tevkifatınında hangi tarihte yapıldığı belirlenmemiştir. Yukarıda belirtildiği gibi prim kesintisine dayalı tespit davalarında, ilk prim kesintisinin yapıldığı yılı takip eden yıllarda da, prim kesintisinin veya ürün tesliminin yani tarımsal faaliyetin sürekli olması gerekir. Sürekli prim kesintisi ve ürün tesliminden amaç, bunun her yıl yapılabileceği gibi, prim kesintisi veya ürün tesliminin iki yıla kadar olan süre dışında devam ettiği durumlarda da tarımsal faaliyetin sürekli olduğu kabul edilir.
Yapılacak iş, 1-) öncelikle 2010 yılı tevkifatının yapıldığı tarihi belirleyerek bu tarihi takip eden aybaşından itibaren 2010 yılı sonuna kadar tespite,
2-) Uyuşmazlık konusu olan 01/01/2004— 2010 yılı tevkifatı arası dönemde, herhangi bir prim kesintisi ve ürün tesliminin bulunmadığı, dolayısıyla sigortalılık koşullarının oluşmaması nedeniyle bu dönem yönünden davanın reddine karar vermekten ibarettir.
Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular gözetilmeksizin yazılı şekilde karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde davalı Kurumun bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 17/03/2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.