Yargıtay Kararı 21. Hukuk Dairesi 2013/1554 E. 2014/3860 K. 04.03.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 21. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/1554
KARAR NO : 2014/3860
KARAR TARİHİ : 04.03.2014

MAHKEMESİ : Bakırköy 15. İş Mahkemesi
TARİHİ : 20/12/2012
NUMARASI : 2010/44-2012/704

Davacı, davalılardan işverene ait işyerinde 01/02/2001-17/09/2005 tarihleri arasında çalıştığının tespitine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, 5 yıllık dava açma süresi geçtiğinden davanın reddine karar vermiştir.
Hükmün davacı tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.

K A R A R

1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillere, hükmün dayandığı gerektirici nedenlere göre davacının aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki diğer temyiz itirazlarının reddine,
2-Dava; davacının 01.02.2001 – 17.09.2005 tarihleri arasında davalı işverenin yanında kesintisiz çalıştığının tespiti istemine ilişkindir.
Mahkemece, iş akdinin fesih tarihinin 17.09.2005, dava tarihinin ise 28.12.2010 tarihi olduğu, fesih tarihinden itibaren 5 yıllık hak düşürücü sürenin geçtiği belirtilerek davanın reddine karar verilmiştir.
Uyuşmazlık; davada hak düşürücü sürenin gerçekleşip gerçekleşmediği noktasında toplanmaktadır.
Çalıştırılanlar, 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanununun 3. maddesinde belirtilen istisnalardan olmamak kaydıyla, 2. maddede öngörülen koşulların varlığı halinde kendiliğinden sigortalı sayılırlar.
Sigortalılar ile bunların işverenleri hakkında sigorta hak ve yükümlerinin sigortalının işe alındığı tarihten başlayacağına ilişkin norm, sigortalının kayıt altına alınabilmesi ile sonuç doğurur.
Bildirimsiz geçen çalışmaların tespitine ilişkin dava koşulları 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanununun 79/10. maddesinde tanımlanmıştır. Bunlar; 506 sayılı Kanun kapsamında sigortalı sayılma, yönetmelikte tespit edilen belgelerinin Kuruma verilmemiş ya da çalışmaların Kurumca saptanamamış olması ile anılan davanın hak düşürücü süre içerisinde açılmış olması şeklinde sıralanabilir.
Sigortalı, bildirimsiz kalan çalışmalarının tespitini hak düşürücü sürenin işlemeye başladığı, hizmetin geçtiği yılın sonundan itibaren beş yıl (20.6.1987 tarihinde on yıla çıkarılmıştı. Ancak 1.6.1994 tarihinde tekrar beş yıla indirildi.) içerisinde isteyebilir. Hak düşürücü süre, bildirimsiz kalan çalışmalar yönünden öngörülmüştür.
İşverenin, sigortalılara ilişkin hangi belgeleri Kuruma vermesi gerektiği Kanunun 79/1.maddesinde açıkça ifade edildiği üzere yönetmeliğe bırakılmıştır. Atıf yapılan Sosyal Sigorta İşlemleri Yönetmeliğinde, işverence Kuruma verilecek belgeler; işe giriş bildirgesi, aylık sigorta primleri bildirgesi, dönem bordrosu vd. şeklinde sıralanmıştır. Bu belgelerden birisinin dahi Kuruma verilmiş olması veya Kurumca, fiilen ya da kayden sigortalı çalışma olgusunun tespiti halinde hak düşürücü süreden söz edilemeyecektir.
Kesintili çalışmanın varlığı halinde ise, kesintinin öncesi ve sonrasında oluşacak her çalışma devresi için dava koşullarının varlığı yukarıda belirtilen olgular dikkate alınarak belirlenecektir.
Somut olaya bakıldığında; davalı işveren tarafından …. sicil numaralı işyerinden davacı adına 26.03.2003 tarihinde işe giriş bildirgesi verildiği ve aynı işyerinden 26.03.2003 – 30.09.2005 tarihleri arasında davacının çalışmalarının kısmi olarak bildirildiği ve Kurum kayıtlarına geçtiği sigorta belgelerinden görülmektedir. Buna göre davacının çalışmalarının sonra erdiği sürenin sonu olan 31.12.2005 tarihinden, dava tarihi olan 28.12.2010 tarihine kadar 5 yıllık hak düşürücü süre geçmediği gibi Kuruma verilen işe giriş bildirgeleri ile bildirilen çalışmalar hak düşürücü süreyi keseceğinden, hak düşürücü sürenin varlığından söz edilemez. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 26.02.2003 gün ve 2003/21-44-98; 23.06.2004 gün ve 2004/21-369-371 ve 27.02.2008 gün ve 2008/21-163-207, 18.06.2008 gün ve 2008/21-429-437, 14.11.2012 gün ve 2012/21-735-795 sayılı Kararlarında da bu hususlara değinilmiştir.
Mahkemece bu maddi ve hukuki olgulara aykırı biçimde, işin esasına girilmek yerine, eksik inceleme ve araştırma ile hak düşürücü sürenin geçtiği kabul edilerek yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O halde, davacının bu yöne ilişkin istemi kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, 04.03.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.