Yargıtay Kararı 21. Hukuk Dairesi 2013/15724 E. 2014/3641 K. 03.03.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 21. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/15724
KARAR NO : 2014/3641
KARAR TARİHİ : 03.03.2014

MAHKEMESİ : Muğla 1. Asliye Hukuk İş Mahkemesi
TARİHİ : 05/07/2013
NUMARASI : 2012/732-2013/1048

Davacı, 08/01/2007 tarihinden sonraki Bağ-Kur sigortalılığının iptaline karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kabulüne karar vermiştir.
Hükmün davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.

K A R A R

1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillere, hükmün dayandığı gerektirici nedenlere göre davalı Kurumun aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki diğer temyiz itirazlarının reddine,
2-Dava, davacının 08/01/2007 tarihinden sonraki 1479 sayılı Yasa kapsamındaki Bağ-Kur sigortalılığının iptali istemine ilişkindir.
Mahkemece, davanın kabulü ile davacının 08/01/2007 tarihinden sonraki dönemlerde SSK’lı çalışmaları nedeniyle tarım Bağ-Kur sigortalılığının iptaline karar verilmiştir.
Uyuşmazlık, sigortalılık hallerinin birleşmesi (çakışan sigortalılık) halinde hangi sigortalılık statüsüne üstünlük tanınacağı noktasında toplanmaktadır. Uyuşmazlığın sağlıklı bir çözüme kavuşturulabilmesi için çakışan sigortalılık halinin çözümüne dair mevzuatın zaman içerisinde geçirdiği değişikliklerin ve konuya dair Yargıtay kararlarının incelenmesine ihtiyaç bulunmaktadır.
a) 01.10.2008 tarihinden önceki dönem;
5502 sayılı Sosyal Güvenlik Kurumu Kanunu’nun Geçici 1.maddesi ile Sosyal Sigortalar Kurumu (SSK) , Esnaf ve Sanatkarlar ve Diğer Bağımsız Çalışanlar Sosyal Sigortalar Kurumu (Bağ-Kur) ve Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı’nın (Emekli Sandığı), Kanun’un Geçici 6.maddesi ile de 506 Sayılı Kanun’un Geçici 20 nci maddesi kapsamındaki sandıkların Sosyal Güvenlik Kurumuna devri gerçekleştirilmiştir. Ne var ki 5510 sayılı Kanun’un 01.10.2008 tarihinde yürürlüğe girmesi nedeniyle 506, 1479 ve 5434 sayılı Kanun’lar 01.10.2008 tarihine kadar uygulanmaya devam edilmiş ve halen de bir kısım hükümleri uygulanmaya devam edilmektedir.
506 ve 1479 sayılı Kanun’lar sigortalılık hallerinin çakışabileceğini öngörerek düzenleme getirmiş ise de değişik sigortalılık hallerinden hangisine hangi hallerde üstünlük tanınacağına dair bağlayıcı bir norm 5510 sayılı Kanun’un 01.10.2008 tarihinde yürürlüğe girmesine kadar bulunmamaktaydı.
506 Sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu ve 1479 Sayılı Bağ-Kur Kanunu birbirlerine paralel düzenlemeler ile bir sigortalının aynı anda birden fazla sosyal güvenlik kurumuna tabi olmasını yasaklayıp sigortalının önceden başlayıp devam eden sigortalılığına geçerlik tanıyarak çözüme ulaştırmaya çalışmışlardır.
Yasa sistemimize göre bir kimsenin 506 sayılı Yasa kapsamına girebilmesi için hizmet akdine tabi bir işte çalışması yanında başka bir sosyal güvenlik kurumu kapsamında bulunmaması gerekir. Anılan yasanın 3. maddesinin I. (F) bendinde “Kanunla kurulu emekli sandıklarına aidat ödemekte olanların” (K) bendinde ise “Herhangi bir işverene hizmet akdiyle bağlı olmaksızın kendi nam ve hesabına çalışanların” sigortalı sayılmayacağı belirtilmiştir.
