Yargıtay Kararı 21. Hukuk Dairesi 2013/15619 E. 2014/14812 K. 24.06.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 21. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/15619
KARAR NO : 2014/14812
KARAR TARİHİ : 24.06.2014

MAHKEMESİ : İstanbul Anadolu 3. İş Mahkemesi
TARİHİ : 20/06/2013
NUMARASI : 2011/925-2013/242

Davacı, davalılardan işverene ait işyerinde 01/01/2002-23/12/2002 tarihleri arasında geçen çalışmalarının tespitine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kabulüne karar vermiştir.
Hükmün davalı Kurum vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
K A R A R

1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillere, hükmün dayandığı gerektirici nedenlere göre davalıların aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazlarının reddine,
2-Dava, davacının Ç.P. İnş. Mim. Dek. Ve Tic. Ltd. Şti’ nde 01.01.2002 – 23.12.2002 tarihleri arasında bilfiil çalıştığının tespiti ile, davalı kurumun davacının yaşlılık aylığını iptal eden işleminin iptali istemine ilişkindir.
Mahkemece, davanın kabulü ile, davacının davalı işyerinde 01.01.2002 – 23.12.2002 tarihleri arasında ki çalışmasının gerçek ve fiili bir çalışma olduğunun tespitine ve davalı Kurumun davacının yaşlılık aylığının kesilmesi işleminin iptaline karar verilmiş ise de bu sonuca eksik araştırma ve inceleme ile gidilmiştir.
Davacının çalışmalarının fiili çalışma olup olmadığına ilişkin davanın yasal dayanağını oluşturan 506 sayılı Yasa’nın 79/10. ve 5510 sayılı Yasa’nın 86/9. maddeleri bu tip hizmet tespiti davaları için özel bir ispat yöntemi öngörmemiş ise de, davanın niteliği kamu düzenini ilgilendirdiği ve bu nedenle özel bir duyarlılık ve özenle yürütülmesi gerektiği Yargıtay’ın ve giderek Dairemizin yerleşmiş içtihadı gereğidir.
Dosyadaki kayıt ve belgelerden; mimar olan davacının aynı zamanda davalı şirketin ortaklarından olduğu, 71000997 sicil numaralı davalı işyerinin 05.10.1992- 31.05.2007 tarihleri arasında 506 sayılı Kanun kapsamında olduğu, bu işyerinden davacı adına 01.02.1994 – 23.12.2002 tarihleri arasında çalışmanın bildirildiği, 22.10.2009 tarihli müfettiş raporunda; işyeri belgeleri sunulmadığından incelenemediği, Ocak 2002’den sonra yapılan bildirimlerin fiili çalışmaya dayanmadığının belirtildiği, bu müfettiş incelemesi esnasında yapılan çevresel araştırmada, mevcut adresinde işyerini bilen ve tanıyanın olmadığının tespit edildiği, müfettişe ifade veren işveren vekili S. Ç.’in beyanında, “davalı işyerinin 1992 – 2001 arasında faaliyette olduğunu, bu tarihten sonra faaliyetinin olmadığını, bu tarihe kadar davacı olan eşi F.T. ile kardeşi O. T.’nın çalıştığını, 2005 yılından sonra sigortalı bildirilen kişileri tanımadığını beyan ettiği, işyeri muhasebecisi C. G.’ın beyanında, davalı işverenin muhasebecisi olduğunu, şirketin 2001 yılı sonunda atıl
duruma geldiğini, hatırladığı kadarıyla 2-3 kişinin sigortalı çalıştığını, K. E. isimli kişiyi ücreti karşılığında sigortalı olarak bildirdiğini, başkada kimseyi ücreti karşılığında sigortalı olarak bildirmediğini, bildirdiği kişileri işverenin verdiği ücret bordrosuna göre bildirdiğini, davalı işverenin para karşılığında kişileri sigortalı göstermesi ile ilgili bilgisi olmadığını beyan ettiği, M. T.’ın beyanında, 2006-2007 yıllarında davalı işyerinde telefonlara bakmak suretiyle çalıştığını beyan ettiği, N. D.’ın beyanında, 2006-2007 yıllarında davalı işyerinde ön muhasebe bölümünde çalıştığını beyan ettiği, M.K.’ın beyanında, 2007 Haziran’da davalı işyerinde şoför olarak işe başladığını beyan ettiği, Kaya Elmas’ın beyanında, muhasebeci C. G.’a 7 ay asgari ücretin primlerini ödeyerek sigortalı olduğunu beyan ettiği, işveren vekili Serdar Karamanlı’nın ise beyanında, K. E. adlı kişiyi ihtiyacı olduğu için çalışmadığı halde 7 ay sigortalı gösterdiğini, ancak ücret almadığını beyan ettiği, ihtilaflı döneme ilişkin dönem bordrolarından, bu dönemde, davacı, davacının kardeşi ve şirket ortağı olan eşinin sigortalı gösterildiği anlaşılmıştır.
Somut olayda; davacı, davalı işyerinde geçen, ancak müfettiş raporu sonucu iptal edilen çalışmalarının gerçek olduğunun tespitini istemektedir. Ancak davalı işveren vekilinin müfettişe verdiği ifadesinde, davalı işyerinin 2001 yılından sonra faaliyetinin olmadığını belirtmesine rağmen, gerek davalı işyerinin vergi kayıtları getirtilmek, gerekse de davalı işyeri ortakları ve komşu işyeri tanıkları araştırılarak dinlenmek ve gerekse de Belediyeden ve ilgili yerlerden araştırma yapmak suretiyle işyerinin ihtilaflı dönemde aktif olup olmadığının araştırılmadığı, gerek işyeri sahipleri gerekse de bu işyerinden çalışması olmadığı halde adına çalışma bildirilen kişiler ile ilgili ceza soruşturması ve/veya kovuşturması olup olmadığının araştırılmadığı, buna göre eksik inceleme ve araştırma ile karar verildiği görülmüştür.
Yapılacak iş; 22.10.2009 tarihli müfettiş raporuna istinaden, işyeri sahipleri, muhasebecisi ve adına çalışma bildirilen kişiler ile ilgili ceza soruşturması ve/veya kovuşturması olup olmadığını araştırmak, varsa bu dosyada bulunan delilerin birer suretini getirtmek, davalı işyerinin vergi kaydını getirtmek ve ilgili vergi dairesinden dava konusu dönemde davalı işyerinin aktif olup olmadığını araştırmak, aynı şekilde Belediye ve ilgili odalardan dava konusu dönemde davalı işyerinin aktif olup olmadığını sormak ve varsa buna dair ruhsatları getirtmek, ayrıca davalı işyerinin ortakları ve çalışanları ile kolluk ve muhtarlık marifetiyle tespit edilecek komşu işyeri tanıklarını hazır ederek davalı işyerinin dava konusu dönemde aktif olup olmadığını ve davacının çalışmalarının fiili olup olmadığı yönünde yöntemince beyanlarını almak, bu şekilde elde edilen delilleri mevcut deliller ile birlikte değerlendirmek, gerçek çalışma olgusunu somut ve inandırıcı bilgilere dayalı şekilde ortaya koyduktan sonra sonucuna göre hem davacının çalışmalarının fiili olup olmadığı hem de yaşlılık aylığı ile ilgili karar vermekten ibarettir.
Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular gözönünde tutulmaksızın eksik inceleme ve araştırma ile yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davalının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 24/06/2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.