Yargıtay Kararı 21. Hukuk Dairesi 2013/15871 E. 2014/8494 K. 21.04.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 21. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/15871
KARAR NO : 2014/8494
KARAR TARİHİ : 21.04.2014

MAHKEMESİ: Tekirdağ İş Mahkemesi
TARİHİ : 26/06/2013
NUMARASI : 2011/192-2013/250

Davacı-karşı davalı, yetim aylığının kesilmesine ilişkin Kurum işleminin iptali ile ödenmeyen aylıkların tahsiline, borçlu olmadığının tespitine,
Davalı-karşı davacı, haksız ödenen yetim aylığının faiziyle tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, davacı-karşı davalının isteminin kabulüne, davalı-karşı davacının isteminin reddine karar vermiştir.
Hükmün, davalı-karşı davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.

K A R A R

Dava, davacının aldığı ölüm aylığını, 5510 sayılı Kanunun 56/2 fıkrası uyarınca iptal eden kurum işleminin iptali, kesilen aylıkların hak ediş tarihlerinden itibaren yasal faizi ile yeniden bağlanması istemli olup; karşı dava ise karşı davacı/davalı SGK’nun 01/10/2008 tarihinden sonra aylığın kesildiği tarihe kadar karşı davalıya/davacıya yersiz olarak ödenen 10,247,03 TL’nin ay be ay ödeme tarihlerinden itibaren yasal faizi ile birlikte tahsili istemine ilişkindir.
Mahkemece, davanın(iptal ve tespit davası) kabulüne; karşı davanın(istirdat davası) reddine karar verilmiştir.
Davanın, yasal dayanağı 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun 56’ncı maddesinin ikinci fıkrasıdır. Fıkrada “Eşinden boşandığı halde, boşandığı eşiyle fiilen birlikte yaşadığı belirlenen eş ve çocukların, bağlanmış olan gelir ve aylıkları kesilir. Bu kişilere ödenmiş olan tutarlar, 96’ncı madde hükümlerine göre geri alınır.” düzenlemesine yer verilmiştir. Anılan madde 01.10.2008 tarihinde yürürlüğe girmiştir. 5510 sayılı Yasanın 56 maddesinin Anayasaya aykırı olduğu gerekçesiyle iptali istemiyle Anayasa Mahkemesi’ne yapılan 2009/86 Esas numaralı başvurunun, 28.04.2011 tarihinde verilen karar ile reddedilmiştir.
Dosyadaki kayıt ve belgelerden, davacının, 19/10/1973 kesinleşme tarihli ilam ile eski eşinden boşandığı, davacıya boşanma sonrası yaptığı başvuru sonucunda davalı kurum tarafından 2004 yılında ölen babasından dolayı ölüm aylığı bağlandığı anlaşılmış, davalı Kurum tarafından re’sen başlatılan tahkikat sonucu düzenlenen 14/09/2010 tarihli kontrol memuru raporunda, davacının kayıtlardaki yerleşim yerinde yapılan araştırmada, bu adreste davacının oğlunun yaşadığı, davacı ve eşinin ise bu adrese ara sıra ziyaret için geldikleri, bir yıldır bu adreste ikamet etmedikleri, D. Sitesi no:.. Y./T. adresinde birlikte yaşadıkları belirlenmiş; Davacının; eski eşinden 1973 yılında boşandığını, beş yıldır yeğenine ait D. kızı Sk. Toki evlerinden ikamet ettiğini, eski eşi ile çocukları ve torunlarının ihtiyaçları dahilinde görüştüklerini; eski eşin ise; 8 yıldır G.Sk. No:.. Küçükyalı/İstanbul adresinde ikamet ettiğini, eski eşi ile yıllardır görüşmediklerini, torunları ve çocuklanın ihtiyaçları için ara sıra görüştüklerini beyan ettiği görülmüş; davacı ve boşandığı eşinin birlikte yaşadıkları bildirilen D. Sitesinde yapılan araştırmada; site görevlisi R.. S..; 13 yıldır bu site çalıştığını, davacı ve eşinin 1 yıldır devamlı olarak bu sitede birlikte ikamet ettiklerini, öncesinde D.sokakta oturduklarını; site görevlisi Ş. K. ise 6 yıldır bu sitede çalıştığını, davacı ve eşinin 1 yıldır bu sitede yaşadığını, halen de birlikte yaşadıklarını beyan etmişlerdir. Adres hareketleri incelendiğinde; davacının kontrol memurlarına ikamet adresi olarak beyan ettiği D. Sok. Ç. Sitesi no:. M./T. adresinde eski eşin kaydının bulunduğu; yine eski eşin kontrol memuruna ikamet edresi olarak beyan ettiği K.mah. G. Sk. S. Apartmanı no:28/1 M./İ. adresinde ise davacının kaydının bulunduğu tespit edilmiş; mahkemesince yaptırılan 25/03/2013 tarihli kolluk araştırmasında; davacı ve boşandığı eşinin D. Sitesi no:.. Y./T. adresinden iki yıl önce ayrılarak F./M.’ya taşındıkları, 2011 yılına kadar da bu adreste sürekli olarak yaşadıkları belirlenmiş; yargılama sırasında dosyaya ibraz edilen isimsiz ihbar dilekçesinde; davacının eski eşi ile birlikte Fethiye’de yaşadığı, adreslerini sürekli olarak değiştirdikleri bildirilmiş olup, mahkeme huzurunda tanık sıfatı ile dinlenen D. sitesi görevlileri Ş. K. ve R.. S..; kontrol memuruna verdikleri beyanlarını tekrar ederek, davacı ve eşini evli olarak bildiklerini beyan etmişlerdir.
5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun 59/2. maddesinde “Kurumun denetim ve kontrol ile görevlendirilmiş memurlarının görevleri sırasında tespit ettikleri Kurum alacağını doğuran olay ve bu olaya ilişkin işlemler, yemin hariç her türlü delile dayandırılabilir. Bunlar tarafından düzenlenen tutanaklar aksi sabit oluncaya kadar geçerlidir.” hükmü yer almaktadır.
Somut olayda, kontrol memuru raporuna göre davacı ve eski eşinin, aynı adreste fiilen birlikte yaşadıklarının çevre araştırması ve tanık beyanları ile tespit edilmesi, mahkeme huzurunda tanık olarak dinlenen site görevlileri Ş. K. ve R.. S..’nun kontrol memuruna verdikleri beyanları teyit etmeleri; mahkemesince aldırılan adres hareketlerinde, davacının kontrol memurlarına ikamet adresi olarak beyan ettiği adreste, eski eşin yerleşim yeri kaydının; eski eşin kontrol memuruna ikamet edresi olarak beyan ettiği adreste ise davacının yerleşim yeri kaydının bulunması, yargılama aşamasında düzenlenen 25/03/2013 tarihli kolluk araştırma tutanağının da davacı ve boşandığı eşinin fiilen birlikte yaşadıklarını doğrulaması hususları birlikte göz önüne alındığında; davacı ve eski eşinin, boşanma sonrasında da birlikte yaşamaya devam ettikleri sabit olup, 5510 sayılı yasanın 59/2. maddesi gereğince Kurumun denetim ve kontrol ile görevlendirilmiş memurları tarafından düzenlenen tutanak içeriğinin de aksi ispat edilemediğinden, davanın reddi ; karşı davanının kabulü gerekirken mahkemece davanın(iptal ve tespit) kabulüne; karşı davanın (istirdat davası) reddine karar verilmesi; usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O halde, davalı/karşı davacı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 21/04/2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.