1479 Sayılı Bağ-Kur Kanunu’nun 24. maddesinin I. ve II. fıkralarında da bir kimsenin 1479 sayılı Yasa kapsamına girebilmesi için kendi adına bağımsız çalışıp kazanç sağlaması yanında başkaca sosyal güvenlik kurumu kapsamında bulunmaması koşulu getirilmiştir.
Bütün bu açıklamalardan anlaşılacağı üzere, sosyal güvenlik sistemimizde çifte sigortalılık mümkün olmayıp önceden başlayıp devam edegelen sigortalılığa geçerlik tanınmaktadır (03.10.2001 gün ve E: 2001/21-627, K: 2001/659 Sayılı Yargıtay Hukuk Genel Kurulu Kararı da aynı yöndedir).
b) 5510 sayılı Kanun’un yürürlüğe girdiği 01.10.2008 tarihinden sonraki dönem;
5510 sayılı Kanun’un 53.maddesinin başlığı “Sigortalılık Hallerinin Birleşmesi” olup bugünkü halini 01.03.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6111 sayılı Yasa’nın 33.maddesi ile almıştır.
16.06.2006 tarih ve 26200 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan 5510 sayılı Kanun’un 53.maddesinin ilk hali şu biçimdedir;
“Sigortalının, 4 üncü maddenin birinci fıkrasının (a), (b) ve (c) bentlerinde yer alan sigortalılık nedenlerinden birden fazlasına aynı anda tâbi olmasını gerektirecek şekilde çalışması halinde; öncelikle (c) bendi kapsamında, (c) bendi kapsamında çalışması yoksa ilk önce başlayan sigortalılık ilişkisi esas alınarak sigortalı sayılır.
Sigortalının, 4 üncü maddenin birinci fıkrasının (a), (b) ve (c) bentlerinde yer alan sigortalılık halleri ile 5 inci maddenin (a) ve (e) bentlerine tâbi sigortalılık hallerinin çakışması halinde, 4 üncü madde kapsamında sigortalı sayılır ve birinci fıkra hükmü uygulanır.
Sigortalının, bu madde hükmüne göre sigortalı sayılması gereken sigortalılık halinden başka bir sigortalılık hali için prim ödemiş olması durumunda, ödenen primler birinci fıkraya göre esas alınan sigortalılık hali için ödenmiş ve esas alınan sigortalılık halinde geçmiş kabul edilir.
Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren ilk defa sigortalı sayılanlardan 4 üncü maddenin birinci fıkrasının (a), (b) ve (c) bentlerinden birden fazlasına tâbi olarak çalışmış olanların aylık bağlanma taleplerinde, en son sigortalı sayıldığı tarihten geriye doğru en fazla sigortalılığın geçtiği sigortalılık hali esas alınır.”
“Sigortalılık hallerinin birleşmesi” halinde uygulanacak mevzuatı 5510 sayılı Kanun’un yürürlüğe girmesinden sonra iki döneme ayırmak mümkündür.
1) 01.10.2008-28.02.2011 tarihleri arasındaki dönemde sigortalının (4/1-a) ve (4/1-b) sigortalılık hallerine aynı anda tabi olmasını gerektirecek şekilde çalışması halinde ilk önce başlayan sigortalılık ilişkisi esas alınarak sigortalı sayılır.
5510 sayılı Yasa’nın 5754 sayılı Yasa’nın 33.maddesi ile değişik 53.maddesine göre;
“Sigortalının, 4 üncü maddenin birinci fıkrasının (a), (b) ve (c) bentlerinde yer alan sigortalılık hallerinden birden fazlasına aynı anda tabi olmasını gerektirecek şekilde çalışması halinde; öncelikle aynı maddenin birinci fıkrasının (c) bendi kapsamında, (c) bendi kapsamında çalışması yoksa ilk önce başlayan sigortalılık ilişkisi esas alınarak sigortalı sayılır.
