Yargıtay Kararı 21. Hukuk Dairesi 2013/15606 E. 2014/228 K. 14.01.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 21. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/15606
KARAR NO : 2014/228
KARAR TARİHİ : 14.01.2014

MAHKEMESİ : Amasya İş Mahkemesi
TARİHİ : 28/05/2013
NUMARASI : 2010/224-2013/214

Davacı, davalılardan işverene ait işyerinde geçen çalışmaları nedeniyle itibari hizmet süresinden yararlanması gerektiğinin tespitine, tespit edilen itibari hizmet sürelerinin sigortalılık süresine eklenmesine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme, bozmaya uyarak ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kısmen kabulüne karar vermiştir.
Hükmün, davalılar vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi ….. tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.

K A R A R

Dava, davacının davalı Taşova Tekel İşletmesinde geçen itibari hizmet süresinin tespiti istemine ilişkindir.
Mahkemece,bozma ilamına uyularak davanın kısmen kabulü ile davacının itibari hizmet süresi hakkından yararlanabileceği 27/03/2007 tarihinden emekliye ayrıldığı 14/12/2007 tarihi arasındaki toplam 127 gün karşılığı 32 gün itibari hizmet süresi olarak eklenebileceğinin tespitine karar verilmiştir.
Mahkeme hükmünde nelerin yazılacağı 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 297. maddesinde belirtilmiştir. Hükmün sonuç kısmında gerekçeye ait her hangi bir söz tekrar edilmeksizin isteklerin her biri hakkında verilen hükümle taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların mümkünse sıra numarası altında açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gerekir.
Bu biçim yargıda açıklık ve netlik prensibinin gereğidir. Aksi hal, yeni tereddüt ve ihtilaflar yaratır. Hatta giderek denebilir ki, dava içinden davalar doğar. Hükmün hedefine ulaşmasını engeller, kamu düzeni ve barışı oluşturulamaz.
Diğer taraftan, Yasanın aradığı anlamda oluşturulacak kararların hüküm fıkralarının açık, anlaşılır, çelişkisiz, uygulanabilir olmasının gerekliliği kadar; kararın gerekçesinin de, sonucu ile tam bir uyum içinde, o davaya konu maddi olguların Mahkemece nasıl nitelendirildiğini, kurulan hükmün hangi nedenlere ve hukuksal düzenlemelere dayandırıldığını ortaya koyacak; kısaca, maddi olgular ile hüküm arasındaki mantıksal bağlantıyı gösterecek nitelikte olması gerekir.
Zira tarafların o dava yönünden, hukuk düzenince hangi nedenle haklı veya haksız görüldüklerini anlayıp değerlendirebilmeleri ve Yargıtay’ın hukuka uygunluk denetimini yapabilmesi için, ortada, usulüne uygun şekilde oluşturulmuş; hükmün hangi nedenle o içerik ve kapsamda verildiğini ayrıntılarıyla gösteren, ifadeleri özenle seçilmiş ve kuşkuya yer vermeyecek açıklıktaki bir gerekçe bölümünün ve buna uyumlu hüküm fıkralarının bulunması zorunludur.
Somut olayda, mahkemenin gerekçeli karardaki gerekçe kısmında “davacının yaprak tütün işletmelerinde çalışması nedeniyle işyerinde 27/03/2007 tarihine kadar geçen süre içerisindeki hizmetlerinin itibari hizmet süresi hakkından istifade edemeyeceği ancak, 27/03/2007 tarihinden işten ayrıldığı 14/12/2007 tarihleri arasında geçen hizmetlerinin itibari hizmet süresi hakkından istifade edebileceği değerlendirilecek toplam sürenin 258 gün olduğu formüle göre de 65 güne tekabül ettiği” belirtilmiş ise de hüküm kısmında “davacının itibari hizmet süresi hakkından yararlanabileceği 27/03/2007 tarihinden emekliye ayrıldığı 14/12/2007 tarihi arasındaki toplam 127 gün karşılığı 32 gün itibari hizmet süresi olarak eklenebileceğinin tespitine” karar verilerek, gerekçe ve hüküm fıkrası arasında çelişki yaratılması usul ve Yasaya aykırı olup bozma nedenidir. Kaldı ki davacının 27/03/2007-14/12/2007 tarihleri arasındaki çalışması 210 gün olup mahkeme hesabı da hatalıdır.
O halde, davalıların bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, 14/01/2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.