Yargıtay Kararı 21. Hukuk Dairesi 2013/15666 E. 2014/3084 K. 25.02.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 21. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/15666
KARAR NO : 2014/3084
KARAR TARİHİ : 25.02.2014

MAHKEMESİ : Ankara 7. İş Mahkemesi
TARİHİ : 14/06/2013
NUMARASI : 2013/139-2013/627

Davacılar murisinin, iş kazası sonucu ölümünden doğan maddi ve manevi tazminatın ödetilmesi davasının yapılan yargılaması sonunda; ilamda yazılı nedenlerle, 76.711 TL maddi ve manevi tazminatın yasal faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine ilişkin hükmün süresi içinde temyizen incelenmesi taraf vekillerince istenilmesi ve davacılar vekilince de duruşma talep edilmesi üzerine, dosya incelenerek işin duruşmaya tabi olduğu anlaşılmış ve duruşma için 25/02/2014 Salı günü tayin edilerek taraflara çağrı kağıdı gönderilmişti. Duruşma günü davacılar M. Ö. ve vekili Avukat . ile karşı taraf vekili Avukat … . geldiler. Duruşmaya başlanarak hazır bulunan Avukatların sözlü açıklamaları dinlendikten sonra duruşmaya son verilerek aynı gün Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okundu, işin gereği konuşulup düşünüldü, ve aşağıdaki karar tesbit edildi.

K A R A R

1-Dosyadaki yazılara, kararın bozmaya uygun olmasına, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davalının tüm, davacıların aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki diğer temyiz itirazlarının reddine,
2-Dava davalı iş yerinde çalışırken 28.04.2004 tarihinde kimliği belirsiz kişilerce kaçırılan ve bir daha haber alınamayarak gaipliğine karar verilen sigortalının hak sahiplerinin maddi ve manevi zararlarının giderilmesi istemine ilişkindir.
Mahkemece verilen davacı eşin maddi tazminat isteminin kabulüne, eş ve çocuklardın manevi tazminat istemlerinin ise kısmen kabulüne ilişkin 11.10.2011 günlü kararının taraf vekillerince temyizi üzerine Dairemizin 19.11.2012 gün ve 2011/16991 E, 2012/20347K sayılı kararıyla “hak sahipleri yararına takdir olunan manevi tazminatın fazla olduğu, işverenin kusurunun azlığı ve olayın asıl sorumlusu olan kaçırma eylemini gerçekleştiren kişilere rücu etme imkânının bulunmamasına göre maddi tazminattan hakkaniyete uygun bir indirim yapılmak gerektiğinden bahisle bozulmasına” karar verilmiştir. Bozmaya uyularak yapılan yargılama sonunda mahkemece maddi ve manevi tazminat istemlerinin kısmen kabulüne karar verilmişse de bu kez manevi tazminatların ve hakkaniyet gereği yapılacak indirimin takdirinde yanılgıya düşüldüğü, manevi tazminatların az hakkaniyet gereği indirimin ise fazla takdir edildiği anlaşılmaktadır.
Davacılar murisinin ölümüyle sonuçlanan iş kazasında sigortalının kusurun bulunmadığı, sigortalıyı kaçıran ve kimliği belirlenemeyen kişi yada kişilerin % 80, davalı işverenin ise % 20 oranında kusurlu olduğu dosya içeriğinden anlaşılmaktadır.
Gerek mülga B.K’nun 47 ve gerekse yürürlükteki 6098 sayılı T.B.K’nun 56. maddesi hükmüne göre Hakim: ölenin yakınlarına da manevi tazminat olarak uygun bir miktar paranın ödenmesine karar verebilir. Hakimin manevi zarar adı ile ölenin yakınlarına verilmesine karar vereceği para tutarı adalete uygun olmalıdır. Hükmedilecek bu para, zarara uğrayanda manevi huzuru doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer bir fonksiyonu olan özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi, mamelek hukukuna ilişkin zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. O halde, bu tazminatın sınırı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenilen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. 26.06.1966 günlü ve 7/7 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı’nın gerekçesinde takdir olunacak manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden hakim bu konuda takdir hakkını kullanırken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir.
Manevi tazminatın tutarını belirleme görevi hakimin takdirine bırakılmış ise de hükmedilen tutarın uğranılan manevi zararla orantılı, duyulan üzüntüyü hafifletici olması gerekir.
Hakimin bu takdir hakkını kullanırken, ülkenin ekonomik koşulları tarafların sosyal ve ekonomik durumları paranın satın alma gücü, tarafların kusur durumu olayın ağırlığı olay tarihi gibi özellikleri göz önünde tutması, bunun yanında olayın işverenin sağlığı ve güvenliği önlemlerini yeterince alınmamasından kaynaklandığı da gözetilerek gelişen hukuktaki yaklaşıma da uygun olarak tatmin duygusu yanında caydırıcılık uyandıran oranda manevi tazminat takdir edilmesi gerektiği açıkça ortadadır. ( HGK 23.6.2004, 13/291-370)
Bu ilkeler gözetildiğinde davacı eş yararına hüküm altına alınan 10.000,00-TL ile davacı çocuklardan her biri yararına hüküm altına alınan 7.500,00’er TL manevi tazminatın az olduğu açıkça belli olmaktadır.
Maddi tazminata gelince; davalı işverenin olayda ağır kusurlu bulunan tarafa rücu yoluyla gidebilmesi imkânının hayatın olağan akışı ve yaşam deneyimlerine göre mümkün bulunmaması ve uyulmasına karar verilen bozma ilamı dikkate alındığında davacı eş F. Ö. maddi tazminatından TBK’nun 52. maddesi gereğince hakkaniyet gereği bir miktar indirim yapılması doğrudur. Ancak yapılan indirimin de amaca uygun olması gerekir. Somut olayda mahkemece hak sahibinin maddi tazminatından % 80 oranında bir indirime gidildiği, diğer bir deyişle davalı işverenin sadece kendi kusuru olan % 20 oranına karşılık gelen miktar kadar maddi tazminattan sorumlu kabul edildiği görülmektedir. Bu miktardaki indirimin aşırı olduğu ve hak sahibinin maddi zararının tazminini engeller boyutta bulunduğu açıktır. İşveren bakımından hakkaniyet gereği indirimin nedenlerinden birini oluşturan ağır kusurlu tarafa gidilebilme imkânının bulunmama olgusunun davacı bakımından da söz konusu olduğu göz ardı edilmemek gerekir. Hal böyle olunca hakkaniyet indiriminde aşırıya gidilmek suretiyle maddi tazminatın belirlenmesi isabetsiz olmuştur.
Mahkemece yukarıda açıklanan maddi ve hukuksal olgular dikkate alınmadan, manevi tazminatların ve hakkaniyet gereği yapılacak indirimin takdirinde yanılgıya düşülerek ve özellikle manevi tazminatların az, hakkaniyet gereği indirimin ise fazla takdiri suretiyle yazılı şekilde hüküm kurması usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O halde, davacıların bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul olunmalı ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenle BOZULMASINA, davacı yararına takdir edilen 1.100.00 TL duruşma Avukatlık parasının karşı tarafa yükletilmesine, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, aşağıda yazılı temyiz harcının temyiz edenlerden davalıya yükletilmesine,
25.02.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.