4 üncü maddenin birinci fıkrasının (b) bendi kapsamında sayılanlar, kendilerine ait veya ortak oldukları işyerlerinden dolayı, 4 üncü maddenin birinci fıkrasının (a) bendi kapsamında sigortalı bildirilemezler.
İsteğe bağlı sigortalı olanların 4 üncü maddenin birinci fıkrasının (a), (b) ve (c) bentleri kapsamına tabi olacak şekilde çalışmaya başlamaları halinde, bu Kanunun 51 inci maddesinin üçüncü fıkrası saklı kalmak kaydıyla isteğe bağlı sigortalılık hali sona erer.
Sigortalının, 4 üncü maddenin birinci fıkrasının (a), (b) ve (c) bentlerinde yer alan sigortalılık halleri ile 5 inci maddenin (a) ve (e) bentlerine tâbi sigortalılık hallerinin çakışması halinde, 4 üncü madde kapsamında sigortalı sayılır ve birinci fıkra hükmü uygulanır.
Sigortalının, bu madde hükmüne göre sigortalı sayılması gereken sigortalılık halinden başka bir sigortalılık hali için prim ödemiş olması durumunda, ödenen primler birinci fıkraya göre esas alınan sigortalılık hali için ödenmiş ve esas alınan sigortalılık halinde geçmiş kabul edilir.
Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren ilk defa sigortalı sayılanlardan 4 üncü maddenin birinci fıkrasının (a), (b) ve (c) bentlerinden birden fazlasına tabi olarak çalışmış olanların yaşlılık aylığı bağlanma taleplerinde, en fazla sigortalılığın geçtiği sigortalılık hali, hizmet sürelerinin eşit olması ile malûllük ve ölüm halleri ile yaş haddinden re’sen emekli olma, süresi kanunla belirlenen vazifelere atanma veya seçilme ve bağlı oldukları sigortalılık halinin kanunla değiştirilmesi durumunda ise son sigortalılık hali esas alınır.”
2) 01.03.2011 ve sonrası dönemde ise sigortalının (4/1-a) ve (4/1-b) sigortalılık hallerine aynı anda tabi olmasını gerektirecek şekilde çalışması halinde (a) bendi kapsamında sigortalı sayılır.
01.03.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6111 sayılı Yasa’nın 33.maddesine göre;
Sigortalının 4 üncü maddenin birinci fıkrasının (a) ve (b) bentlerinde yer alan sigortalılık statüleri ile (c) bendinde yer alan sigortalılık statüsüne aynı anda tabi olacak şekilde Kanun kapsamına girmesi halinde öncelikle aynı maddenin birinci fıkrasının (c) bendi kapsamında, (a) ve (b) bentlerinde yer alan sigortalılık statülerine tabi olacak şekilde Kanun kapsamına girmesi halinde ise aynı maddenin birinci fıkrasının (a) bendi kapsamında sigortalı sayılır.
Ancak, sigortalılık hallerinin çakışması nedeniyle Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi kapsamındaki sigortalılığı esas alınanlar, yazılı talepte bulunmak ve Kanunun 82 nci maddesine göre belirlenen prime esas kazanç alt sınırı ve üst sınırına ilişkin hükümler saklı olmak kaydıyla, esas alınmayan sigortalılık statüsü kapsamında talep tarihinden itibaren prim ödeyebilirler. Bu şekilde ödenen primler; iş kazası ve meslek hastalığı sigortasından sağlanan haklar yönünden, Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi kapsamında sigortalılık statüsünde, kısa vadeli sigorta kollarından sağlanan diğer yardımlar ile uzun vadeli sigorta kollarından sağlanan yardımlar yönünden ise Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi kapsamında sigortalılık statüsünde değerlendirilir. Bu fıkra hükümlerine göre ödeme talebinde bulunulduğu halde ait olduğu ayı izleyen ayın sonuna kadar ödenmeyen primlerin ödenme hakkı düşer.
