Yargıtay Kararı 21. Hukuk Dairesi 2013/15878 E. 2014/17329 K. 15.09.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 21. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/15878
KARAR NO : 2014/17329
KARAR TARİHİ : 15.09.2014

MAHKEMESİ : Bakırköy 11. İş Mahkemesi
TARİHİ : 10/05/2013
NUMARASI : 2010/585-2013/341

Davacı, davalılardan işverene ait işyerinde geçen çalışmalarının tespitine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin reddine karar vermiştir.
Hükmün davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.

K A R A R

Dava, sigortalılık başlangıcının 01/05/1984 tarihi olarak tespiti istemine ilişkindir.
Mahkemece, davanın reddine karar verilmiştir.
Davanın yasal dayanağını oluşturan 506 sayılı Yasa’nın 108.maddesinin 1.fıkrasında; ” Malullük, yaşlılık ve ölüm sigortalarının uygulanmasında nazara alınacak sigortalılık süresinin başlangıcı, sigortalının, yürürlükten kaldırılmış 5417 ve 6900 sayılı kanunlara veya bu kanuna tabi olarak ilk defa çalışmaya başladığı tarihdir.” hükmü düzenlenmiştir.
Bir kimsenin sigortalı sayılabilmesi için sigortalı işe giriş bildirgesinin varlığı yeterli değildir. Aynı zamanda o kimsenin Yasa’nın belirlediği biçimde (506 sayılı Yasa’nın 2. maddesi ve 5510 sayılı Yasa’nın 4/a maddesi) eylemli olarak çalışması da koşuldur. Bu yön 506 sayılı Yasa’nın 6. maddesi ile 5510 sayılı Yasa’nın 7/a maddesinde ve Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 1999/21-549-555, 2005/21-437-448 ve 2007/21-306-320 sayılı kararlarında da vurgulanmıştır. Bu bakımdan davacının işyerinde eylemli olarak çalışıp çalışmadığının yöntemince araştırılması gerektiği ortadadır.
Dosyadaki kayıt ve belgelerden, davacı adına imzalı ve fotoğraflı 01/05/1984 tarihli işe giriş bildirgesinin davalıya ait işyerinden Kuruma verildiği ve Kurum tarafından kabul edildiği, yapılan kriminal incelemede işe giriş bildirgesindeki imza ve fotoğrafın davacıya ait olduğunun tespit edildiği, işyerinin 01/05/1984-30/04/1992 tarihleri arası 506 sayılı Yasa kapsamında bulunduğu, dönem bordrolarının verilmediği, davalı tarafından gösterilen tanıkların fiili çalışmayı doğrulamadıkları, davacı tarafından gösterilen ve davacının eşi olan tanığın ise fiili çalışmayı doğruladığı, yapılan emniyet müdürlüğü araştırmasında komşu işyeri tanıklarının tespit edilemediği, belediye zabıta müdürlüğü araştırmasında ise iki tane komşu işyeri tespit edilmiş ise de, bu işyerlerenden birinin 1989 yılında açıldığının belirtildiği ve dolayısıyla uyuşmazlık konusu dönemi kapsamadığı, diğeri işyeri sahibi ise davacının çalışıp çalışmadığı hakkında bilgisi olmadığını belirttiği anlaşılmaktadır
Somut olayda, davacıya ait imzalı ve fotoğraflı işe giriş bildirgesinin Kuruma verildiği ve Kurumca kabul edildiği ortadadır. Öte yandan davalı tarafından dönem bordroları verilmediğinden bordro tanığıda bulunmamaktadır. Ancak uyuşmazlık konusu olan 01/05/1984 tarihi itibariyle davalıya ait işyerine komşu olan işyerlerinin belediye ve vergi idaresi gibi kamu kurumlarından sorularak tespit edilip, bu işyerlerinin sahipleri veya çalışanları dinlenmediği, sigorta sicil numarasının hangi yılın serilerinden olduğunun araştırılmadığı, dolayısıyla eylemli çalışma olgusunun yeterli ve gerekli bir araştırmayla hiç bir kuşku ve duraksamaya yer bırakmayacak sağlıklı bir biçimde belirlenmeden sonuca gidildiği anlaşılmaktadır.
Yapılacak iş; öncelikle uyuşmazlık konusu dönem olan 01/05/1984 tarihi itibariyle davalıya ait işyerine komşu olan işyerlerini belediye, Kurum ve vergi idaresi gibi kamu kurumları aracılığıyla tespit edip, bu işyerlerinin sahiplerini veya çalışanlarını dinlemek, sigorta sicil numarasının hangi yılın serilerinden olduğunu araştırıp sonucuna göre karar vermekten ibarettir.
Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular göz önünde tutulmaksızın eksik araştırma ve inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davacının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, 15/09/2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.