4 üncü maddenin birinci fıkrasının (b) bendinin (4) numaralı alt bendi ile aynı maddenin birinci fıkrasının (b) bendindeki diğer sigortalılık statülerine aynı anda tabi olacak şekilde çalışılması durumunda, (b) bendinin (4) numaralı alt bendi dışındaki diğer sigortalılık durumu dikkate alınır.
5510 sayılı Kanun’un Geçici 33.maddesine göre Kanunun 53 üncü maddesinin birinci fıkrasında 6111 sayılı Kanun ile yapılan değişiklik bu değişikliklerin yürürlüğe girdiği tarihten (01.03.2011) öncesi için uygulanmaz.
Dosyadaki kayıt ve belgelerden, davacının 22/03/2000 tarihli giriş bildirgesi ile vergi kaydına dayanılarak geriye yönelik 12/04/1999 tarihinde 1479 sayılı Yasa kapsamında Esnaf Bağ-Kur sigortalısı olarak tescil edildiği, daha sonra bu tescilin 04/07/1999 tarihine çekildiği, Kurum tarafından 04/07/1999-14/01/2004, 01/01/2005-28/07/2005 ve 01/01/2007-23/12/2010 tarihleri arası esnaf Bağ-Kur sigortalısı olarak kabul edildiği, yine davacının 12/04/1998-31/12/2003, 15/06/2004-28/07/2005 ve 01/01/2007-23/12/2010 tarihleri arası vergi kaydının bulunduğu, ayrıca 01/07/2004-04/08/2005 tarihleri arası esnaf odası, 12/04/1999-09/01/2004 tarihleri arası bakkallar odası kaydının bulunduğu, yine davacının 1983-13/12/2006 tarihleri arası kısmi ve 08/01/2007-2010/10. aylar arası ise kesintisiz SSK’lı çalışmalarının bulunduğu, dinlenen tanıklar beyanlarında davacının 2007 Ocak ayından itibaren Aydın Madencilik isimli işyerinde kantarcı olarak çalıştığını, ayrıca bakkalı bulunduğunu ancak bakkalı eşinin işlettiğini belirttikleri anlaşılmaktadır.
Yukarıda yer alan hukuksal açıklamalar ışığında somut olaya gelince, davacının vergi kaydına istinaden 01/01/2007-23/12/2010 arası esnaf Bağ-Kur sigortalılığı, 08/01/2007-2010/10. aylar arası ise 506 (5510 4/1-a) kapsamında sigortalılığının bulunduğu ve 08/01/2007 tarihinden sonraki dönemin birleştiği (çakışma bulunduğu) anlaşılmaktadır. Her ne kadar davacının 08/01/2007-2010/10. aylar arasında 506 (5510 sayılı Kanun’un (4/1-a) kapsamında sigortalılığı bulunsada, önceden (01/01/2007 tarihinde) başlayan ve kesintisiz devam eden ise, 1479 sayılı yasa kapsamında esnaf Bağ-Kur sigortalılığı olup, yine bu dönemde yani çakışan sigortalılık döneminde (08/01/2007 tarihi sonrasında) esnaf Bağ-Kur sigortalısı sayılması gerekir. Ayrıca davacı adına uyuşmazlık konusu olan dönemde vergi kayıtları mevcut olup, resmi nitelikteki bu belgelerin aksi de tanık beyanlarıyla ispatlanamaz.
Öte yandan hüküm kurulurken esnaf Bağ-Kur sigortalılığı yerine, tarım Bağ-Kur sigortalılığının iptaline karar verilmeside hatalı olmuştur.
Mahkemece yukarıda açıklanan hukuki ve maddi olgular gözetilmeksizin yazılı şekilde hüküm kurulmuş olması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davalı Kurumun bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 03/03/2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.